Kastamonu - Evren Ve Kuvvet Komutanlarına Bir Suç Duyurusu Da Taşköprü´Den

KASTAMONU Taşköprü'de CHP İlçe Yönetim Kurulu üyesi Tayfur Mumcu, 12 Eylül ihtilalini gerçekleştiren Kenan Evren ve kuvvet komutanları hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç durusunda bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa paketi değişikliğini içeren referandumdan 'Evet' çıkması halinde darbecilerin yargılanmasının önünün açılacağını açıklamasından etkilendiğini belirten Tayfur Mumcu, kendisinin de 12 Eylül darbesinde gözaltına alınarak Mamak Askeri Cezaevi'nde sorgulandığını ve işkenceye maruz kaldığını, ayrıca birçok arkadaşının da gözleri önünde eridiğini ve ölümlerine göz yumulduğunu ifade etti. Taşköprü Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek 3 sayfalık dilekçesini teslim eden Mumcu, bundan sonra da dilekçesinin sonucunu bekleyip, çıkacak sonuca göre de takipçisi olacağını belirtti.

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda 'Hayır' dediğini belirten Mumcu, "AK Parti hükümetine güvenmediğim için 12 Eylül'de yapılan referandumda 'Hayır' oyu kullandım. 12 Eylül darbesinin olumsuzluklarını birebir yaşayan, gören biri olarak bugün ise Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın referandum öncesinde açıkladığı gibi darbe yapanların yargılanıp yargılanmayacağını merak ettiğim için ve hakkımı aramak adına Taşköprü Cumhuriyet Başsavcılığı'na böyle bir suç duyurusunda bulundum" dedi. Mumcu'nun verdiği suç duyurusu dilekçesinde Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer, Sedat Celasun, Bedrettin Demirel, Ali Haydar Saltık ve eski Başbakan Bülent Ulusu ile dönemin danışma meclisi üyeleri yer aldı.

Suç duyursu dilekçede, şüphelilerin, 'darbe yapmak, cebren anayasayı değiştirmek, hükümeti yıkmak, TBMM'yi zor

kullanarak görev yapmaktan men etmek, darbeye zemin hazırlamak için sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürülmesine ve yaralanmasına göz yummak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak, cinsel saldırıda bulunmak' suçlarını işledikleri öne sürülen dilekçede, darbe sonucu TBMM'nin kapatılıp anayasanın ortadan kaldırıldığı, siyasi partilerin kapısına kilit vurulduğu ve şüphelilerin işledikleri suçların soruşturmasına geçici 15. madde engel olduğundan bugüne kadar zamanaşımının işlemediği savunuldu.