"Kovid-19 Salgını Sonrası Şehirlerde Sosyal Riskler ve Fırsatlar" toplantısı
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Hasan Suver, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye ilişkin, "Akıllı şehirler uygulamamız kapsamında alacağımız tüm tedbirler, işsizlikten sağlık sorununa kadar toplumun karşı karşıya kalabileceği her türlü soruna mani olacak.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Hasan Suver, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye ilişkin, "Akıllı şehirler uygulamamız kapsamında alacağımız tüm tedbirler, işsizlikten sağlık sorununa kadar toplumun karşı karşıya kalabileceği her türlü soruna mani olacak." dedi.
Suver, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) tarafından video konferans yöntemiyle düzenlenen "Kovid-19 Salgını Sonrası Şehirlerde Sosyal Riskler ve Fırsatlar" konulu toplantıdaki konuşmasında, şehirlere, anı ve günü kurtaracak bakış açısıyla değil gelecekte de meydana gelebilecek ve ihtiyaçları karışlayabilecek bir mantıkla yaklaştıklarını söyledi.
Hiç alışkın olunmayan bir tehdit olan Kovid-19 ile karşıya karşıya kalındığını belirten Hasan Suver, dünyayı etkisi altına alana salgın karşısından devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla etkin bir mücadele yürütüldüğünü dile getirdi.
Bu hadisenin çevrenin ve doğanın korunması, şehirleri sağlıklı ve güvenilir bir şekilde planlamanın önemini gösterdiğini vurgulayan Suver, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da sürekli konuşmalarında dile getirdiği gibi pandemi sonrası yeni bir dünya düzeniyle karşı karşıyayız. Pandemi sonrası hazırlıklarımızı, şehirlerimiz için geliştireceğimiz projeleri hem belediye başkanlarımızla hem de bakanlık yöneticilerimizle istişare ediyoruz. Bakanlık olarak bir komisyon oluşturduk. Pandemi sonrası Türkiye'nin, çevre şehirciliğin geleceğine ilişkin bir yol haritasını hazırlıyoruz. Salgın başlar başlamaz ilk andan itibaren salgınla mücadele kapsamında tedbirlerimizi aldık, çalışmalarımızı başlattık."
Bu dönemde devletin öneminin daha iyi anlaşıldığını anlatan Hasan Suver, "Kurumlar arası iletişimin ve koordinasyonun sorun çözmedeki önemi daha da iyi anlaşılmış durumda. Biz bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başarısını da test etmiş olduk. Uluslararası sağlık diplomasisinin önemi dünya tarafından daha iyi anlaşılır oldu." ifadesini kullandı.
Salgının birçok alana etkilerinin olduğunu anımsatan Suver, şunları kaydetti:
"Dünyada su ve hava kirliliğin bu yıl 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana en düşük seviyeye ineceğini uzmanlar açıkladı. Bu salgın doğayı korumanın önemi kadar, şehircilikte de yeni boyutu ortaya koymak zorunda olduğumuzu gösterdi. Şehirlemizi geleceğe taşıyacak Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planımızı çok daha önemli hale getiriyor. Yatay mimariyi esas alan, sağlıklı yaşam alanlarını akıllı bina alt ve üst yapı teknolojileriyle donatacağız. Yine akıllı şehirlerimizde her türlü yapıyı, hatta mimariyi dahi salgınlara karşı yeniden tasarlamalıyız. Bunun için akıllı şehriler konseptimizde yaşanabilecek salgınlara karşı erken uyarı sistemleri diyebileceğimiz izleme ve kontrol mekanizmalarını oluşturacağız. İlerleyen zaman diliminde bu projelerimizin kapsamının genişleyeceğinden eminim. Akıllı şehirler uygulamamız kapsamında alacağımız tüm tedbirler, işsizlikten sağlık sorununa kadar toplumun karşı karşıya kalabileceği her türlü soruna mani olacak. Diğer yandan ülkemi de bu tür salgınlarda ne sosyo-ekonomik ne de sağlık yönünden zarara uğratmayacak."
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Dr. Şenel Yediyıldız da salgınla mücadeleyi, hazırlığı ve altyapısı iyi olan ülkelerin en az hasarla atlatacağını ifade etti.
Türkiye'de 18 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde ve Sağlık bakanlarının üstün gayretleriyle bir sağlık altyapısının oluşturulduğunu dile getiren Yediyıldız, "Birileri dedi ki; 'Bu koca ve devasa hastaneleri niye yapıyorsunuz, bilmem ne şirketine para vereceksiniz' gibi absürt suçlamalarla iktidarı suçlamaya çalıştılar. Şimdi niye şehir hastanelerinin yapıldığını bugün hissediyorlardır herhalde." diye konuştu.
TBB ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise dünya tarihine bakıldığında büyük salgınların her zaman yaşandığını ifade ederek, dünyada salgınla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyledi.
Dünyanın önemli bir dönemden geçtiğine dikkati çeken Şahin, "Bu musibetin rahmete dönüşmesi için bu önemli salgınla mücadele sürecinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle ulusal bir mücadele yapıldığını görüyoruz. Burada en önemli uygulama belediyelerde, yerel yönetimlerde. Cumhurbaşkanımızın, İçişleri Bakanımızın, Çevre ve Şehircilik Bakanımızın genelgeleri, Bilim Kurulundan çıkan, hıfzıssıhha kurulundan çıkan kararlar var. Ben ve arkadaşlarım yoğun bir şekilde bunların takipçisi oluyoruz. Hem şehrimizde, hem ülkemizde, hem dünyada bütün gelişmeleri çok yakinen takip ediyoruz." şeklinde konuştu.
Fatma Şahin, TBB olarak salgın başlar başlamaz sanal ortamda encümen toplantısı yaparak süreçte yaşanan zorlukları ve ihtiyaçları tespit edip, çok hızlı bir şekilde çözüme kavuşturduklarını kaydetti.
Salgının tüm yönleriyle incelenmesi ve dersler çıkarılması gerektiğini aktaran Şahin, Gaziantep olarak süreci iyi yönettiklerini dile getirdi.
Fatma Şahin, gelecek hafta da diğer ülkelerdeki kardeş şehirlerle ortak çalışma yapacaklarını bildirerek, dünyanın bu sorununa ortak çözüm üretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
"Mayıs ayında vakaların azaldığını görebiliriz"
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara ise hastanelerin ve özellikle yoğun bakımlardaki kapasitenin Türkiye için salgın sürecinde önemli bir avantaj olduğunu dile getirdi.
Öte yandan erken alınan ilaçlar nedeniyle tanı konulan her hastaya hemen tedaviye başlanma imkanı bulunduğunu anlatan Kara, "Avrupa'da, ABD'de gördüğümüz koridorlardaki hasta yığılması ve çok hastanın aynı cihaza bağlanması gibi sıkıntılar yaşamadık. Bunlar yaşadığımız çok büyük avantajlardı." dedi.
Dünyadaki en düşük ölüm rakamlarına sahip ülkelerden birinin Türkiye olduğunu aktaran Prof. Dr. Kara, şöyle konuştu:
"Türkiye olarak bu süreci böyle atlatabilirsek şunu gösterme şansımız var; Türkiye ciddi anlamda bir sağlık merkezi olabilir. Türkiye ciddi anlamda dünyanın sağlıkta tedavi merkezi olabilir. Bu noktadan itibaren bunu göstermemiz lazım. Bu başarıyı sürdürmemiz halinde ülkemiz için çok büyük artı değer kazanmış oluruz. Şu anki rakamlara bakacaksak olursak, önümüzdeki 4-5 gün bu şekilde gidebilirsek nisan ayı sonunda en tepe noktayı görüp, mayıs ayında da vakaların azaldığını görebiliriz. Bunun için izolasyon kurallarına ve diğer tedbir kurallarına uymamız lazım ki başarıyı sürdürelim."
Toplantıda diğer katılımcılar da sunumlarını yaptı.