Kut'ül Amare Zaferi'nin 101. Yılı
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, Kurtuluş Savaşı öncesinde, Çanakkale ve Kut'ül Amare'de kazanılan muharebelerin harbin sonucunu değiştirmediğini belirterek, "Ancak Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ifadesiyle, Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşımızın habercisi ve ön sözüdür.
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, Kurtuluş Savaşı öncesinde, Çanakkale ve Kut'ül Amare'de kazanılan muharebelerin harbin sonucunu değiştirmediğini belirterek, "Ancak Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ifadesiyle, Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşımızın habercisi ve ön sözüdür. Kuşkusuz Kut'ül Amare ise savaşma azmi, güçlü inanç duyguları ve vatan sevdasıyla bir araya gelmiş insanların yarattığı kahramanlık destanıdır." dedi.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) ile Avrasya Bir Vakfı'nın Küçükçekmece'deki merkezlerinde düzenlenen, moderatörlüğünü İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salih Aynural'ın yaptığı "101. Yılında Kut-ül Amare Zaferi" konferansında konuşan Yalman, Osmanlı Devleti'nin üç kıtayı yedi asır kucakladığını söyledi.
Zamanla unutulmaya başlayan Kut'ül Amare Zaferi'nin son yıllarda yeniden gündeme geldiğini kaydeden Yalman, "29 Nisan 1916 günü Kut'ül Amare Zaferi ve İngilizlerin esir alınmasından 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916'da Ortadoğu topraklarının paylaşımını ön gören Sykes-Picot Anlaşması sonunda Ortadoğu elimizden çıktı." diye konuştu.
Aytaç Yalman, 101 yıl önce Ortadoğu'nun sahip olduğu değerleri paylaşmak amacıyla anlaşan ülkelerin bugün de aynı amaçla bölgede savaştığını bildirdi.
Büyük Ortadoğu Projesinin günümüzde de sürdüğüne dikkati çeken Yalman, "Kurtuluş Savaşı öncesinde, Çanakkale ve Kut'ül Amare'de kazandığımız muharebeler, maalesef harbin sonucunu değiştirmemiştir. Ancak Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ifadesiyle, 'Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşımızın habercisi ve ön sözüdür. Kuşkusuz Kut'ül Amare ise savaşma azmi, güçlü inanç duyguları ve vatan sevdasıyla bir araya gelmiş insanların yarattığı kahramanlık destanıdır." değerlendirmesini yaptı.
Yalman, Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşında dokuz cephede savaştığını, Irak savunmasında ise ciddi askeri hatalar yaptığını söyledi. Kut'ül Amare bölgesinde ilk başlarda yetersiz askeri güçle savaşıldığını savunan Yalman, daha sonra verilen askeri destekle ve stratejiyle büyük bir zafer kazanıldığını vurguladı.
Büyük zaferin ardından komutan Halil Paşa'nın 500 subay ve 13 bin İngiliz askerinin esir düştüğünü mesajında ifade ettiğini anımsatarak, zaferin Osmanlı ile Almanya'da büyük bir sevinçle karşılandığını anlattı.
"Onlar ölümü göze alarak, zafere koşanlardır"
"Çanakkale ve Kut'ül Amare'de askerlerimiz ağır koşullar altında savaşma gücünü, vatan sevgisinden ve güçlü inanç duygularından almışlardır." diyen Yalman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü onların ruh ve gönül dünyalarında Mehmet Akif'in ordumuza armağanı olan Cenk Marşı vardır. Çünkü onlar ölümü göze alarak, zafere koşanlardır. Bu onurlu muharebeyi kazandık ancak yığınakta yapılan hata neticesinde savaşı kaybettik. Çünkü Anadolu'nun anahtarı Bağdat'ı ve Ortadoğu'yu kaybetmiştik. Bugün de emperyalist ülkelerin ihanetine uğradık. Ortadoğu ile bağımız koptu. Büyük acılarla kazandığımız Anadolu'nun bütününü korumak hepimiz için bir milli görevdir. Emperyalist ülkelerinin meşum emellerinin dışında Luther'den Yahova Şahitlerine kadar, şeytan ve deccal olarak ifade edilen, edilmek istenen Osmanlı İmparatorluğu, her tehdide karşı güçlü olduğu sürece hükümran olmuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti de aynı tehditler altındadır. Bu nedenle bu kritik coğrafyada varlığımızı devam ettirebilmemiz, ancak her yönüyle güçlü olmamıza bağlıdır."