Kışanak : "Demokratik Özerkliği Türkiye Geneli İçin Bir Model Olarak Öneriyoruz"
"Birlikte Yaşamak İstiyorsak, Tekçilikten Vazgeçin Bu Toprakların Çoğulcu Yapısına Sahip Çıkan Yapısına Sahip Çıkan Bir Düşünceye Bakmak İstiyorum"
"Birlikte yaşamak istiyorsak, tekçilikten vazgeçin bu toprakların çoğulcu yapısına sahip çıkan yapısına sahip çıkan bir düşünceye bakmak istiyorum"
EDP Başkanı Ziya Halis,
"Türk silahlı kuvvetleri siyasete müdahale etmekten vazgeçmelidirler"
Yeditepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Maya Arakon,
"Devletin militarist zihniyetinin kesinlikle değiştirilmesi gerekiyor. Genelkurmay kışlasına geri dönsün. Politika siyasetçilerin yapacağı bir şeydir. Genelkurmay artık siyasete karışmaktan vazgeçsin"
"Bunun sonuçlarının 40 bin 50 bin ölüm olduğunu milyonlarca yurdundan yerinden edilmesi olduğunu kabul etsinler ve bu işi uzmanlarına bıraksınlar"
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ?Kürt Sorunu ve Çözüm Önerileri" konulu bir sempozyum düzenledi. Sempozyuma EDP Genel Başkanı Ziya Halis, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy çok sayıda akademisyen ve konuşmacı katıldı.
"TESTİYİ YAPIŞTIRABİLİRİZ AMA; TESTİ ESKİ TESTİ OLMAZ "
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak sempozyumda bir konuşma yaptı. Kışanak, "Birlikte yaşamak istiyorsak, tekçilikten vazgeçin bu toprakların çoğulcu yapısına sahip çıkan yapısına sahip çıkan bir düşünceye bakmak istiyorum. Belki yan yana yaşadık aynı ülkenin sınırları içinde yaşadık ama birlikte yaşamadık. Birlik teklik değildir. Birlik olması için çoğul bir yapının olması gerekir. Burada başka, öteki oldu. Farklılıklar yok sayıldı ötekileştirildi. Çok da birlikte yaşamadık yan yana yaşadık. "dedi.
Zaman etnik çatışmaların linç girişimlerinin yaşandığını söyleyen Kışanak, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu konuda geçmişi temiz değil. Kendi politik hedefleri açısından Maraş, olsun 1 Mayıs, olsun diyebilmiş. Faili meçhul cinayetin işlenmesine göz yummuş bir devlet geleneği bar. Böyle kötü bir devlet geçmişi var. Bu konu devlete bırakılamayacak kadar önemli olan bir konu olarak herkesin sorunu olarak algılanması gerektiğini düşünüyoruz. Testi kırıldıktan sonra belki onu yapıştırmaya çalışabiliriz ama testi eski testi olmaz. Buradan bakarak çözüm üretileceğini düşünüyorum "diye konuştu.
" HÜKÜMET RİSK ALMAYA HAZIR DEĞİL "
Konuşmasında, devleti de eleştiren Kışanak, "Hükümet aslında burada çok siyasi bir irade olarak risk almaya hazır değil. Böyle bir yaklaşımı yok.Daha çok bu zorunlu gidişatın içinde her günün altını nasıl boşaltabiliriz yaklaşımı var. Bildikleri tek şey eve dönüş yasası diye tanımladıkları bir maddeye sıkıştırılmış olan şey. Anayasa konusunda bu kadar acil bir gündem var. Toplum buna dahil olmak istiyor. Hükümet bu konudaki katılımcılığa da sonuna kadar kapalı. Çözüme başlamak için tarafların çözmek istemesi lazım. Bu konuda hükümetin devletin sorunu çözmek isteyip istemediği konusunda net verilere sahip değiliz . Tam tersine negatif verilere sahibiz "dedi. Demokratik özerklikten de bahseden Kışanak, "Demokratik özerkliği Türkiye geneli için bir model olarak öneriyoruz. Niye Türkiye genelinde istiyoruz. Bu model tüm Türkiye'de devlet mekanizmasının idari yapının önünü açmak için. Bu Türkiye'nin geneli için gerekiyor" ifadesini kullandı.
? GENELKURMAY BAŞKANININ DAHİL OLMASINI KINIYORUZ "
EDP Genel Başkanı Ziya Halis, sorunun çözümünde siyasi partilere görevler düştüğünü ifade eden Halis, ? Adalet ve Kalkınma Partisi başlatmış olduğu açılım politikalarını bir kenara bırakmalıdır. Kendi Alevisini kendi Kürdünü yaratmaktan vazgeçmelidir. Bu sorunu mutlaka kendi Kürtleriyle onların seçilmiş temsilcileriyle görüşerek çözmeye çalışmalıdır. Çözüm için topu soyut bir devlete atmak yerine kendi çözüm önerisini kamuoyuyla paylaşmalıdır. Ana muhalefet partisine büyük görevler düşüyor. CHP ne yazık ki bu sorumluluğunun farkında değildir. Türkiye bir adım iki adım geri atarak sürekli bu konuda gerilemekte. Cumhuriyet tarihinin en önemli sorununu Et ve Balık Kurumuna havale etmeye çalışarak ciddiyetten uzak bir durum Milliyetçi, Hareket Partisi kan ticaretinden medet ummaktadır. Acıları daha da artırmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır. Bu partiler bir an önce inisiyatif alarak sorunun çözümüne katkıda bulunmalıdır" şeklinde konuştu.
Konuşmasında, BDP'den gelen çok dillilik açıklamasına da değinen Halis, ?BDP Genel Başkanının çok dillilik açıklamasından sonra çeşitli tartışmalar oldu.Bu tartışmaları biz doğal olarak karşılıyoruz. Bu tartışmaya Cumhurbaşkanı, Başbakan?dan sonra Genelkurmay Başkanının dahil olmasını anlamakta zorluk çekiyoruz ve bunu kınıyoruz. Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri siyasete müdahale etmekten vazgeçmelidirler. Türkiye?deki askeri vesayetin kalkması için çaba sarf ederken, askerlerin bunu anladığını düşünürken dün bunun yeniden yaşanması bir müdahaledir. Bu demokrasiye bir müdahaledir Bunu kabul etmiyoruz; reddediyoruz. ? dedi.
AYRILIKÇI SİNN FEİN'İN SİYASİ KANAT TEMSİLCİSİ DE KONUŞTU
Sempozyuma Sinn Fein?in temsilcisi John Reilly de bir konuşma yaptı. Reilly, ? Uzaktan bakınca Türk devleti ve Kürt halkı arasındaki şiddetin yankılandığı koşulların hakim olduğu görülüyor. Bu koşullar etkili bir şekilde dönüştürülmeli ki bir barış süreci ortaya çıkabilsin.Diyalog barış sürecinin temel süreçlerinden biridir. Bu şekilde adalet istikrar ve barış sürecini sağlayabiliriz. Burada siyasi bir çözüme ihtiyaç vardır. ? diye konuştu. Reilly konuşmasının sonunda, kendi düşüncelerini de aktardı. Reilly, ? Diyalogun başlaması için herhangi bir koşul koymamak gerekiyor. Ben bunun imkansız olduğunu düşünmüyorum. Nelson Mandela?nın özgür olacağını hayal edemezdik; Almanya?nın birleşeceğini de hayal edemezdik; İrlanda?ya barış geleceğini de hayal edemezdik. Odaklı kararlı olmayı tavsiye edebilirim insanlığa" diye konuştu.
?BİLİNMEYEN DİL REZALETİNE SON VERİLMELİ ?
Yeditepe Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Maya Arakon da bir konuşma yaptı. Arakon konuşmasında, sert bir dil kullandı. Arakon, ? Biliyorsunuz Türkiye?de bir anadilin kullanılması böler özerklik böler gibi korkular canlı tutulmaya çalışılıyor. Sevr paronayası var ısıtılıp ısıtılıp servis ediliyor? dedi. Arakon, ? Bizde ne yapılabilir ? Öncelikle şu iki dil vatanı böler anlayışının ivedilikle terk edilmesi gerekiyor. Bu doğru olsaydı yerel dillerin resmi olarak kullanıldığı Fransa?nın çoktan bölünmüş olması gerekiyordu. Şu KCK davasında Kürtçe yapılan savunmaların hakimler tarafından bilinmeyen bir dil rezaletine bir an önce son verilmeli O zaman devletinin TRT Şeş? i bilinmeyen bir dilde mi yayın yapıyor ? O zaman şöyle bir paradoks ortaya çıkıyor. O zaman senin devletinin TRT Şeş?i bilinmeyen bir dilde mi yayın yapıyor resmi olarak ?" diye sordu.
ARAKON?DAN ? 66. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİ ? ÇIKIŞI
Arakon sert konuşmasına devam ederek, ? Bir başka beni kişisel olarak da rahatsız eden bir şey, Türk tarafının Kürtlere bir şeyi bahş eder gibi bir tarzda bu konuyu ele alması. TRT Şeş?i de açtık daha ne istiyorsunuz tarzı bir yaklaşımla bir diyaloga varılamaz. Dolayısıyla ? Daha ne istiyorsunuz ? ? yaklaşımının terk edilmesi gerekiyor ve Kürtlerin de eşit vatandaş olarak bu ülkenin asli unsuru olarak kabul edilmesinin en azından iyice içselleştirilerek bütün siyasi ortamlarda kabul edilmesi gerekiyor. Bunun için de Anayasanın 66. Maddesinin ?Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlıkla bağı olan herkes Türk?tür. ? maddesinin kesinlikle değiştirilmesi gerekiyor. Türklük bir etnisitedir. Bu ister kabul edersiniz ister kabul etmezsiniz bu sizin siyasi yönetiminizle kabul edilecek bir şey değil. Bu bir bilimsel gerçektir. Bunu kabul edip etmemek siyasilere kalmış bir şey değildir. Bilim bunu dayatıyor" ifadesini kullandı.
Kürtlerin ana dil talebinin bir yasal bir hak olduğunu iddia eden Arakon, ? Bu bir lütuf değildir Bu anayasal bir haktır ? dedi.
? GENELKURMAY KIŞLASINA GERİ DÖNSÜN ?
Arakon konuşmasında medyayı da eleştirerek, ?Medyanın Kürt sorunundaki takındığı kışkırtıcı, provakatif ve şeytanileştiren ötekileştiren kışkırtıcı dilin en kısa zamanda ortadan kaldırılması lazım. PKK ?lıların insan olarak değil, şeytan olarak resmedildiği bir dönemden geçtik. Şu an eylemsizlik olduğu için bu dönem tekrar etmiyor belki ama bunu da unutmamız gerekiyor? diye konuştu.
Sözlerinin eleştirildiğini kaydeden Arakon, ? Ben birçok sefer dağa çıkan çocuklar bu ülkenin evladı dediğim için çok fazla hakarete maruz kaldım. Çünkü insanlar dağa çıkanları şeytan, yaratık, ağzından kanlar köpükler akan katiller olarak algılıyorlar ve bu algıyı da eşlik eden algı sürekli üretiliyor. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor? dedi.
Arakon, ? Şunu da unutmamak lazım. Türklere 30 sene boyunca devlet yalan söyledi. Kürt sorunu bir ekonomik sorun olarak algıladı ve bir isyan sorunu olarak gösterdi şimdi siz bunun böyle olmadığını devletin 30 senedir yalan söylediğini söylediğiniz zaman tabii ki devlete baba olarak empoze edilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da size inanmak yerine devlete inanmaya devam edecektir.Devletin militarist zihniyetinin kesinlikle değiştirilmesi gerekiyor. Genelkurmay kışlasına geri dönsün. Politika siyasetçilerin yapacağı bir şeydir. Genelkurmay artık siyasete karışmaktan vazgeçsin.Bunun sonuçlarının 40 bin 50 bin ölüm olduğunu milyonlarca yurdundan yerinden edilmesi olduğunu kabul etsinler ve bu işi uzmanlarına bıraksınlar ? diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesinden Doç. Zeynep Gambetti ise konuşmasında Türkiye?de bir Kürt sorunu olmadığını aksine bir Türk sorunu olduğunu iddia etti.