Korunmaya Muhtaç Çocuk Kavramı Tartışıldı
Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı tarafından farklı çözümlerle ortak akıl oluşturma hedefiyle düzenlenen Türkiye'de Korunmaya Muhtaç Çocuk Sorunu Forumu'na katılan konuşmacılar önemli bilgileri paylaştı.
Bulgulara göre en büyük üç sorun toplumdan dışlanma, iş bulamama ve güvensizlik duygusu. Araştırma ayrıca aile içinde yaşayan çok sayıda korunmaya muhtaç çocuğumuz olduğunu da gösteriyor.
Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı tarafından "korunmaya muhtaç çocuk" kavramı üzerine dikkat çekmek, korunmaya muhtaç çocukların en iyi şekilde topluma kazandırılmaları, sosyal ve psikolojik açıdan irdelenerek rehabilitasyonları, ruh sağlıkları ve fiziki koşullarının iyileştirilmesi için çözümler önerilmesi ve farklı çalışma yöntemlerinin geliştirilmesini sağlamak üzere 26 Kasım Salı günü Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans Salonu'nda Türkiye'de Korunmaya Muhtaç Çocuk Sorunu Forumu düzenlendi. Organizasyonun moderatörlüğünü sunucu ve aynı zamanda Koruncuk Dostu Ali İhsan Varol üstlendi.
Hoş geldiniz konuşmasında 15 yıldan fazla bir süredir sorumluluklarının bilinciyle hizmetlerini sürdürdüklerini anlatan Türkiye Korunmaya muhtaç Çocuk Vakfı Başkanı Figen Özbek forumun amacını şu sözlerle özetledi: "Birleşmiş Milletler genel kurulu 1989 yılında çocuk hakları sözleşmesini imzalarken, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunu ilan etmiştir. Toplumda, tüm çocukların yardıma ve korunmaya ihtiyacı olduğunu bilerek, kimsesiz çocukların da bu bilinç ile kucaklanması ve onlara güven duyacakları bir ortam yaratılması gerektiğine inanıyoruz. GfK Türkiye Araştırma Şirketinin gerçekleştirdiği araştırmanın raporuna göre, kimsesiz çocukların hayatta karşılaşacağı en büyük üç sorun toplumdan dışlanma, iş bulamama ve güvensizlik duygusudur. Bu sebeple çocuklarımızın güven duyacakları bir ortamda sürekli yaşamasının ve bakılmasının sağlanması yanında, onların iyi yetiştirilmeleri de bu en önemli üç sorunu ortadan kaldıracaktır. Bu forumu da farklı çözümlerle ortak bir akıl oluşturmayı hedeflediğimiz için düzenliyoruz."
GfK Araştırma Hizmetleri Genel Müdürü Fulya Durmuş'un Korunmaya Muhtaç Çocuk Bilinirlik ve Algı Araştırması'nın sonuçlarını paylaşmasının ardından konuşmacılarla bu önemli konuyu tartıştı.
'Çocuk hakkı nedir, hala bilinmiyor!'
Suç mağduru ve suça sürüklenmiş çocuklara ilişkin şu andaki korunma sisteminin işlemeyen yönleri ve yapılması gerekenlerin neler olduğunu, sivil toplum kuruluşları ile devlet işbirliğinin aksayan yönlerinin olup olmadığını anlatan Bengi Semerci Enstitüsü Kurucusu, Psikiyatrist Prof. Dr. Bengi Semerci; temel sorunun hala çocuk hakkı nedir bilinmediğinden kaynaklandığını, aynı tanım karmaşasının korunmaya muhtaç kısmında da ortaya çıktığını söyledi. Kimseli olup da kimsesiz kalan çocukların hep göz ardı edildiğini de dile getiren Semerci, kadın sivil toplum kuruluşları gibi çocuk sivil toplum kuruluşlarının da büyüyeceğini umut ettiğini ifade etti.
Korunmaya muhtaç çocukların niçin aile ortamında korunması gerektiğini anlatan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, Psikolog, Koç Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, konuşmasında 1950'li yıllarda Lübnan'da bir yetimhanede yapılan araştırma örneğini vererek, kurum içinde değil, aile ortamında çocuğun zihinsel ve sosyo-duygusal gelişmesinin gerçekleşebileceğini anlattı.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin çocuğun refahını ve korunmasını başta tuttuğunu söyleyen Çocuk Hakları Zirvesi Kalkınma Derneği Başkanı Ebrize Çeltikçi, çocuğun içinde bulunduğu şartların iyi hale getirilmesi için ailelerin iyi hale getirilmesi gerektiğinden bahsetti.
'Sokakta büyük tehlike: Cinsel sömürü!'
Forumun bir diğer konuşmacısı Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Mütevelli Üyesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Aile Sosyolojisi Bölümü'nden Prof. Dr. Esin Küntay, kısa süre sokakta kalan çocuğun karşılaşabileceği en büyük tehlikenin cinsel sömürüye maruz kalması olduğunu anlattı ve çocukların sokakta kaldığı sürece, suça maruz kaldığını ya da aracı olarak kullanıldığını ifade etti.
Gençlerin ve özellikle yurtların çok ihmal edildiğini söyleyen Hayat Sende Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Oskay konuşmasında; "Çocuk bir yurda girdi mi etiketin ömür boyu takip ettiğine inanıyorum. Yurt çocukları bireyselliği vurgulanamayan çocuklar. Biz çocukları kategorize ediyoruz. Çocuklara mentorluk desteği verilmesi lazım. Temel yaşam becerilerine yönelik eğitimlerin artırılması gerekiyor. Koruyucu aile modeli yaygınlaştırılmalı" dedi.
Geleceğimizin Çocukları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Müge Çelebican ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Geçtiğimiz yıl yaptığımız araştırmada çocuğa karşı aile içi şiddet yüzde 73.41 çıktı. Bu gösteriyor ki aile içinde yaşayan da çok sayıda korunmaya muhtaç çocuğumuz bulunmaktadır. Yasal bir reform gerekli. Öncelikle ev içi şiddetin görünür kılınmasını sağlamamız gerekiyor. 20 bin korunmaya muhtaç çocuk var ama aile içi şiddet sayısı hakkında bilgi yok."
'Çocuk korunmaya muhtaç değildir, bu hakkıdır!'
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Erol ise konuşmasında öncelikle terminolojinin değişmesi gerektiğini vurguladı ve: "Çocuk korunmaya muhtaç değildir, bu hakkıdır. Muhtaçlıktan hak durumuna toplum olarak geçebilirsek ilerlemiş oluruz" ifadelerini kullandı.
Sokak çocuklarıyla ilgili madde bağımlılığı araştırması yaptıklarını anlatan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Mütevelli Üyesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Bölümü'nden Prof. Dr. Rukiye Nurten Eker Ömeroğlu, araştırma sonucunda çocukların kalp ritmini oluşturan ve ileten sistemde ciddi sorunlar olduğunu, bağışıklık sistemlerinin kötü olduğunu, basit bir enfeksiyon yüzünden kalp hastası olabildiklerini anlattı.
Hukukun öngördüğü korunma hakkıyla toplumun algıladığı korunma hakkı kapsamı arasında fark olduğunu vurgulayan Hümanist Büro Kurucusu, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Avukat Seda Akço Bilen, çocukları korumak için kamu vesayeti teşkilatı kurmaya ihtiyaç olduğunu, bakım hizmetlerine alternatiflerin getirilmesi gerektiğini ve mutlaka bir çocuk bakanlığının olması gerektiğini söyledi.
'Çocukların da görüşlerinin alınması gerekiyor'
Bir diğer konuşmacı Özel Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka ise çocukların korunmasının hukuksal açıdan hiçbir eksikliğinin olmadığını, eksikliğin uygulanmasında olduğunu ifade etti ve kendilerini ilgilendiren davalarda çocukların da görüşlerinin alınmasının gerektiğini anlattı.
Çocukta güven duygusunu ve önemini anlatan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Mütevelli Üyesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı'ndan emekli Klinik Psikolog Prof. Dr. Tülin Yurtbay: "Çocukta güven duygusunun en önemli dönemi 0-1 yaş arası. Erken dönemde anneden ayrılan çocukların psikososyal, fiziksel gelişimlerinin yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bu çocukların kışla görünümündeki kurumlarda olmaktansa aile evlerinde sitelerinde büyütülmesinin yararı var" dedi.
Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Mütevelli Üyesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalından emekli Prof. Dr. Ümran Tüzün ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Gerçek bir ölüm tehdidi olmasa da, bir aileden ayrılması da çocukta travma yaratabiliyor. Ya da gelişimine uygun olmayan bir olayla karşılaşması. Travma fiziksel ve ruhsal sağlığını, sosyal hayatlarını ve beynini etkiliyor. Önce şiddeti önlemeliyiz. Aile yoksa aileye benzer kurumlarda çocukların güven duygusunu geliştirmeliyiz."
Bir diğer konuşmacı Pedagog & Eğitim Koordinatörü Şima Sunger de konuşmasında 89 ülkede 30 yıldır uygulanan yaşam becerileri eğitim programından bahsederken Radikal gazetesi Hür Gönüllüler Üyesi Evrim Sümer de Hürriyet grubu içinde yaptıkları çalışmaları anlattı.