Haberler

Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişelerini Tutan Askerlere Dava

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerinin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin, 30'u tutuklu, 117 askerle...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerinin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin, 30'u tutuklu, 117 askerle ilgili hazırlanan iddianamede, söz konusu iki bölgenin stratejik önemine vurgu yapıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Bülent Başar ve Hikmet Pak tarafından 15 Temmuz'da Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerine çıkan 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı ve Kara Harp Akademisi personellerine ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbe kalkışmasına bilerek ve isteyerek iştirak ettikleri, darbe kalkışması faaliyetleri kapsamında 23. Motorlu Piyade Alayı, Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerinde görev aldıkları anlatıldı.

İddianamede, şüphelilerin stratejik öneme sahip Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerini kontrol altında tutmaya, söz konusu bölgedeki trafik akışını kontrol etmeye çalıştıkları kaydedildi.

Şüphelilerin bu şekilde "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "silahlı terör örgütüne üye olma " suçlarını işledikleri vurgulanan iddianamede, Kartal Köprüsüne intikal eden bir kısım şüphelilerin ayrıca, kalkışmaya tepki göstermek ve engel olmak amacıyla çevrelerinde toplanan bazı vatandaşları kasten yaraladıkları belirtildi.

23. Motorlu Piyade Alayı ve komuta kademesi hakkında detaylı bilgilere yer verilen iddianamede, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) görevi üstlenen askeri birliklerden biri olan ve üç taburun bulunduğu bu alaydaki 3. Tabur Komutanının, tutuklandıktan sonra Silivri Ceza ve Tutukevi Kampüsünde intihar eden Yarbay İsmail Çakmak olduğu vurgulandı.

İddianamede, darbe kalkışması öncesi 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığında 9-10 Temmuz 2016 tarihlerinde hakkında başka bir dosya üzerinden soruşturma yürütülen Alay Komutanı Topçu Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse'nin kışlaya geldiği ve nöbetçi amirleri ile görüşerek Ramazan Bayramından KOKTOD faaliyetine önem verilmesi gerektiğini vurguladığı, bunun için nelerin yapılması gerektiğini sorduğu belirtilerek, Özköse'nin 11 Temmuz 2016 Pazartesi günü alay karargah personeli ve birlik komutanlarınca icra edilen haftalık toplantıda, "KOKTOD faaliyetleri üzerinde yoğunlaşılması ve yoklamaların hazırlanması, eğitimlerin yapılması, mühimmatın Şehit Onbaşı Aziz Özdemir Kışlasından getirtilmesi ve alarm durumunda personelin birbirini arayacak şekilde arama zincirinin oluşturulması" emirlerini verdiği ifade edildi.

Toplantıda, yaz döneminde yaşanan terör olayları nedeniyle çok hareketsiz kalındığı, birlik emniyetine yoğunlaşıldığı ve alayın asli vazifesi olan KOKTOD eğitiminin aksatıldığını ifade eden Özköse'nin, kışla dışında her an yaşanabilecek olası bir toplumsal olaya karşı birlik eğitim seviyesinin hazır hale getirilmesi gerektiğini vurguladığı ve 13 Temmuz 2016 günü yapılan hazırlıkları denetlediği kaydedilen iddianamede, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Özköse'nin Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında düzenlenen darbe toplantısına katıldığının belirlendiği aktarıldı.

İddianamede, 15 Temmuz 2016 günü saat 20.00 sıralarında Harp Akademilerinden 13 subayın sivil kıyafetli olarak ve 3 sivil araçla 23. Motorlu Piyade Alayı nizamiyesine geldiklerine, bu

şahısların Alay Komutanı Topçu Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse tarafından karşılandıklarına yer verilerek, Özköse'nin emri üzerine nizamiye kayıt defterine kayıtları yapılmaksızın saat 20.06'da kışlaya alındıkları ve alay komutanının makam odasının bulunduğu kattaki toplantı salonunda üniformalarını giydikleri kaydedildi.

"Üzerimize zimmetli silahlarımızı aldılar"

Söz konusu 13 subayın Kışla Emniyet Nöbetçi Subaylığı binasına götürüldükleri, alay komutanı nezaretinde acil müdahale mangasındaki nöbetçi askerlerden ve "hazır kıta"da görevli nöbetçi

askerlerden silah, mühimmat ve teçhizat alındığı, bu silah, mühimmat ve teçhizatların Harp Akademilerinden gelen subaylara verildiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, bu konuda tanık ve şüpheli askerlerin beyanlarına da yer verildi.

Tanık sıfatıyla ifadesi alınan hazır kıta mangası nöbetçisi piyade er Adem

Cabir'in, 15 Temmuz'da saat 17.00 içtiması sırasında başçavuş Cenk Kahveci'nin akşam tatbikat yapılacağını ve alarm verildiği zaman tüm askerlerin tam teçhizatlı içtimada olmasının gerektiğini söyledikten sonra dağıldıklarını dile getirerek, şunları söylediği kaydedildi:

"Saat 20.00'de alarm verildi, tüm askerler alay içtima alanına gittiler. Ben nöbetim olduğu için alay içtimaya gitmedim. Bir süre sonra alay komutanı Ömer Faruk

Özköse, yanında tanımadığımız ve bizim alaydan olmadıklarını bildiğimiz kimisi hücum

yelekli olan üsteğmen, yüzbaşı ve binbaşı rütbeli 11-12 subayla birlikte yanımıza geldi. Alay komutanı bize dışarı çıkıp içtima düzenine geçmemizi söyledi. Biz de dışarı çıktık ve sıraya

geçtik. Alay komutanı, 'herkes elindeki tüfeği versin' dedi. Ben de bana zimmetli olan G3 piyade tüfeğimi üzerinde hücum yeleği olduğu için rütbesini göremediğim birisine verdim. Bu şahıslar bizden silahlarımızı aldıktan sonra Land marka bir araçla nizamiyeden çıktılar. Alay komutanı da kendi aracı ile çıkış yaptı. Saat 02.00-03.00 sıralarında silahımızı verdiğimiz subayların çıkış yaptığı Land marka askeri araç nizamiyeden giriş yaptı. İçerisinde bazı mühimmatlar vardı. Bu silahların içerisine bazı arkadaşların silahları bulunmaktaydı ve onlar

silahlarını geri aldılar. Ben ve iki arkadaşımın silahları geri gelmedi."

İddianamede, tanık olarak ifadesi alınan asteğmen Umut Karmil'in, "Saat 22.00 sıralarında alay komutanı Ömer Faruk Özköse, yanında tanımadığım, bizim alaydan olmaya,n üzerlerinde askeri

kamuflaj bulunan 15-20 kadar subay ile birlikte geldi, kendilerine tüfek, çelik yelek, kompozit

başlık ve mühimmat vermemizi emretti. Biz de arkadaşım olan asteğmen Kıran Kocabaş ile

birlikte kendilerine tüfek hariç hepsini verdik, ardından birlikte dışarıya çıktık, dışarıya

çıktığımızda hazır kıta mangasının dışarıda olduğunu gördük. Alay komutanı Ömer Faruk

Özköse burada da askerlerden G-3 piyade tüfeklerini teslim etmelerini istedi. Askerler de

kendilerine G-3 piyade tüfeklerini teslim etmelerinin ardından gelen subaylar araçlara binerek yanımızdan uzaklaştılar. saat 04.00 sıralarında bir tane Land Rover marka akşam

alınan malzemeleri geri getirdi ancak 4 adet G-3 piyade tüfeği, bu tüfeklere ait 16 adet şarjör

ve 5 adet kompozit başlık eksikti." beyanlarına yer verildi.

İddianamede, 15 Temmuz 2016 günü saat 23.04'te Genelkurmay Başkanlığından sözde "Sıkıyönetim Emri"nin geldiği, bu sıkıyönetim emrini alayda görevli muhabere üsteğmen

olan şüpheli Murat İkto'nun alarak Ömer Faruk Özköse'ye verdiğinin belirlendiği anlatıldı.

Alay Komutanı Ömer Faruk Özköse'nin hakkında yürütülen soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifadesine de yer verilen iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğünün 25 Ocak'ta gönderilen listede Özköse'nin terör örgütü FETÖ/PDY üyelerinin kendi aralarında iletişim sağladıkları şifreli haberleşme programı ByLock programı kullandığının tespit edildiği vurgulandı.

"Tümen içi telsiz, çevrim grubundan çıkarıldı"

İddianamede, 15 Temmuz 2016 günü saat 20.00 - 21.00 arasında Tabur Komutanı Yarbay İsmail Çakmak'ın bölük komutanların mesaiye çağırdığı belirtilerek, Özköse'nin sözlü emri üzerine tümen içi telsizin çevrim

grubundan çıkılması nedeniyle telsiz konuşmalarının kaydının yapılmadığı ifade edildi.

Kalkışmada nerelerin kontrol altına alınacağı, 15 Temmuz günü kritik bölgelere hangi birliklerden ne kadar personel, araç, gereç sevk edileceği, birlikleri kimin yöneteceği gibi hususların daha önceden tartışılarak karara bağlandığı vurgulanan iddianamede, bizzat toplantılara katılan Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse'nin alınan kararlar

doğrultusunda önemli kara yolu geçiş noktalarından olan Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerini kontrol altına almakla görevlendirildiği, Kartal Köprüsü ve Samandıra gişeleri bölgesinin, stratejik öneme sahip noktalar

olarak kabul edildiği kaydedildi.

İddianamede, kalkışmada görevlendirilen birliklerin hedeflenen bölgelere rahatça ulaşabilmelerinin ve kalkışmaya müdahale etmesi muhtemel unsurların hareket kabiliyetlerinin

sınırlandırılmasının hedeflendiği vurgulandı.

İddianamede olay günü saat 23.00 sıralarında 23. Motorlu Piyade Alayından 5 subay, 3 yedek subay, 8 astsubay, 23 uzman erbaş, 129 erin silahlı ve teçhizatlı bir şekilde nizamiyeden çıktıkları ve daha önceden yapılan planlamalar doğrultusunda bir kısmının Kartal köprüsüne, bir kısmının ise Samandıra gişelerine doğru harekete geçtikleri belirtilerek, stratejik öneme sahip bu iki geçiş güzergahının ele geçirilmesinin ve kontrol altına alınmasının amaçlandığı kaydedildi.

Bir kısım şüphelilerin ise alay içeresinde kalarak burada faaliyetlerde bulundukları, ihtiyaç duyulduğunda İstanbul genelindeki diğer bölgelere sevk edilmek üzere hazır

bekletildiklerinin anlatıldığı iddianamede, darbe kalkışması kapsamında Samandıra gişeler bölgesine giden askeri personelin kolluk güçlerinin müdahalesi ve vatandaşların tepki göstermesi üzerine bulundukları yerden ayrıldıkları anlatıldı.

Askerlere müdahale eden 11 kişi yaralandı

İddianamede, Kartal Köprüsündeki faaliyetlere katılan askeri birlik içerisinde yer alan 4'ü subay, 4'ü astsubay, 14'ü uzman erbaş ve 76'sı er-erbaş olmak üzere 98 şüphelinin bir

kısmının kışlalarına geri dönerken, bir kısmının kolluk kuvvetlerince Kartal Köprüsü mevkisinde, bir kısmının Tuzla Piyade Okulunda, bir kısmının da Maltepe'deki Manolya Sitesi otoparkına sığındıkları yerlerde yakalandıkları hatırlatıldı.

Bu sırada askeri aracın üzerinde vatandaşlarca yakalanan şüpheliler Rüstem Üstünel ve Murat Atmaca'nın görevli polis memurlarına teslim edildikleri sırada silahlarını polise vermek istemeyerek direndiklerine vurgu yapılan iddianamede, polislerin müdahale ettiği Üstünel'in tabancasını ateşlemesi sonucu müştekilerden Aydoğan Çamoğlu, Cenk Bedir, Galip Çolak, Mücahit Türkoğlu, Uğur Türkoğlu ve Coşkun Türkoğlu'nun bazılarının silahla bazılarının da askeri aracın çarpması sonucu yaralandığı aktarıldı.

İddianamede, söz konusu iki şüphelinin etkisiz hale getirildikleri, Kartal Köprüsünde meydana gelen olaylarda görevli polis memurlarıyla olay yerine gelen vatandaşlardan 11 kişinin yaralandığını ifade edilerek, darbeci askerlere engel olmaya çalışan tanık ve müştekilerin ifadelerine yer verildi.

"Araç bana çarparak altına aldı, lastikleri üzerimden geçti"

İddianamede, beyanlarına yer verilen müştekilerden Ayhan Ayyıldız'ın, 15 Temmuz akşamı televizyonda darbe bildirisinin okunmasının ardından AK Parti Kartal İlçe Başkanlığına gittiğini belirterek, kalabalıkla birlikte Kartal Köprüsüne yaklaştıklarında karşılarına çıkan bir aracın vatandaşların arasına daldığını söyledi.

Söz konusu aracın insanlara çarparak önüne kadar geldiğini dile getiren Ayyıldız'ın şunları anlattığı belirtildi:

"Aracın içerisine baktığımda üç kişiyi gördüm. Şoför olan sivil giyimli idi. Diğer ikisi ise yanına oturmuş askeri elbiseli idi. Araç bana çarparak altına aldı ve aracın sağ lastikleri üzerimden geçti. 50 metre arkamdan gelen ağabeyim Orhan ve arkadaşları beni yaralandığım yerden alarak bir araca bindirip hastaneye götürmüşler. Ben o esnada bilincimi kaybetmişim. İlk olarak yaklaşık 45 gün hastanede kaldım. Doktorlar çoklu organ zedelenmesi olduğunu söylediler. Daha sonra çeşitli ameliyatlar geçirdim. Defalarca hastanede kaldım. Ben vatanını milletini seven bir birey olarak o gece bu kalkışmaya karşı çıkmak için sokağa çıktım. Bu kalkışmayı yapan ve benim yaralanmama sebebiyet verenlerden davacı ve şikayetçiyim."

"Araba yarışı görünümlü mesajlaşma programı"

İddianamede şüphelilerden Mehmet Talan'ın telefonunda yapılan incelemede "Asphalt 8 Airborne" isimli uygulamanın yüklü olduğunun tespit edildiği vurgulanarak, şöyle denildi:

"Bu uygulamanın FETÖ/PDY ile mücadele kapsamında yürütülen çalışmalarda, örgüt içerisindeki haberleşme ve talimatların iletilmesinde, çeşitli bilgisayar ve telefon programlarının iletişimin gizliliği için kullanıldığının tespit edildiği, bu kapsamda cep telefonlarında araba yarışı oyunu izlenimi veren araba ikonlu 'Asphalt 8 Airborne' isimli

uygulamanın mesajlaşma programı olduğu, şifreli kullanıcı adıyla açıldığı, alt grup kullanıcılarının programa müdahale edemediği, sadece mesaj alıp gönderdiği, yönetici konumundaki kullanıcıların ise programa kullanıcı ekleyip çıkarabildikleri, kullanıcıların rakam olarak adlandırıldığı, uygulamanın mesajları otomatik olarak sildiği şeklinde bilgiler bulunmuştur. Öte yandan, açık kaynaklardan yapılan araştırmalarla da darbe kalkışmasına karışan

kişilerin bir kısmının 'Asphalt 8 Airborne' isimli uygulamayı kullanarak mesajlaştıkları şeklinde tespitler yapıldığı belirtilmiştir."

Kaynak: AA / Güncel
İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

İstanbul'daki aile katliamında yeni detaylar! Kız kardeşi ve eşini de ağır yaralamış

Katliamda her bir detay kan donduran cinsten! Tüm ailesini öldürmeyi kafasına koymuş

27 ilimizde eğitime kar engeli

27 ilimizde eğitime kar engeli

Antalya Havalimanı'na iniş yapan yolcu uçağında yangın

İçi yolcu dolu uçak, inişten sonra alev aldı

title