Kocaeli Kartepe Zirvesi'nde 'Siyasal Açıdan Türkiye'de Darbeler' Konuşuldu
Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu-Kartepe Zirvesi'nde 'Siyasal Açıdan Türkiye'de Darbeler' konulu oturumda Medipol Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu- Kartepe Zirvesi'nde 'Siyasal Açıdan Türkiye'de Darbeler' konulu oturumda Medipol Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Yayla, 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesi ile demokrasinin yüreklendirildiğini belirterek, " Türkiye'de toplum 'Darbeler olur, önlenemez yapacak bir şey yok' diye söylüyordu. Darbelerin önlenebileceğini toplum gösterdi ve anladı" dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Kartepe kayak merkezinde bulunan otelde düzenlenen Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu-Kartepe Zirvesi'nin ikinci gününde 'Siyasal Açıdan Türkiye'de Darbeler' konulu oturum Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yılmaz Bingöl'ün moderatörlüğünde gerçekleşti. İstanbul Medipol Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Yayla, Sabahattin Zaim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şükrü Karatepe ve Sabancı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fuat Keyman oturumda konuştu. Prof. Dr. Atilla Yayla, 15 Temmuz'un püskürtülmesinin hayırlı bir vaka olduğunu ifade ederek, "15 Temmuz, Türkiye'nin karşılaştığı en sofistike ve en organize darbe teşebbüsüdür ve geri püskürtüldü. Bu hayırlı bir vaka oldu ve Türkiye'de demokrasiyi yüreklendirdi. Her ne kadar zaman zaman günlük olayların tartışması ve heyecanı içerisinde olan bitene unutuyor olsak da, bu tür olaylar etkilerini uzun vade içerisinde gösterirler. Türkiye toplumu önemli bir çaresizliği bu şekilde aştı. Türkiye'de toplum 'Darbeler olur, önlenemez yapacak bir şey yok' diye söylüyordu. Darbelerin önlenebileceğini toplum gösterdi ve anladı. Türkiye'de siyasetçi sınıfı da toplum seferber edilebildiğinde darbelerin önlenmesinin mümkün olduğunu gördü. Bunun Türkiye'nin demokrasisi için çok büyük bir kazanç olduğuna kuşku yok" dedi.
Prof. Dr. Şükrü Karatepe darbecilerin nihai çözümü darbe olarak görmesinin gelenekten kaynaklandığını belirterek, "Hedefleri iktidarı ele geçirmekti. Birçok araç kullanıyorlar darbe yapmadan önce. Sokağa dökmek ve başka türlü şeyler ama netice olarak darbeye geliyorlardı. Nihai çözümü darbe olarak düşünmeleri biraz gelenekten kaynaklanıyor. Eğer bu ülkenin geleneğinde darbe olmasaydı acaba kolay düşünürler miydi, bu kadar kolay teşebbüs edebilirler miydi sorusunu sormamız gerekiyor. Benim kanaatim o ki Türkiye'de bu yol hep uygulandığı için, kolay olduğu için, bu yolu deneyenler hep başarılı oldukları için iktidarı ele geçirmek bakımından bunlar da çok kendilerinden emin şekilde davranıyorlar. Yani 'Darbe yapacak kadromuz var. O halde darbe yaparız ve hedefimize ulaşırız' diyorlar. Bu anlamda bir geleneğin devamı olarak da görebiliriz" diye konuştu.
Prof. Dr. Fuat Keyman ise 15 Temmuz'un hem darbe, hem işgal, hem de terör eylemi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Meclisin ve ülkenin işgal edilmesi ve 250 şehidimiz bunu ortaya koyuyor. 15 Temmuz da halkın demokrasiye sahip çıkması, Türkiye'nin geleceğini gösteriyor. 15 Temmuz'da ülkemizin sınırlarına çökmüş devletler vardı. Ülkemizi de bu yönde ele geçirme fırsatı yakalanmak istendi. Öncelikle halkımızın iradesi bunu önledi. Bu doğrultuda 15 Temmuz'dan ders almalıyız"