Kıymık', Sadun Boro Anısına Antalya Yolunda
Marmaris'te yaşayan 'Apaçi' lakaplı eski motokrosçu İsmail Saymen, arkadaşı turizmci Nazan Bayındır ile birlikte, 40 gün önce 87 yaşında vefat eden ünlü denizci Sadun Boro anısına kendi yaptığı 'Kıymık' adını verdiği 4.5 metrelik deniz kayağı ile kürek çekerek Antalya'ya gitmek üzere denize açıldı.
Marmaris'te yaşayan 'Apaçi' lakaplı eski motokrosçu İsmail Saymen, arkadaşı turizmci Nazan Bayındır ile birlikte, 40 gün önce 87 yaşında vefat eden ünlü denizci Sadun Boro anısına kendi yaptığı 'Kıymık' adını verdiği 4.5 metrelik deniz kayağı ile kürek çekerek Antalya'ya gitmek üzere denize açıldı. Saymen, 10-15 gün içinde tamamlamayı planladıkları yolculukları boyunca günde 40 kilometre yol katetedeceklerini söyledi.
Çeşitli motokros yarışlarında yaptığı hareketler ve aldığı dereceler nedeniyle "Apaçi" lakabı takılan 57 yaşındaki marangoz İsmail Saymen, çeşitli dergi ve TV yayınlarında gördüğü 'deniz kayağı'nı yapmaya karar verdi. Atölyesinde arkadaşı Nazan Bayındır'ın kardeşi Soner Bayındır ile 4 milimetrelik kontrplaktan 4.5 metrelik 'eskimo kayığı' olarak bilinen deniz kayağını yapıp, 'Kıymık' ismini verdi. Kıymık ile önce Marmaris'in çeşitli koylarında deneme yolculuklarına çıktı. Saymen, bu yolculuklar sırasında, geçen 5 Haziran'da Marmaris'te 87 yaşında yaşamını yitiren, teknesiyle dünya turu yapan ilk Türk olarak bilinen Sadun Boro'nun anısına uzun bir tura çıkma kararı aldı. Saymen, bu düşüncesini bugün hayata geçirip, kız arkadaşı Nazan Bayındır ile saat 06.30'da Marmaris- Antalya arasındaki yolculukları için yelkeni ve üzerinde Sadun Boro'nun anısına yazılı bir portresi bulunan deniz kayağı ile Yalancı Boğaz Mevkisi'nden denize açıldı.
Üzerinde deniz kayağının boyasının yapılmasını sağlayan arkadaşının şirketi ile olta takımı gibi çeşitli hediyeler veren kişilere ait çıkartmaların da yer aldığı 'Kıymık' isimli tekneleriyle zorunlu olmadıkları sürece sadece gündüzleri kürek çekerek yol alacaklarını belirten Saymen, "Biraz sporcu ve biraz da denize gönül vermiş birisiyim. Hem spor ve hem doğayla birlikte olmayı amaçladık. Belki, 'sakinlik arar gibiyiz' ama denizde kendimizi de tanımak istiyoruz. Antalya'ya kadar gitmeyi düşünüyoruz. Yolculuğumuzu Sadun Boro'ya adadık. Aksilik olmazsa 10-15 gün içinde hedefe varmayı düşünüyoruz. Günde ortalama 40 kilometre yol almayı hedefledik" dedi.
ATÖLYESİNDE YAPTI
Yoculuğa çıktıkları 'Kıymık' isimli deniz kayağı ile de ilgili bilgi veren Saymen, şunları söyledi:
"İlk olarak Amerika'da yapılan bu deniz kayağının planlarını görerek bir benzerini marangoz atölyemde yaptık. Tamamı ahşap. İlave olarak yanlarına denge koyduk. Sanal alemde gördüğümüz yelkeni de atölyemizde yaptık. Orijinalinde olmayan dümen tahtası bizim eserimiz. Deniz kayağının normal ağırlığı 35-40 kilo ama bizim özel ilavelerimiz 5-6 kiloluk yeni bir yük getirdi. Günlük kullanacağımız eşyaları da ilave edince 60-70 kiloyu buldu."
'SADUN BORO'YA FATİHA'MIZ BU GEZİ OLSUN'
Saymen'e yolculuğunun ilk 5 gününde eşlik edecek olan Marmaris'te çevreciliğiyle tanınan 46 yaşındaki kadın arkadaşı Nazan Bayındır da böyle bir tura çıkmaktan son derece mutlu olduğunu söyledi. Bayındır, "Biraz doğa sporlarıyla uğraştım ama deniz sporuyla bu bot sayesinde tanıştım. Deniz sporlarını çok zenginlerin yaptığı spor olarak bilip, tanımıştık. Ancak, öyle değilmiş. Deniz kayağı sayesinde biz çok koy gezdik. Denizde olmak, muhteşem derecede güzel. Türk denizciliğinin ilk kaşifi olması nedeniyle bu yolculuğumuzu Sadun Boro'ya ithaf ettik. Gideceğimiz koylarda onun kitaplarından bazı bölümlerini de yerinde okumayı planlıyoruz. Herkes ölülerine Fatiha okur bizim Fatiha'mız da Sadun Boro'ya bu gezi olsun, O'nun ruhuna gitsin. Bizler şehirde yaşayanlara göre daha şanslıyız ama sistem hepimizi öyle bir köşeye kıstırmış ki, bu alıştığımız bize dayatılan yaşam biçimleri dışında başka dünyanın da mümkün olduğunu düşünüyorum. Zaten doğaya çıktığınızda çok da bir şeye ihtiyacınız olmadığını da görüyorsunuz" dedi.
'DOĞADA ÇOK DA FAZLA BİR ŞEYE İHTİYAÇ YOK'
Bayındır, yolculukları için yanlarına aldıklarıyla ilgili olarak ise "Daha iyi ayakkabı ve daha iyi markalar için kendimizi sisteme köleleştiriyoruz. Herkese, 'Doğaya çıkın' diyorum. Kendinizle yüzleşerek çok da bir şeye ihtiyacınızın olmadığını da görüyorsunuz. Aslında gittikçe doğada sürekli bir tahribat var. Bu nedenle belki kısa süre sonra bunu da yaşayamayacağız. Bütün dünya giderek kirleniyor. Yanımıza bulgur, makarna, domates, biber gibi basit yiyecekler aldık. Balık tutar pişiririz. Kahve ve çayımız ise hep olacak" diye konuştu. - Muğla