Korunmaya Muhtaç Çocukların Şefkat Yuvaları - "Benim Hamileliğim Bir Gün Sürdü"
Evlat edinme idealini, tek başına aldığı kararla 5 yıl önce koruyucu aile olarak gerçekleştiren gazeteci-yazar Mutlu Tönbekici, "Kızımı 15 dakika gördüm. 'Düşünüyorsanız yarın da gelin.
ANDAÇ HONGUR - Evlat edinme idealini, tek başına aldığı kararla 5 yıl önce koruyucu aile olarak gerçekleştiren gazeteci-yazar Mutlu Tönbekici, "Kızımı 15 dakika gördüm. 'Düşünüyorsanız yarın da gelin.' dediler. Eve döndüm. Sabaha kadar uyumadım, ağladım, hayatım film şeridi gibi aktı, bütün duygularım en yoğun olarak da merhamet duygusu. Sabah kalktığımda 'Bu benim kısmetim.' dedim. 'Dün ben kısmetimi elimde tutmuştum, bunun reddi olmaz.' dedim ve tekrar gittim. Benim hamileliğim bir gün sürdü, ertesi gün doğurmuş oldum." dedi.
Tönbekici, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, 2013'te, Türkiye'nin yeni bir döneme başlayacağı mutluluğuyla "Benim de bu ülkeye borcum var. Bunu bir şekilde ödemem lazım, madem benim ülkem güzelleşiyor, barış geliyor." diye düşündüğünü ve aklına ilk gelenin "kimsesiz, yalnız bırakılmış bir çocuğu alıp büyütmek" olduğunu dile getirdi.
Hemen o gün köşe yazısını bu doğrultuda yazdığını ve ertesi gün evlat edinmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü'ne başvurduğunu anlatan Tönbekici, "Ancak 'Yaşınız biraz büyük, bizim de bir kuralımız var, çocukla evlat edinen kişi arasında en fazla 40 yaş olması gerekiyor.' dediler. 43 yaşındaydım ve bir bebek evlat edinmek istiyordum. 'O zaman size bebek veremeyiz.' deyince üzüldüm. Koruyucu ailelik modelini önerdiler. O zaman ilk defa öğrendim koruyucu aileliğin ne olduğunu. Çok hoşuma gitti ve koruyucu aile olmaya karar verdim." diye konuştu.
Tönbekici, çocukluktan bu yana evlat edinme ideali olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Benim çocuğum olsun diye bir derdim hiçbir zaman olmadı. Biyolojik çocuk yapmak için iyi bir çift olmak gerekiyor. Benim de kısmetimde böyle bir şey olmadı. Dolayısıyla evlat edinme veya başkasının çocuğunu büyütme opsiyonu her zaman vardı, bu bana çocukluğumdan beri uzak değildi. O yüzden hiçbir zaman 'Biyolojik saatim geçiyor, bir daha doğuramayacağım.' gibi düşüncelere prim vermedim. Kendimi hazır hissettiğimde de başvurdum. Bir başıma karar verdim, bir başıma uyguladım, hiç kimseye sormadım."
"Milyonlarca duygu aynı anda kafama üşüştü"
Başvuru sonrasında maddi ve manevi olarak bir çocuğu büyütebilme yetkinliğine sahip olup olmadığı ve sağlık durumu gibi konularda araştırma yapıldığını ve bunun ardından bebek ve aile eşleştirmesi yapıldığını kaydeden Tönbekici, kızıyla ilk karşılaşmasını ve hissettiklerini şöyle anlattı:
"Benim ilk karşılaşmam biraz duygu yoğunluklu oldu. Doğum gibi bir şey bu ama ön hazırlığı olmayan bir doğum. Çünkü bir kadın hamile kaldığında ufak ufak hormonları değişiyor, karnı büyüyor, midesi bulanıyor, çocuğun kalp atışlarını duyuyor, karnındayken çocukla iletişimi oluyor ve en sonunda mutlu an doğum. Bizim durumumuz biraz farklı, bizde aniden oluyor. O anki duygu değişimleri de herkeste aynı olmayabiliyor. Ben kızımı ilk gördüğümde çok şaşkındım. Çok ufaktı, çok cılızdı, gerçekten 6 aylık bir bebek gibi değildi, dünyaya epey ilgisizdi. 'Ben bu çocuğu büyütebilir miyim, büyütemez miyim? Artık başka bir hayatım olacak.' gibi milyonlarca duygu aynı anda kafama üşüştü. O an benim için çok fırtına gibiydi diyebilirim. Her hamile kalan kadın da bunları düşünmüyor mu zaten? Kızımı 15 dakika gördüm. 'Düşünüyorsanız yarın da gelin.' dediler. Eve döndüm. Sabaha kadar uyumadım, ağladım, bütün hayatım film şeridi gibi aktı, bütün duygularım en yoğun olarak da merhamet duygusu. O denizde boğuluyor gibiydim. Sabah kalktığımda 'Bu benim kısmetim.' dedim. 'Dün ben kısmetimi elimde tutmuştum, bunun reddi olmaz.' dedim ve tekrar gittim. Benim hamileliğim bir gün sürdü, ertesi gün doğurmuş oldum."
"Herkes kadar anneyim"
Mutlu Tönbekici, bir koruyucu annenin, kendisini tarif ederken "Herkes kadar anneyim." dediğini aktararak, "Herkesin hayatında çocuk geldiğinde ne değişiyorsa benim hayatımda da o değişti. Sabaha kadar uyumamalar, 2 saatte bir süt vermek, nefesini kontrol etmek, 'Ateşi mi yükseldi?', 'Sıcakladı mı?' diye günler geçti. 5 yılımızı tamamladık. Çok güzel bir 5 yıl geçirdik. Kendim doğursam bu kadar istediğim gibi bir çocuk herhalde yapamazdım. Beraber çok seyahat ettik. Seyahatler biraz ona göre düzenlendi. Yardımcımız Ayşe'nin köyüne gitmemizle köy hayatımız başladı. Çocuk da köy hayatından çok hoşlandığı için her yaz 1-1,5 ay köyde geçiyor artık. Ben de çok memnunum, iyi ki kızım gelmiş ve bizim köy hayatımız olabildi." diye konuştu.
Bekar olarak çocuk yetiştirmenin daha kolay olduğunu ifade eden Tönbekici, "Karar almak açısından çok daha kolay çünkü her şeye siz karar veriyorsunuz. Kimseden beklentiniz yok, 'Bugün de sen altını değiştir.' diyebileceğiniz biri yok. Dolayısıyla bekar anne olmak karar almak açısından olsun, büyütmek açısından olsun her bakımdan daha avantajlı." dedi.
Koruyucu aile olmaktan çok mutlu olduğunu ifade eden Tönbekici, şunları söyledi:
"Ben bir tane bile koruyucu aile bilmiyorum 'Nereden çıktım bu yola? Niye bunu yaptım?' diyen. Tam tersine biyolojik ailelerden çok daha fazla o çocukların sevildiğini görüyorum. Yaptığımız şey çok güzel, isteyerek bilerek yola çıktık. Bütün koruyucu ailelerde 'İyi ki bunu yaptım.' hissini görüyorum. Bazı durumlarda zorluklar var, çocuk büyütmenin dışında zorluklar, biyolojik aile durumları gibi. Koruyucu ailelik için şunu söylerim: Bu, bizim kaderle oynadığımız aslında bir çeşit kumar. Bir gün biyolojik ailesi çıkabilir, her şey olabilir. Ama zaten hayat da hep bu olabilirlerle gitmiyor mu? Kaza yapacağız diye arabaya binmiyor muyuz? Biniyoruz. Hasta olacağız diye sokağa çıkmıyor muyuz? Çıkıyoruz. Olması düşük bir şey yüzünden bir çocuğun hayatını çöpe atmayalım."