Kurtulmuş: 'Egemenliğin, Kayıtsız Şartsız Millette Olduğu Bir Türkiye'yi Inşa Ediyoruz'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ekonomik olarak Türkiye'nin verdiği mücadeleye dikkati çekerek, "Egemenliğin, kayıtsız şartsız millette olduğu bir Türkiye'yi inşa ediyoruz.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ekonomik olarak Türkiye'nin verdiği mücadeleye dikkati çekerek, "Egemenliğin, kayıtsız şartsız millette olduğu bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. İnşallah bu anayasa değişiklikleri, milletimizden de onay aldığı takdirde, bu egemenliğin çok daha güçlü bir yönetim modeliyle birlikte kullanıldığı bir sistemi inşa edeceğiz. Milletle devlet kaynaşmasının çok daha kuvvetli olduğu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz." dedi.
Kurtulmuş, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından Keçiören'deki Estergon Kalesi'nde düzenlenen "Basın Özgürlüğü ve Sınırları" konulu programda gençlerle bir araya geldi.
Burada bir konuşma yapan Kurtulmuş, basının özgür olması, çok sesli bir basına sahip olmanın, demokratik kuralların işlediği, demokratik bir toplum bakımından önemli olduğunu söyledi.
"Basında çok sesliliğin ne kadar yararlı ve faydalı bir şey olduğunu 15 Temmuz akşamı gördük." diyen Kurtulmuş, geleneksel darbe teşebbüslerinde resmi devlet kanalını ele geçiren darbe güçlerinin, bütün ülkeye istedikleri mesajları verebildiklerini, ancak 15 Temmuz gecesi basının, çok sesli olma fonksiyonunu yerine getirdiğini ifade etti.
Kurtulmuş, milletin o akşam basının sunduğu imkanlardan da istifade ederek meydanları doldurduğunu, darbecilere karşı, demokrasi karşıtlarına gereken cevabı verdiğini dile getirdi.
"Tarafsız olmak demek layüsel olmak demek değildir"
Basının farklı fikirlere kucak açmasının, Türkiye'nin demokrasisinin ilerlemesi bakımından önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Basının temel vazifesi, toplumsal olayları iyi anlamak ve anlatmaktır. Bunu yaparken öncelikli olarak, basın mensuplarının oturdukları yerlerden birtakım ahkamlar kesmek, birtakım yalan yanlış bilgiler ortaya koymak yerine, bilerek, analiz ederek, doğruyu, iyiyi bir ayna tutarak topluma yansıtmak görevi vardır. Dolayısıyla tabii ki her basın mensubu arkadaşımızın farklı bir kanaati olacaktır. Ama sonuçta mühim olan bilerek, anlayarak toplumda var olan, gerçekleşen olayları iyi bir şekilde analiz edip, milletin kanaat sahibi olmasını gerçekleştirmek gibi bir sorumluluğu vardır. Ayrıca basının önemli sorumluluklarından birisi de tarafsız olmaktır. Tarafsız olmaktan kasıt, sadece hiçbir yorum yapmadan olayları izlemek değil, bu tarafsızlık aynı zamanda milletten, demokrasiden, haktan, hukuktan, insan haklarına, kişi özgürlüklerine karşı saygılı olmayı gerektirir. Bu çerçevede Türkiye'de, medyanın gelişmesi için üzerimize düşe her türlü sorumluluğu yerine getiriyoruz. Ancak tarafsız olmak demek layüsel olmak demek değildir. Yani, birtakım terör örgütlerinin istediği propagandalara alet olmak, Türkiye'nin milli menfaatleriyle çelişen birtakım yayınlara taraf olmak demek değildir. Bu konuya hassasiyetinizi özellikle istirham ediyorum. ve başta terör örgütlerine karşı müzahir yayınlar yapanlar olmak üzere herkesin de milletin önünde bu faaliyetlerini icra ettiklerini bir kere daha ifade etmek istiyorum."
"Türkiye ekonomisine diz çöktürmek isteniyor"
Türkiye'nin bugün sırat köprüsünden geçtiğini, Türkiye'nin yakın siyasi tarihin en zor dönemeçlerden birisinden geçtiğini anımsatan Kurtulmuş, "Şimdi önümüzdeki süreçte, karşılaştığımız zorlukların farkında olmak mecburiyetindeyiz." dedi.
Türkiye'nin, bazı küresel güçlerin, bölge üzerinde oynadıkları oyunların sonucu, ortaya çıkan çok yönlü tehditlerle boğuştuğunu aktaran dikkati çeken Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Bunlardan bir tanesi, terör örgütleriyle muhatap olmamız. Özellikle 2015'in Temmuz ayından itibaren, DEAŞ, PKK ve FETÖ ile mücadele eden, boğuşan, hatta, savaşan bir noktada olmamızdır. Diğer taraftan yerli ve ulusal medya üzerinden ortaya çıkarılan birtakım algı operasyonlarıyla boğuşmak durumundayız. Diğer taraftan Türkiye ekonomisi üzerinde yapılan birtakım spekülasyonlarla, Türkiye ekonomisine diz çöktürmek, Türkiye'de mevcut hükümete ekonomik yönden birtakım tuzaklar kurarak o tuzakların içine çekilmek istendiği bir ortamdayız. İşin özeti şudur; bu coğrafyada oynanan oyunları gören, anlayan ve bunlara cevap verebilecek olan yegane ülke, Türkiye'dir. Türkiye'nin bu coğrafyada oynanan oyunlara cevap verebilmesi ancak güçlü bir ülke olmasıyla kaimdir. Bütün oynanan oyunda, Türkiye'nin güçlü olmasının, güçlü olma yolundaki bu mücadelesinin önünü kesmek, Türkiye'yi bir şekilde diz çöktürmek, eğer diz çöktüremiyorlarsa hızını kesmek ve Türkiye'nin bu bölgede lider ülke olmasına mani olmaktır."
"Bu oyunu size oynatmayacağız"
"Yeni Türkiye" kavramı üzerinde de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, yeni Türkiye'nin dört önemli sütun üzerinde oturan bir siyasal hedef olduğunu söyledi.
Bu temel sütunlardan birisinin "devlet-millet kaynaşması" olduğunu belirten Kurtulmuş, Türkiye'de, özellikle AK Parti iktidarları zamanında devlet-millet bütünleşmesinin büyük oranda sağlandığını söyledi.
Kurtulmuş, örnek olarak da 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine milletin meydanlara inmesini ve darbecilere, demokrasi düşmanlarına ders vermesini anlattı.
Kurtulmuş, yeni Türkiye'nin bir diğer önemli unsurunun da ekonomik ve siyasi bağımsızlık olduğunu belirtti.
Medeniyet değerlerine dönen, kendi kökleriyle barışan bir Türkiye'nin, yeni Türkiye'nin önemli bir sütunu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dördüncü olarak da Türkiye'nin, gönül coğrafyasına açılması olduğunu dile getirdi.
"Nerede ecdadımızın izi varsa bu izleri takip ediyor, medeniyet ve gönül coğrafyamızla buluşuyoruz." diyen Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:
"Yeni Türkiye'nin kurulması, sadece Türkiye'nin güçlenmesi değil, aynı zamanda yeni bir Orta Doğu'nun da kurulması manasına geliyor. Orta Doğu'da oynanan oyunu, büyük resmi iyi görmemiz lazım. FETÖ neden darbe yaptı? PKK neden hendekleri kazdı? Neden Türkiye'de ekonomik olarak operasyon yapılıyor, döviz 4 lira seviyelerine çıkartılıyor? Bunlara bakarsanız, o büyük resmin parçalarından bir tanesi. Bütün parçaları birleştirdiğiniz büyük resim şudur; Osmanlı cihan devletinin üzerinden 35'e yakın ülkenin çıktığı bu büyük coğrafyada maalesef ikinci Sykes-Picot'u ortaya koymaya çalışıyorlar. Birincisini başardılar. Dünya savaşıyla başardılar, Osmanlı coğrafyasını paramparça ettiler. İnsanların sınırlarını böldüler ama zihinlerini ve gönüllerini bölemediler. Şimdi ki oyun, bu coğrafyanın insanlarının gönüllerini ve zihinlerini bölmektir. 'Bu oyunun farkındayız ve bu oyunu size oynatmayacağız' diyen tek ülke, Türkiye'dir. Sabredeceğiz, dayanacağız, yeni Türkiye'yi inşa etme yolunda kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bileceğiz, aksiyon içerisinde olacağız, olayların arkasındaki gerçekleri göreceğiz, adımlarımızı sağlam atacağız. Onlar, yıkmak için bu işleri yapıyor. Bizim işimiz daha zor ama bizim işimiz daha şerefli bir iştir. Biz, yapmak için mücadele ediyoruz."
"Türkiye, büyük bir örnektir"
Yeni Orta Doğu'nun da dört temel direğinin bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, bunlardan bir tanesinin, bu coğrafyadaki sorunları, karşılıklı rızaya dayalı müzakereler yoluyla aşmayı başarmak olduğunu söyledi. Kurtulmuş, ikinci olarak da bu coğrafyanın kültürel zenginliklerini bir araya getirmek olduğunu belirtti.
Siyasal katılım ve demokratikleşmenin, yeni Orta Doğu'nun üçüncü temel direği olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerinde şu ifadelere yer verdi:
" Orta Doğu'da halkların diri bir şekilde sürece katılmasının yolu, demokrasinin kuvvetlendirilmesinden geçiyor. Bu anlamda Türkiye, büyük bir örnektir. AK Parti siyasi hareketi, hem İslam dünyası için hem dünyanın bütün geneli için önemli bir örnektir, önemli bir demokratik kazanımdır. Egemenliğin, kayıtsız şartsız millette olduğu bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. İnşallah bu anayasa değişiklikleri, milletimizden de onay aldığı takdirde, bu egemenliğin çok daha güçlü bir yönetim modeliyle birlikte kullanıldığı bir sistemi inşa edeceğiz. Milletle devlet kaynaşmasının çok daha kuvvetli olduğu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Böylelikle Türkiye, sadece kendi sistemini tahkim etmiş olmayacak, aynı zamanda bütün dünyaya, bütün Orta Doğu coğrafyasına örnek olacak."
Kurtulmuş, yeni Orta Doğu'nun dördüncü sütunu olarak da adil bir paylaşım, adil paylaşımı sağlayacak olan ekonomik bir sistemin kurulması olduğunu dile getirdi.
Ekonomik olarak Türkiye'nin verdiği mücadeleye dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu mücadele, bir kurtuluş mücadelesidir. Geri adım atmak yok. Çekinmek yok. Korkmak yok. Kim üstümüze gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin, biz yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Kim çelme takmaya çalışırsa, uzatılan o ayakları kıracağız ve yolumuza devam edeceğiz. Kim bizim önümüze çıkmaya çalışırsa, onları kenara çekip bu milletle birlikte bu istikamette yürüyeceğiz." diye konuştu.