Kriptolu Telefonların Dinlenmesi Davası
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptoluların da aralarında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve TÜBİTAK görevlisi 28 kişi hakkında açılan davanın 4. duruşması sona erdi.
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptoluların da aralarında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve TÜBİTAK görevlisi 28 kişi hakkında açılan davanın 4. duruşması sona erdi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, eski TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen ve eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu'nun da arasında bulunduğu tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar, sanık avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile TÜBİTAK tüzel kişiliğinin de arasında yer aldığı birçok müdahil avukatı katıldı.
Duruşmada söz alan sanık avukatları, savunma tanıklarının korunması için koruma tedbirleri uygulanmasını talep etti.
Avukat Hakan Yıldız, delil toplama konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek şunları kaydetti:
"Hidayet, tanık olarak beyanı alındıktan sonra Erzurum'a sürüldü. Kimse tanık olarak gelmek istemiyor. Bu durumda ne yapacağız? Müvekkilim 14 aydır tutuklu. Tanıkların, tanık koruma kapsamında durumları kontrol altına alınmalıdır. 'Burada tanık olarak dinlenecek kişi, bir başka yere gönderilemez' diye bir ara karar verilebilir. Bu konuda bir ara karar oluşturulmasını istiyoruz."
"Paralel yapıdan korkan tanıklar bize anlattıklarını burada anlatamıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın da söz alarak, "Deliller konusunda biz de tanık bulmakta ciddi sıkıntı çekiyoruz. Paralel yapıdan korkan bir çok tanık, bize anlattıklarını burada anlatamıyor. Bunun tutanağa geçmesini istiyorum" dedi.
Daha sonra bazı tanıkların beyanın alınmasına geçildi. Tanıklardan Yusuf Uzman, TİB'de şirket görevlisi olarak çalıştığını, yazılım uzmanı olduğunu ve olay günü test yapmaya geldiğini söyledi.
Uzman, şunları anlattı:
"Yeni yazılımı kurdum ve test yaptım, veri tabanının yedeğini aldım ve kurumdan ayrıldım. Ertesi gün geldiğimde test datasını bulamadım. Dosyanın yerini bulmaya çalıştım. 2013 yılına ait veri tabanı eklerinin olduğunu gördüm. İbrahim Bey'in izinde olduğunu öğrendim. Hamza Bey aklıma geldi. Hamza Bey ile konuştum, durumu anlattım. İbrahim Bey'in haftaya geleceğini söyledi. Hamza Bey'e bunu yetkililere söyleyeceğim dedim. Öyle deyince, 'Söyleme, başkalarının canı yanar. Sen onları sil' dedi. Silmeyeceğimi anlayınca, 'kimseye söyleme' dedi. Cuma namazına gittim. Çıkışta bir arkadaşımı yakaladım, durumu anlattım. Bana, 'Sen ne bulduğunun farkında mısın' dedi. ve daire başkanın yanına götürdü, olayı anlattım."
Beyanlarının ardından tanığın, çapraz sorgusuna geçildi. Sanık avukatlarının, "Bulduğun verileri başkası ile paylaşmanın suç olduğunu biliyor muydun" sorusuna Uzman, "2009'dan beri TİB'de çalışıyorum. Kurallara uydum, veri tabanı yedeği buldum, yetkililere söyledim" diye yanıt verdi.
Tanığın beyanları karşısında zaman zaman tanık ve bazı sanıklar ile avukatları arasında tartışma yaşandı.
Reddi üye talebi
Sanık avukatlarından Hasan Tok, tanığa soru sormalarının mahkemece engellendiğini ileri sürerek, mahkeme heyetindeki üyenin reddini talep etti. Tok, "Bana karşı üyeyi reddediyorum. Kendisi taraftır. Bununla ilgili bir karar vermeden de yargılama yapamazsınız" ifadesini kullandı.
Bunun üzerine duruşmaya ara verildi. Aradan sonra mahkeme, avukat Tok'tan red istemini ve bulgularını açıklamasını istedi. Tok da bunu yazılı bildireceğini belirterek yargılamaya devam edilmesini talep etti. Mahkeme, Tok'a görüşünü yazılı bildirmesi için süre verilmesine, bir karar verilinceye kadar yalnızca bu celse dinlenecek tanıkların gelecek celse dinlenmesine karar verdi.
Söz alan sanık avukatlarından Yıldız, "Tanıklar gelmişler, dinleyelim. Karardan rücu edelim, tanıkları dinleyelim. Duruşmaya öğle arası verelim" dedi. Mahkeme Başkanı Yeşil ise usul hükümlerinin buna izin vermediğini bildirdi.
Sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi
Duruşmaya öğle arasının ardından devam edildi. Bu defa tutuklu sanıklar ve avukatlarının tahliye talepleri alındı.
Sonrasında avukat Tok, "reddi hakim" talebinin gerekçelerini sıraladı. Reddini istediği üye hakimin, sanık avukatlarının tanığa sorduğu soruya müdahale ettiğini savundu. Sanık avukatlarının istediği bazı belgelerin dosyaya getirtilmediğini ifade eden Tok, müvekkilinin yargılandığı "bilişim sisteminin işleyişini engelleme" suçunun kanunda 1-5 yıl hapis öngördüğünü, buna karşın müvekkilinin 8 aydır tutuklu bulunduğunu anlattı.
Tahliyeye ilişkin beyanları alınan sanıklar, suçsuz olduklarını, iddianamede inandırıcı deliller bulunmadığını savunarak tahliyelerini talep etti. Sanık avukatları da müvekkillerinin tahliyesini istedi.
Verilen aradan sonra kararı açıklayan mahkeme, sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Dava
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptoluların da aralarında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik, TİB ve TÜBİTAK görevlisi 28 kişi hakkındaki davada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin "şikayetçi" olarak yer alıyor.
İddianamede eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan, bazı siyasetçiler, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü "mağdur" olarak gösteriliyor.
Eski TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen ve eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu'nun da sanık olarak yer aldığı iddianamede sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olmak, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etmek, bilişim sistemindeki verileri bozmak, yok etmek veya erişilmez kılmak" suçlamaları yöneltiliyor.
Soruşturma Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmüş, ardından fezleke Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti.