Kriptolu Telefonların Dinlenmesi Davası
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptolu telefonların da aralarında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik 28 kişi hakkında açılan davada, tutuklu 9 sanıktan 2'sinin tahliyesine karar verildi.
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptolu telefonların da aralarında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik 28 kişi hakkında açılan davada, tutuklu 9 sanıktan 2'sinin tahliyesine karar verildi.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve TÜBİTAK görevlisi 28 kişi hakkında, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın öğleden sonraki bölümünde, sanık savunmalarının alınmasına devam edildi.
Savunma yapan sanıklar, suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlerini istedi.
Sanıklardan Nur Muhammet Arınç, TİB'de internet sistemi ve güvenliği alanında çalıştığını belirterek, "Veri Eşleştirme Koordinatörlüğü'ne bağlı çalıştığım için buradayım. TİB'de çalıştığım esnada gerek Başbakanlık Teftiş Kurulu gerek kurum içi herhangi bir soruşturma geçirmedim. Tarafıma isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatime karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
Sanık Cüneyt Koç ise mayıstan beri Başbakanlıkta çalıştığını aktararak, dava süresince maddi ve manevi yıprandığını kaydetti. Koç, TİB'de Veri Eşleştirme Koordinatörlüğü'ne bağlı çalıştığı için suçlamalarla karşı karşıya olduğunu savundu.
Sanık Harun Biniş de "Hangi eylemi yaptığım belli değil. İnternet AR-GE bölümünde çalışıyordum. Çalıştığım alana telefonlara müdahale etmem imkansız. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığına verilen listede ismim geçmemektedir. Suçlamaların yöneltildiği tarihte kurum çalışanı da değildim" diye konuştu.
Sanık Ahmet Asım Yağız ise suçlamaları reddettiğini bildirdi.
Sanık Mehmet Akgedik de Veri Eşleştirme Koordinatörlüğünde çalıştığı için mağdur edildiğini ileri sürerek, "Soruşturmadan sonra bir süre daha aynı işte çalıştım. Gözaltına alındığım zaman eşim 8,5 aylık hamileydi ve 1 hafta sonra erken doğum yaptı. Ardından Diyarbakır'a tayinim çıktı. Olaydan dolayı psikolojim bozuldu ve yıprandım" ifadelerini kullandı.
Sanık İbrahim Barbaros Özcan ise iddianamedeki hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyleyerek, "Suçlamalarla yakından uzaktan alakam yoktur" dedi.
Katılma talepleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, tüm sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirdi. Suçtan zarar gördüklerini belirten Aydın, davaya katılma talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Başbakan Yardımcıları Ali Babacan, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın avukatları Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan da müvekkillerinin suçtan zarar gördüğünü belirterek, davaya katılmayı talep ettiler.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in avukatları da müvekkilleri adına şikayette bulunarak katılma talebinde bulundular.
Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, MİT ve TÜBİTAK avukatları da davaya müdahil olma talebini ilettiler.
Duruşmada "tanık" olarak dinlenen Murat Erol ve Yunus Karamavuş, sanıklardan Özgür Ören ve İmran Ergüller'le TÜBİTAK K1 projesinde beraber çalıştıklarını, projede kullanılan şifrelemenin genel şifreleme olduğunu ve Türkiye'de, NATO ülkelerinin birlikte geliştirdiği SKİP Protokolü kullanıldığını anlattılar.
Sanıklardan TİB görevlisi Ali Osman Tekin, tutanaktaki dijital verilerin, tutanaktan 6 gün sonra üretildiğini iddia ederek, "Bu durum kuvvetli suç unsuru meydana getirmektedir. İddianamede, silahlı terör örgütü üyesi olduğum yer almaktadır. Benim hiçbir örgüte üyeliğim yoktur. Çocuğum epilepsi hastası, beni göremediği için uyuyamamakta ve hastalığı artmaktadır. Beraatime karar verilmesini ya da adli kontrol şartıyla serbest bırakılmayı talep ediyorum" diye konuştu.
Sanıklardan TİB görevlisi Halil Çiçek ise dava konusu log verilerinin silme işlemini kendisinin yaptığını ama söz konusu işlemi 2011'den önce yaptığını savundu.
Sanık TİB görevlisi Hamza Demirezen de "FETÖ üyeliği ile hakkımda dava açıldı. İşlemediğim suçla suçlanıyorum. İddianamede olmayan 5 dosyayı silmekle suçlanıyorum. Kurumun ön inceleme raporu sonucunda buradayım. Hukuka aykırı bir durumum söz konusu değil. Telefon dinlemeleriyle ilgili mahrem kayıtlar bulduğunu söyleyen Yusuf Uzman'a, bunları silmesini söyledim. Başka bir diyalogum olmadı. Tahliye kararımın verilmesini talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Eski TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen, "kelime oyunlarıyla" davaya dahil edildiğini savunarak, "Raporları hazırlayan bilirkişilerin buraya gelerek sorularımıza cevap vermesini istiyorum. O kadar basit hazırlanmış ki ben bu raporları hazırlayan bilirkişileri çalıştırmazdım" dedi.
İki sanığa tahliye
Cumhuriyet savcısı, müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne, sanıkların kaçma veya delilleri karartma ihtimallerine binaen tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, müzakerenin ardından tutuklu 9 sanıktan Özgür Ören ve İmran Ergüller'in tahliyelerine, diğerlerinin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabulüne karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.
-Dava
Eski TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen ve eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu'nun da sanık olarak yer aldığı iddianamede 28 sanığa, "silahlı terör örgütüne üye olmak, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etmek, bilişim sistemindeki verileri bozmak, yok etmek veya erişilmez kılmak" suçlamaları yöneltiliyor.
Soruşturma Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmüş, ardından fezleke ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti.