Kılıçdaroğlu: "Asla ve Asla Bizi Susturamazsın"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye ile ilgili bir rüşvet olayının Amerika'da görüşülmesi doğru değildir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye ile ilgili bir rüşvet olayının Amerika'da görüşülmesi doğru değildir. Sayın Başbakana açık, net ve gerçekten de samimi bir çağrı yapıyorum. Mademki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma açtı, gel Sayın Binali Yıldırım, parlamentoyu harekete geçirelim, bu lekeyi biz temizleyelim." dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP Kadın Kollarınca Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 83'üncü yıl dönümünde, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen "Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması"nda yaptığı konuşmada, ABD'de yargılanan Rıza Sarraf'a daha önce Türkiye'de plaketler verildiğini, "önünde bakanların diz çöktüğünü" belirtti.
Sarraf'ın rüşvet çarkının ortaya çıkması üzerine Mecliste soruşturma komisyonu kurulduğunu ancak AK Partili milletvekillerinin rüşvet alan bakanları akladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kimdi bu milletvekilleri? AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü. Kastamonululara sesleniyorum, sahtekarı aklayan bir kişidir Hakkı Köylü. Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç. Hem sahtekarı hem rüşvet alanları aklayan birisidir. Bursa Milletvekili Kemal Şerbetçioğlu, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz hem sahtekarı hem de rüşvet alan bakanları aklayandır. Bursa Milletvekili İsmet Su, Denizli Milletvekili Bilal Uçar, Konya Milletvekili Mustafa Akış, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu. Ben bunlara, siz, Rıza Sarraf'ın önüne yattınız demiştim, kıyamet kopmuştu. Şimdi yattığınızı daha iyi görüyorsunuz değil mi? Sahtekarı daha iyi görüyorsunuz değil mi? Benim haklı çıktığımı daha iyi görüyorsunuz değil mi?"
Sonrasında, Sarraf'ın yurt dışına çıkış yasağı kaldırılarak serbest bırakıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "İbrahim Kaboğlu gibi dünya çapında bir bilim adamını yurt dışına çıkarmazsın, Rıza Sarraf gibi sahtekarı, şarlatanı el üstünde tutar, yurt dışına gönderirsin. Bu nasıl devlet anlayışıdır. Bu nasıl vatan, bayrak sevgisidir? Bu nasıl Rıza Sarraf sevgisidir?" dedi.
"Çuval geçirildiğinde nota verilmedi"
"(Sarraf) Amerika'da gözaltına alındı. Bizimkilerde bir telaş. En çok da gözünden öptüğüm adam telaşlanıyor." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, ABD'nin Türkiye'nin istemesine rağmen Sarraf'ı vermediğini bildirdi.
ABD'nin "Türkiye'de şeref madalyası takılacak" kişiyi hapse attığını aktaran Kılıçdaroğlu, "İki sefer nota verdik. AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum, bir sahtekar, şarlatan, rüşvetçi için ABD'ye iki kez nota veren hükümet, Kuzey Irak'ta askerlerin başına çuval geçirildiğinde bir nota bile vermedi." dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasından korkulan Sarraf'ın bülbül kesilip konuşmaya başladığını belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Rıza Sarraf sahtekardır ama devletin sırlarını da parayla alan birisidir. Bakanları elde eden, bakanlara rüşvet veren, bakanları önünde diz çöktüren birisidir. 11 Ekim 2013. Rıza Sarraf'la dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler telefonda konuşur. Sarraf, 'MİT, Emniyet İstihbarat beni takip ediyor. Bu doğru mu? Bu takibi durdursunlar.' diye telefon ediyor. Güler şöyle söylüyor, 'Abicim, sen o konuda rahat ol. Vallahi böyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım. Senin İçişleri Bakanlığında bir şeyin yok, MİT'te bir şeyin yok, Maliyede bir şeyin yok.' Yani bir şeyin olursa 'Ben senin önüne yatarım.' diyor. Kim söylüyor? Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı. Nedir İçişleri Bakanının özelliği? Emniyet İstihbarat buna bağlı."
"Akıl tutulması buna denir"
Sarraf'ın parayla bakanı elde ettiğini, devletin sırlarını öğrendiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Sarraf'ın rüşvet dağıttığı kişilerden birisinin de dönemin Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu dile getirdi.
Hükümetin tuttuğu avukatın New York'ta Halk Bankın genel müdür yardımcısını savunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
"Sarraf, 'Ben genel müdüre rüşvet verdim.' diyor. Hükümetin oraya gönderdiği avukat söz alıyor, 'Yüksek makamlara ayakkabı kutularında rüşvet yollayan Atilla değil, Sarraftır. Süleyman Aslan, Sarraf'tan utanmazca rüşvet aldı. Bu hükümetin, bu bankanın avukatı açık ve net Sarraf'ın Süleyman Aslan'a rüşvet verdiğini itiraf etti. Şimdi ben sevgili Erdoğan'a soruyorum, senin gönderdiğin avukat, o genel müdürün rüşvet aldığını söyledi. Sen ne yaptın? O genel müdürü aldın, Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyeliğine atadın. Akıl tutulması buna denir. Şimdi ben sana gözlerinden öpüyorum Erdoğan demeyip de ne deyim?"
Kılıçdaroğlu, Sarraf'ın vatansever olmaktan çıkıp, casus, hain olduğunu belirterek, "Düne kadar beraberdiniz. Tıpkı FETÖ gibi. FETÖ ile aynı menzile yürüyorlardı. Şimdi FETÖ düşman oldu. Düne kadar kol kolaydınız. Ne istediyse verdiniz. Sarraf'a da ne istediyse verdiniz." diye konuştu.
"MİT bilgilendirmişti"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Sarraf hakkında "casuslukla" ilgili soruşturma açtığını anımsatan Kılıçdaroğlu, bunu kendisinin çok önce ifade ettiğini vurguladı.
"Rıza Sarraf'a devletin sırlarını kim verdi? Her şeye rağmen, Türkiye Cumhuriyeti devleti saygın bir devlettir. Her şeye rağmen, bütün yıpranmalara karşı, Türkiye'nin saygın kurumları vardır. Sarraf'ı da izleyen bu devletin saygın kurumları var." görüşlerine yer veren Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın başbakan olduğu 18 Nisan 2013'te, MİT'in bilgi notu hazırlayarak "Sarraf'ın sahtekarlığı" konusunda bilgilendirme yaptığını iddia etti.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bu dosyayı kapattığını, sahtekarlığı görmezden geldiğini ileri sürerek, "Şimdi 'casusmuş Sarraf.' Zaten casus, sahtekar, şarlatan. Bu bilgileri kim verdi? Bu bilgilerin tamamını senin bakanların, yani senin hükümetin verdi. Senin hükümetin Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet etti. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün sırlarını götürüp, Sarraf'a teslim ettiler. Para karşılığında üstelik." ifadesini kullandı.
"Şimdi Erdoğan diyebilir ki 'Efendim Rıza Sarraf beni kandırdı.' Tıpkı 'FETÖ beni kandırdı, PKK beni kandırdı.' gibi. Vallahi de billahi de söylüyorum sevgili Erdoğan, Rıza Sarraf seni hiç ama hiç kandırmadı. Ne için? Bütün olaylardan senin en başından beri haberin vardı. 'Beni kandırdı.' diyorsan, yalan söylüyorsun." diye konuşan Kılıçdaroğlu, Sarraf'ın sahtekarlıklarına ilişkin dosyanın kapatıldığını savundu.
"Dosyayı kapatanları meslekten atacaksınız"
Kemal Kılıçdaroğlu, Sarraf hakkındaki soruşturma dosyalarının kapatıldığını iddia ederek, "Şimdi soruşturmayı yapan savcılara sesleniyorum, ilk yapacağınız iş, Sarraf'la ilgili soruşturma dosyalarını kapatanları meslekten atacaksınız. Onlar adalet dağıtmadılar. Bir sahtekarı savundular." diye konuştu.
Sarraf'a o bilgileri veren bakanların ve hükümetin de sorgulanması gerektiğini değerlendiren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu devlet sırlarını satmak yeni değil. FETÖ terör örgütüne kozmik odayı açan bunlar değil miydi? Devletin harim-i ismetini bir terör örgütüne açan bunlar değil miydi? Bunların yatacak yeri yoktur. Eğer vatana ihanet eden birilerini arıyorsanız, o birilerinin başında sarayda oturan vardır. Sevgili Erdoğan, senin bakanların Rıza Sarraf'a her türlü bilgiyi verdi. Sen, devletin harim-i ismetini, kozmik odayı terör örgütüne açtın. Sen başbakan değil miydin? Bütün bunlardan haberin yok muydu? Hepsinden santim santim haberin vardı, kuş uçsa haberin vardı senin."
"Demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz"
Bunların hesabını 2019'da sandıkta soracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları aktardı:
"Hükümete, Başbakan Binali Yıldırım'a açık ve net bir çağrı yapıyorum. Aramızda tartışmalar, sert sözler olabilir ama Türkiye ile ilgili bir davanın Amerika'da görüşülmesi benim vicdanımı rahatsız ediyor. Türkiye ile ilgili bir rüşvet olayının Amerika'da görüşülmesi doğru değildir. Sayın Başbakana açık, net ve gerçekten de samimi bir çağrı yapıyorum. Mademki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma açtı, gel Sayın Binali Yıldırım, parlamentoyu harekete geçirelim, bu lekeyi biz temizleyelim. Başkalarının bu lekeyi temizlemesine izin vermeyelim. Bizim ülkemizde demokrasinin, adaletin olduğunu, bizim ülkemizde rüşvet dağıtanın da rüşvet yiyenin de suçlandığını ve objektif yargılandığını ve mahkum edildiğini bütün dünyaya ilan edelim. İran nasıl yaptıysa, biz de aynısını yapalım. Gelin dosyayı yeniden açalım, TBMM'de bir soruşturma komisyonu kuralım. Bu olayı Amerikan yargısı değil, biz çözelim, biz temizleyelim. Biz, kendi pisliğimizi kendimiz temizleyelim. Başkasına temizletmeyelim. Bize yakışan budur."
Kılıçdaroğlu, 2019 seçimine az kaldığını hatırlatarak, kendisini dinleyen bütün kadınlardan her eve gitmelerini istedi. Kendisinin de günün 24 saati çalışacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz." dedi.
Grup toplantısının ardından kadınlar Anıtkabir'e yürüdü.
(Bitti)