Haberler
İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

İstanbul'da bugün saat 15.00'ten sonra bazı metro istasyonları kapatılacak

İstanbullular dikkat! Saat 15.00'ten sonra bu metro durakları kapatılacak

Karın vurduğu Malatya'da 787 vatandaş misafirhanelere yerleştirildi, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Bir şehir kabusu yaşıyor! 787 kişi kurtarıldı, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

CHP'li Karabat'tan gündem yaratacak iddia: 200 TL'ye tüm kimlik bilgileriniz satılık

CHP'li isim video paylaşıp skandal bir iddiada bulundu

Kkk Personeline İlişkin Darbe Girişimi Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde, Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 150 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde, Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 150 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanık eski yüzbaşı Ahmet Altuğ Erşan hakim karşısına çıktı. Olay tarihinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın emir subay yardımcısı olarak görev yaptığını belirten Erşan, darbe girişiminde yer almadığı iddiasında bulundu.

15 Temmuz'da karargaha giriş çıkışların yasaklandığı haberi üzerine bilgi almak için güvenlik subayını aradığını belirten Erşan, Tuğgeneral Erhan Çaha'nın emriyle böyle bir önlem alındığını öğrendiğini ifade etti.

Ciddi bir terör saldırısı olabileceğini düşündüğünü dile getiren Erşan, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı karargahında çıkan çatışmada Astsubay Bülent Aydın'ın yaralandığı bilgisini aldığını ifade etti. Bunun üzerine aradığı Yarbay Hakan Toprak'ın çatışma çıktığını söylediğini aktaran Erşan, daha sonra Genelkurmay Başkanlığını aradığını, telefona çıkan sanık eski yarbay Levent Türkan'ın da "yok bir şey" diyerek telefonu kapattığını öne sürdü.

Genel sekreterlik koridoruna çıktığında Yüzbaşı Murat Yüksel, astsubaylar Ali Özkan Yorgun ve Göksel Salı, emir astsubayı Ayhan Çoban ve Özel Kalem Müdürü Albay Nuh Altınsoy'la karşılaştığını anlatan Erşan, Altınsoy'un kendisini ve Çoban'ı göstererek, "Alın bu şerefsizleri" dediğini iddia etti.

Bu emir üzerine Çoban ve kendisinin derdest edilerek Altınsoy'un odasına götürüldüğünü ifade eden Erşan, kendisini tutanlara neler olduğunu sorduğunda "biz de bilmiyoruz, emir verdiler" cevabını aldığını söyledi.

Bir müddet sonra Altınsoy'un kendisini özel kalem müdür yardımcısı odasına götürdüğünü belirten Erşan, "Altınsoy bana 'git emir subayının odasında bekle. Hiçbir telefona bakma' dedi. Sonra Ramazan Aslan ve bana kayar kapının yanına gitmemizi istedi. Aslan kamuflajlı ve tabancası vardı. Komuta katındaki televizyonu açtığımızda İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatıldığına ilişkin haberleri gördüm. Bir zaman sonra helikopterler karargahın giriş kapasına ateş ediyordu. Korunmak isteyen çok sayıda er ve erbaş içeri girdi. Bunun üzerine Altınsoy'a ne yapacağımızı sorduğumda, er ve erbaşları kapalı garaja götürmemi istedi." ifadelerini kullandı.

Erşan, darbe girişiminin bir parçası olamamak için saat 23.30 sıralarından bir sonraki güne kadar kendisini karargahtaki bir odaya kilitlediğini iddia ederek savunmasını tamamladı.

"Kayıt yapan cihazları sökmemizi istedi"

Tutuksuz sanık yüzbaşı Ahmet Aktaş da olay tarihinde bilgi işlem ve güvenlik subayı olarak görev yaptığını ifade etti. 15 Temmuz akşamı amirinin talimatı ile mesaiye kaldığını, işi bittiğinde üsteğmen Erman Arısoy ile çıkış yapacakları sırada Personel Başkanı Sekreteri Albay Hüseyin Öztürk'ün odasının önünde kamuflajlı bir grup gördüğünü anlattı.

Neler olduğunu sorduklarında Öztürk'ün tatbikat olduğunu, bu nedenle çıkışların yasaklandığını söylediğini aktaran Aktaş, bu sırada bir binbaşının poşet içinde Öztürk'e mermi verdiğinin onun da bu mermileri şarjörüne bastığını söyledi.

Olağandışı bir gelişme olduğunun farkına varınca karargahtan çıkmak istediklerini, ancak Öztürk'ün buna engel olduğunu savunan Aktaş, daha sonra internetten darbe girişiminin olduğuna ilişkin haberleri okuduğunu ifade etti. Bir süre sonra karargahtan çıkmak için zemin katta bildiği bir kapıya arkadaşlarıyla yöneldiğini savunan Aktaş, bu sefer de Binbaşı Fikri Pehlivalı'nın kendilerine izin vermediğini belirtti.

Gece boyunca arkadaşlarıyla karargahtan kaçmanın yollarını aradıklarını öne süren Aktaş, saat 05.00 sıralarında sanık eski albay Yüksel Ordu'nun kendilerinden güvenlik kamera kayıtlarının silinmesini istediğini ileri sürdü.

Aktaş, şöyle devam etti:

"Bu emri duyunca endişe ve korkum arttı. Her şeye rağmen bu kanunsuz emri yerine getirmeyecektim. Bu iş ilk kez bizden istenmemiş, daha önce de başkalarından istemiş ancak onlar da nasıl yapacaklarını bilmediklerini söylemişler. Daha sonra bilgisayardan bir şey yapıyor görünüp ama hiçbir şey yapmayacaktım. Bilgisayarın başına oturduktan sonra kullanmaya ilişkin yetkim olmadığını söyleyince albay Yüksel, bir süre sonra üzerinde şifre yazılan bir kağıt getirdi. Kağıtta kullanıcı adı yoktu. Kullanıcı ismini ve şifreyi bilerek yanlış girdim. Bu durum zaten teknik inceleme sonucunda ortaya çıkacaktır. Silme niyetim olsaydı, görüntüleri bir daha geri getirilemeyecek şekilde silerdim. İstenilmesi halinde benzer bir ortam oluşturulsun neler yapabileceğimi gösterebilirim. Yıllarca bilgisayarla uğraşıyor, onunla yatıp kalkan biriyim."

Kayıtları silmediği için Yüksel Ordu'nun kayıtların yapıldığı cihazların sökülmesi için emir verdiğini anlatan Aktaş, bilgisayarların bulunduğu odaya geçtiklerini, burada kimselerin olmadığını fark edince kendi odalarına kaçtıklarını ifade etti.

Çapraz sorgu sırasında bir soru üzerine Aktaş, gözaltındayken eski albay Yüksel'in yanına gelerek "Niye kaçtınız, onları (görüntülerin bulunduğu diskleri) güvenli bölgeye alacaktım." dediğini aktardı.

"Darbe girişimini televizyondan öğredim"

Sanık eski binbaşı Hasan Fidan ise odasında bulunduğu sırada nöbetçi amirliğinden aradığını, telefondaki kişinin tatbikat olacağını, herkesin hazırlanması gerektiğini söylediğini öne sürdü. Bunun üzerine kamuflajlarını giyerek 7 No'lu çıkış kapısına yöneldiğini, burada kendisi gibi giyinen personeli gördüğünü belirten Fidan, durumu daha iyi anlamak maksadıyla nizamiyeye yöneldiğini anlattı.

Emniyet maksadıyla karargah çıkış kapılarının kapatıldığını aktaran Fidan, bu sırada uçakların alçak uçuş yapmasıyla tatbikattan ziyade bir terör tehdidinin söz konusu olabileceğini düşündüğü ifade etti.

Bir zaman sonra televizyondan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini aktaran Fidan, illegal bir faaliyette bulunmadığını iddia etti.

Duruşmaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

Kaynak: AA / Güncel
title