Haberler
CHP lideri Özgür Özel hakkında soruşturma başlatıldı

CHP lideri Özgür Özel hakkında soruşturma başlatıldı

Türk-İş Başkanı Atalay'dan asgari ücret çıkışı: Ortada dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil

Türk-İş Başkanı Atalay'dan gündem yaratacak asgari ücret çıkışı

Piyasaları alt üst eden sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Yenidoğan çetesinin elebaşı Fırat Sarı'nın mal varlıklarına tedbir konuldu

Mahkemenin kararı 10 gündür devam eden davaya damga vurdu

Kohl de Aynısını Yapardı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Merkel, ülkesinin kapılarını sığınmacılara sonuna kadar açtı.

Merkel, ülkesinin kapılarını sığınmacılara sonuna kadar açtı.

Geçen yıl 500-600 bin sığınmacının gelmesinden hareket edilirken, diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin bencil tutumları yüzünden Alman makamlara başvuran sığınmacı sayısı bir milyonu aştı.

Tabii bu sığınmacı akını ülkede yeni bir tartışma başlattı.

Aşırı sağcı ve sağ popülist çevreler sokaklara dökülerek, sığınmacı gelmesinin engellenmesi için Almanya'nın da sınırlarını kapatmasını istedi.

Hatta "kardeş parti" olarak bilinen Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) bile 15 yılı aşkın süredir Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) Genel Başkanlığını da sürdüren Başbakan Angela Merkel'e "isyan bayrağı" açtı.

CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer, sığınmacılar için "üst sınır" belirlenmesini gündeme getirdi.

Ancak Başbakan Merkel, böyle bir tutumun Alman Anayasası ile bağdaşmayacağını hatırlatarak "hayır" dedi.

CDU'dan da zamanla "çatlak sesler" yükselmeye başladı.

Ancak Merkel onlara da "boyun eğmedi".

Baştan beri savunduğu "Wir schaffen das" (Başarırız-Üstesinden geliriz!) politikasında ısrar etti.

Geri adım atmadı.

Bundan kısa bir süre önce yıllarca Almanya'nın eski başbakanlarından Helmut Kohl'ün politika danışmanı olarak görev yapan sır ortağı Horst Teltschik'in bir açıklamasını okudum.

Sığınmacı konusunda "Kohl de aynısını yapardı" diyordu.

Yani Merkel'in politikasını destekliyordu.

Tabii Helmut Kohl uzun süredir politik sahnelerden uzak olduğu ve hasta yatağında yattığı için bu konuda neler düşündüğünü kendisine sormak artık mümkün gözükmüyor.

Zaten yıllardır politik gelişmelerle ilgili bir değerlendirmede bulunmamaya da özen gösteriyor.

Almanya'nın 16 yılı aşkın süre başbakanlığını yapan Helmut Kohl de doğru bildiğini uygulamakta ısrar eden bir politikacıydı.

9 Kasım 1989 tarihinde iki Almanya arasında duvarların "delinmesi" üzerine o dönemdeki Almanya Federal Cumhuriyeti'nin başkenti Bonn'daki tartışmaları tıpkı daha dünmüş gibi gayet iyi hatırlıyorum.

Anamuhalefet Sosyal Demokrat Parti (SPD) içinden ve çeşitli çevrelerden iki Almanya'nın birleşmesine karşı "çatlak sesler" yükseliyordu.

İngiltere ve Fransa başta olmak üzere yurt dışından da.

Ama Kohl bunları hiç takmadı.

Doğru bildiği yoldan şaşmadı.

Tüm eleştirilere kulak tıkayıp, iki Almanya'nın birleşmesi için kararlı bir şekilde doğru bildiği yolda devam etti.

Ve 3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya resmen Almanya Federal Cumhuriyeti çatısı ve bayrağı altında birleşti.

Merkel'e AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'den de tam destek geldi.

Juncker, "Tarih Merkel'i haklı çıkaracaktır" diyerek Almanya Başbakanı'nın sığınmacı politikasının doğruluğunu savundu.

Evet, kalbinin sesini dinleyerek verdiği kararın arkasında sonuna kadar duran Merkel'i tarih kesinlikle haklı çıkaracaktır.

Ama ülke içinde Merkel'e destek gün gittikçe azalmaktadır.

Almanların yüzde 60'a yakını Merkel'in sığınmacı politikasının yanlış olduğunu düşünmektedir.

Merkel'e duyulan sempati de her geçen gün azalmaktadır.

Buna rağmen Merkel "Wir scahaffen das" politikasında ısrar etmektedir.

Zaten Merkel'e yakışan da budur.

Aslında Almanya'ya yakışan da budur.

Bu olmalıdır.

Kaynak: Hürriyet / Güncel
title