Kozmik Odada Kumpas" Soruşturması
"Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmada, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline "kumpas" kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturmanın emniyet fezlekesinde, "Kozmik Oda soruşturmasının Bülent Arınç'a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında başta Fetullah Gülen grubu olmak üzere, tarikatlar ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütüldüğü değerlendirilmiştir" denildi.
"Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmada, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline "kumpas" kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturmanın emniyet fezlekesinde, "Kozmik Oda soruşturmasının Bülent Arınç'a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında başta Fetullah Gülen grubu olmak üzere, tarikatlar ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütüldüğü değerlendirilmiştir" denildi.
Soruşturmaya ilişkin emniyet fezlekesinde, savcılığın, 19 Aralık 2009'da Ankara TEM Şube Müdürlüğüne gönderilen, "Ankara Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri" şeklindeki ihbardan hareketle başlatılan "Kozmik Oda" soruşturması çerçevesinde, ihbarın sahte olabileceğine ilişkin bazı tespitlere ulaştığı belirtildi.
İhbara konu şahısların, emniyet görevlilerince çok önceden takip edildikleri ve bu kişilere kumpas kurulduğunu gösteren tespitler olduğu ifade edilen fezlekede, haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin, ihbardan 9 ay önce "Ergenekon Terör Örgütü şüphesi ile IMEI numaraları üzerinden İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğünce önleyici dinleme ve teknik araçlarla izlemeye alındığı, bazı şüphelilerin kendileri ile kiraladıkları araçların İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünce bilgi sistemleri üzerinden sorgulandıkları" anlatıldı.
Ankara TEM Şube Müdürlüğüne yapılan ihbardan 6-7 dakika sonra, ihbarda belirtilen araçların Ankara Muhabere Şube Müdürlüğü bilgi sistemleri üzerinden sorgulanarak, araçlardan birinin Genelkurmay Başkanlığına ait olduğunun belirlendiği bildirilen fezlekede, "İhbara konu aracın, ihbar günü saat 09.00'da kiralanmasına rağmen, sıradan bir vatandaşın, insan yoğunluğunun olduğu Çukurambar bölgesinde bu aracı fark ederek, saat 14.50'de Keçiören'deki telefon bayiinden 'Ankara Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri' ihbarı hayatın olağan akışına uygun değildir." değerlendirmesi yer aldı.
Arınç'a saldırı yapılacağı ihbarı alan güvenlik görevlilerinin, ivedilikle olay yerine intikal etmesi gerekirken, olay yerine ihbardan 1 saat sonra intikal ettiği, cumhuriyet savcısının da ihbardan 2 saat sonra konudan haberdar edildiğine yer verilen fezlekede, olay yerindeki araştırmanın, Arınç'ın ikametinin olduğu 1424. Cadde civarında yapılması gerekirken, 1425. Cadde üzerinde yoğunlaştırıldığı ve ihbarda adı geçen araçlardan birinin bu cadde üzerinde içi boş olarak bulunduğu kaydedildi.
"Ergenekon soruşturmasıyla irtibatlandırılmaya çalışıldı"
Fezlekede, şüpheli aracın içi boş olarak bulunmasının ardından ivedilikle Bülent Arınç'ın ikametinin kontrol edilmesi gerektiği, buna karşın şüphelilerin boş araca gelmelerinin beklendiği ve saat 17.10'da, aracın yanına gelmeleri üzerine gözaltına alındıklarına dikkat çekildi.
Arınç'a saldırıda bulunacakları iddia edilen şüphelilerin üstlerinde ve araçlarında, ihbarda öne sürülen saldırı suçunu işlemeye elverişli bomba, ruhsatsız silah, susturucu, mühimmat gibi malzemenin bulunmadığına, Arınç'ın ise ihbarın yapıldığı gün Manisa'da olduğuna işaret edilen fezlekede, Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı ve personelinin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele şube müdürlükleri ve İstanbul İstihbarat ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü personeli tarafından "hedefe konulduğu" belirtildi.
Fezlekede şöyle denildi:
"Soruşturma süresinde şüphelilerin Sayın Bülent Arınç başta olmak üzere siyasilere yönelik eylem planlamaları içinde bulundukları iddiasını kuvvetlendiren, masumiyet ilkesinin ihlal edilmesi suretiyle, fail ve fiil arasında illiyet bağı kurulmadığı halde delilden sanığa gitme prensibine uygun olmayacak bir şekilde şüpheliler aleyhine değişik yorum ve yönlendirmelerde bulunularak soruşturmanın Ergenekon soruşturulmasıyla irtibatlandırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.
Bu soruşturmanın Bülent Arınç'a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında başta Fetullah Gülen grubu olmak üzere, tarikatlar ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütüldüğü değerlendirilmiştir.
Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında arama işlemleri gerçekleştirerek devlet sırrı niteliğindeki evrakın da içinde bulunduğu tüm verilere el koymakla Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulunu bir kısım faili meçhul olaylarla irtibatlandırmak amacıyla polis, savcı, hakim üçgeninde bir kumpas faaliyetinin gerçekleştiği ortaya konulmuştur."
"2013'te lağvedilmesi sağlandı"
"Kozmik Oda" soruşturmasında yaşanan sürecin hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulanan fezlekede, soruşturma aşamasında şüpheliler ve kamu aleyhine gerçekleştirilen hukuksuz eylemlerin örtülü bir yapı ve suç organizasyonu olmaksızın yapılamayacağı kaydedildi.
"Kozmik Oda" kumpasını gerçekleştiren suç örgütünün Anayasa'da yer alan temel hakları ortadan kaldırarak, toplum düzenini, kamu güvenliği ve barışını tehlikeye düşürdüğüne işaret edilen fezlekede, söz konusu eylemlerle devlet güvenliğini tehlikeye sokarak vatandaşların, yasama, yürütme ve yargı organlarına olan güven duygusunu zedelediği belirtildi.
Tüm bu kumpas faaliyetleri sonucunda başta Gülen grubu olmak üzere tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili verilerle devletin savaş planlarına ilişkin "devlet sırrı" niteliğindeki verilerinin üçüncü kişilerin eline geçmesinin sağlandığı bildirilen fezlekede, "Seferberlik Tetkik Kurulunun kamuoyunda faili meçhul olayların merkezi gibi gösterilerek algı oluşturulduğu ve bu kurulun 2013'te lağvedilmesi sağlanarak ülke menfaatleri ve güvenliğinin tehlikeye düşürülüp hedeflenen amaçlara ulaşıldığı anlaşılmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Hakkında gözaltı kararı çıkarılan şüpheliler
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, soruşturma kapsamında emniyet görevlileri Ayhan Koç, Hamza Bayındır, Harun Ağa, Metin Zengin, Yasin Öztürk, Murat Yılmazer, Ali Kamil Nayir, Abubekir Saykal, Ahmet Çelebi Demir, Besim Söylemez, Bülent Gürbüzoğlu, Ercan Yıldırım, Feyyaz Ergül, Fuat Koyunlu, Hasan Ertemur, Haydar Erkoç, Hüseyin Dilek, Hüseyin Taşyapar, İlyas İcik, İlyas Varlı, Mehmet Baran, Mevlüt Akbulut, Yahya Ölçer, Yüksel Pasenli, Eyüp Bayıl, Ziya Güneş, Necat Aksu'nun gözaltına alındığı öğrenildi.
Eski Emniyet Müdürleri Zeki Güven, Ahmet Sait Yayla, Yaşar Çor, Mesut Yılmaz ve Yıldırım Sarp ile emniyet görevlileri Hakan Akdemir, Hikmet Kopar, Mehmet Yayla, Hasan Hüseyin Danacı, Yasin Özdemir, Mustafa Alpsar, Ömer Faruk Kartın, İbrahim Fıçıcı ve Sinan Yıldız, eski TÜBİTAK çalışanları Burak Akoğuz, Ebubekir Yalçınkaya, Süheyl Mustafa Keskin ve Ünal Tatar'ın firari olduğu belirtildi.