Khk ile Sağlıkta Sancılı Dönem
Kamu hastanelerindeki hekimlerin mesai sonrası serbest çalışma haklarına son veren, üniversite hastanelerindeki öğretim üyelerine ise 'şartlı izin' veren Kanun Hükmündeki Kararname (KHK), sağlıkta sancılı bir dönem başlattı.
Kamu hastanelerindeki hekimlerin mesai sonrası serbest çalışma haklarına son veren, üniversite hastanelerindeki öğretim üyelerine ise 'şartlı izin' veren Kanun Hükmündeki Kararname (KHK), sağlıkta sancılı bir dönem başlattı. Kamu hastanelerinde, özelliği olan branşlardaki az sayıda hekimin ayrıldığını, muayenehanesi olan öğretim üyelerinin üniversitelerde hastaya el süremez hale geldiğini belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, "Hoca eğitim amaçlı ameliyata bile giremiyor. Kafalar karışık, sancılı bir dönem. Hastalar da mağdur olacak" dedi.
26 Ağustos 2011 tarihli KHK ile Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde görev yapan hekimlere mesai sonrasında özel çalışma yasağı getirildi. KHK, İzmir'de hemen uygulamaya konuldu. İl Sağlık Müdürlüğü, özel çalışmayı da sürdüren kamu hekimlerinin muayenehanelerini kapatmak için Valilikten yetki alırken, uygulama tepki gördü. Bu durumdaki 114 hekimden yarıya yakınının emekli olarak ya da istifa ederek hastanelerden ayrıldığı belirtilirken, KHK, üniversite hastanelerinde de huzursuzluğun baş nedeni oldu.
HASTASIZ EĞİTİM NASIL OLACAK?
Öğretim üyesi katkı payı ile randevulu hasta bakma, primli ameliyat uygulamasına son verildiğinden bu yana 'pasif eylem'in sürdüğü üniversite hastanelerinde, KHK ile muayenehanesi olan hekimlerin mesai saati sonrasında özel çalışma haklarına dokunulmadı. Ancak, muayenehanesi olan öğretim üyelerine bulundukları hastanelerde 'döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmama' şartı getirildi. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde 104, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde ise yaklaşık 60 hekimin muayenehanesi olduğu belirtilirken, iki hastanede de KHK'nin öğretim üyelerinin elini kolunu bağladığı belirtildi. Gelir getirici muayene ve ameliyat yapmasalar bile hekimlerin 'hasta' olmadan eğitim ve araştırma yapamayacağını belirten hocalar, "Hastaya el süremez hale getirildik. Bir tıp hocasının hasta olmadan öğrenci, asistan yetiştirmesi, onlara eğitim verebilmesi ya da araştırma yapabilmesi mümkün mü?" diye tepki gösterdi.
SAĞLIK HİZMETLERİ OLUMSUZ ETKİLENECEK
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, uygulamanın hem eğitimi hem de sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyeceğini söyledi. Prof. Dr. Özer, KHK'den sonraki gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
"En somut örneklerden biri Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşandı. 'Muayenehaneni kapat, ya da ayrıl' denildi. Hastanede Plastik cerrah ve endokrin uzmanı kalmadı. Kim etkilenecek? Üniversitelerde de hocaların kafası karmakarışık. Rutin hizmet vakasıyla eğitim vakasının nasıl ayrılacağı bilinemiyor. Bu bir apandisit vakası da olabilir, organ nakli de. Muayenehanesi olan hekim, asistana öğretmek için bu vakalara girdiğinde para almayacak ama, o zaman eğitim vakası diye hastane de Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) para talep edemeyecek. O zaman üniversiteler bunun altından kalkamayacak. Ameliyatı bırakın, hekim hastaya da bakamayacak. Zaten şu anda durum bu. Çok sancılı. Eğitim vakası nedir ne değildir, bu ayrım yapılamadığı için hekimler çekinceli. Bu sorun hastaları da etkileyecek. Eskiden ulaşma şansı olduğu hekime artık ulaşamayacak. "
'HEKİMİN EMEĞİNİN KARŞILIĞI VERİLİRSE'
Dertlerinin muayenehane açmak, buralarda çok para kazanmak olmadığını belirten Prof. Dr. Özer sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizim tek derdimiz isteyen işyeri hekimi olsun, ister özel bir kurum ya da başka bir alan olsun, kamuda çalışan hekimlerin bir güvencesi olarak serbest çalışma hakkının elimizden gitmemesi. Eğer hekimlere kamuda güvenceli, emeğinin karşılığı ücret verilirse, emekli maaşları akılcı hale getirilirse, hiçbir hekim özel çalışmaz, kapı kulu olmak istemez"
MİKROCERRAH YETİŞTİRMEMİZ GÜÇLEŞECEK
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı ve El Cerrahisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Kadir Bacakoğlu, KHK'nin özellikli branşlarda insan kaynağı üretilmesine engel olacağını iddia etti. Prof. Dr. Bacakoğlu, "Yeni yasayla uzuv kopmaları, doku ve organ nakillerinde asistanlara ve uzmanlara eğitim verilmesi çok güçleşecek, önlem alınmalıdır" dedi.
Ulusal Rekonstrüktif Mikrocerrahi Derneği 2. Başkanı olarak fakültesinde düzenlediği, Türkiye'nin çeşitli hastanelerinden 25 asistan ve uzmanın katıldığı '9'uncu Temel Mikrocerrahi Kursu'nu bu iddiasına örnek gösteren Prof. Dr. Bacakoğlu şunları söyledi:
"Mikrocerrahi, dokuların hassas bir şekilde tekrar şekillendirilmesi, yapılandırılması ve onarılmasını kolaylaştıran ve mikroskop altında çok özel ekipman ve dikiş materyalleri ile yapılan bir cerrahidir. Ülkemizde mikrocerrah yetişmesi için Dernek olarak her yıl 3 deneysel mikrocerrahi kursu düzenliyoruz. Gerçekleşen 9 kurs sonunda 185 asistan ve uzman, 'temel mikrocerrahi' sertifikası aldı. Mikrocerrahi deneysel hayvan modelinde öğrenilebilecek bir tekniktir. Ancak kilinik uygulama ve uzun eğitim süreci gerektirir. Mikrocerrahi kurslarında deneyimli eğitmenler kursiyerlere hayvan modeli üzerinden birebir eğitim veriyor. Halen öğretim üyesi ve uzman düzeyinde deneyimli mikrocerrah sayısının az olması klinik eğitim sürecinde aksamalara neden oluyor. Son çıkan KHK, öğretim üyelerinin ve deneyimli mikrocerrahi uzmanlarının uygulamalı klinik mikrocerrahi eğitiminde asistanlara ve uzmanlara eğitim vermesini güçleştirecektir. Çünkü yasaya göre mesai dışında özel çalışma hakkı tanınan öğretim üyeleri ve deneyimli cerrahlar ameliyata giremediği için, hasta başında klinik mikrocerrahi eğitimi veremeyecekler. Yeni yasayla uzuv kopmaları, doku ve organ nakillerinde asistanlara ve uzmanlara eğitim verilmesi çok güçleşecek, önlem alınmalıdır. Mikrocerrahi gibi özellikli bir alanda yeni mikrocerrahların yetişmesi zorlaşacak. Bu da sonuç olarak sağlık hizmeti kalitesini düşürecektir. " - İzmir