Kars'taki "Fetö Ana Davası"
Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde "ana komuta kademesi"nde yer aldıkları iddia edilen aralarında örgütün sözde "sıkıyönetim komutanı" ve dönemin 14.
Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde "ana komuta kademesi"nde yer aldıkları iddia edilen aralarında örgütün sözde "sıkıyönetim komutanı" ve dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Avcı, aynı komutanlığın eski Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat ve eski 2. Tank Tabur Komutanı Yarbay Nihat Uçan'ın da yer aldığı 16'sı tutuklu 17 eski rütbeli askerin yargılandığı davada sanık savunmaları devam ediyor.
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, tutuklu yargılanan dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski MEBS Şube Müdürü Eyüp Ağbağ, tutuksuz yargılanan eski Personel Şube Müdürü Albay İbrahim Erhan Akça, eski 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topçu Tabur Komutanı Süleyman Koç, eski Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Erdinç Serçe savunma yaptı.
Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan Ağbağ savunmasında, eski 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Avcı'nın gerçekleştirdiği toplantıya katılmadığını söyledi.
15 Temmuz gecesi saat 22.00 sularında dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat'ın kendisini aradığını ifade eden Ağbağ, Polat'ın acil olarak tugaya gelmelerini söylediğini ve tugaya gittiği halde silahını dahi üstüne almadığını anlattı.
Ağbağ, Serkan Polat'ın polis ekiplerince gözaltına alınan asker için telefon görüşmesi yaptığını anlatarak, "Kurmay Başkanı Serkan Polat'ın, telefonda birisiyle görüşerek, 'vurun, kırın, onu oradan alın' şeklinde talimat verdiğini duydum." dedi.
Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumundan SEGBİS üzerinden duruşmaya katılan eski 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topçu Tabur Komutanı Koç da savunmasında, saat 22.35 sıralarında binbaşı Erdinç Serçe'nin kendisini arayarak alarmın verildiği ve tugaya gelmesi gerektiğini söylediğini anlattı.
Koç, telefonun ardından tugaya gittiğini belirterek, "Tugay Komutanının odasına doğru gittim, toplantı vardı. Toplantı 2-3 dakika sürdü, ben gittiğimde görevlendirmeler yapılmıştı." dedi.
Toplantıda Tuğgeneral Avcı'nın ellinde kağıtlarla sıkıyönetim ilan edildiğini ve kendisinin de 'sıkıyönetim komutanı' olduğunu dile getirdiğini anlatan Koç, "Daha sonra ben odama geçtim. Odamda televizyon vardı, orada başbakanın açıklama yaptığını gördüm. İşin normal bir iş olmadığını orada anladım." ifadesini kullandı.
Koç, savunma yaptığı sırada SEGBİS sisteminin kesintiye uğraması nedeniyle, sistem üzerinden görüşmelerin yarın yapılması ya da sanıkların getirilmesi hususunda değerlendirme kararı alındı.
Duruşmada salonda hazır bulunan eski Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı Erdinç Serçe ise suçlamaları kabul etmeyerek olaylarla bağının bulunmadığını söyledi.
Tuğgeneral Avcı'nın gelen emri okuduğunu ve kendilerine de sözlü olarak ifade ettiğini belirten Serçe, "Tugay komutanı birliklere görevlerin verilmesini, silah ve araçların hazırlanmasını istedi. Toplantıda bana görev verilmedi. Kurmay Başkanımız izinlerin iptal olduğunu ve böyle bir mesajın atılmasını istedi, ben de attım." dedi.
Serçe, şöyle konuştu:
"Çevik Kuvvet yerleşkesinde 3. Sınıf Emniyet Müdürüyle görüştüm, kendilerine 'kendileriyle çalışacağımızı' söyledim, kendisi de biriyle görüştü. Emniyet müdürü, 'kendilerine böyle bir emrinin gelmediğini ve bizi buraya sokmayacağını' ifade etti. Biz daha sonra oradan ayrıldık. Tekrar Çevvik Kuvvet yerleşkesine gittik, sıkıyönetim ilan edildiğini söyledim, 'teslim olun, silahlarınızı bırakın' şeklinde bir ifade kullanmadım. Daha sonra zaten ellimden ayaklarımdan tutarak burada beni gözaltına aldılar. Zaten en erken gözaltına alınanlardan biriyim."
Araçta havaya ateş açtığını kabul eden Serçe, bunu vatandaşların üstüne gelmesi nedeniyle yaptığını ileri sürdü.
Tutuksuz yargılanan eski Personel Şube Müdürü Albay İbrahim Erhan Akça ise darbe gecesi gece 22.30 sularında köprülerin kapatıldığını gördüğünü ama neden kapatıldığını öğrenemediğini öne sürdü.
Karargah içerisinde 'sıkıyönetim kanunu geçerli' diye bağırışmaları duyduğunu anlatan Akça, "Ben de bilgisayar açarak sıkıyönetimle ilgili mevzuata baktım. Sonra televizyondan ne olduğunu öğrenmek için harekat merkezine gittim ama televizyon kapalıydı, kimin emriyle kapatıldığını bilmiyorum." şeklinde savunma yaptı.
Akça, karargahta görevli arkadaşların emrin çıktısını getirdiklerini kaydederek, şunları kaydetti:
"Emri okudum, üst kısmında 7-8 tane tuğgeneralin ismi vardı. Alt kısmında, tuğgeneralin ismi vardı, mesajı görmeye müteakip bazı şüpheler oluştu. Terör olayı olacağı yönünde ya da Rusya ile gergin ilişkilerden dolayı bir şeyler olduğunu düşündüm. Harekat merkezinden bir arkadaşa mesajın normal prosedür üzerinden olmadığını söyledim. Karşı odadan çıkan Serkan Polat, gelen emirleri uyguladıklarını ve uygulayacaklarını söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Bana göre farklı şeyler düşünüyordu. Bunların içerisinde olmak istemedim ve o esnada hala ne olduğunu bilmiyordum. En iyi düşüncenin karargahtan çıkmak olduğunu düşünerek dışarı çıktım."
Ordu evine gidip televizyondan olayları gördüğünü ve yaşananları idrak ettiğini iddia eden Akça, karargaha kurmay başkanını uyarmaya gittiğini söyledi.
Akça, karargah içindeki 2 nolu nizamiyeye yaklaştığında Tugay Komutanının 'silahlı askerler gelsin' dediğini duyduğunu anlatarak, "Orada, kışlanın çoğunun içtimada olduğunu gördüm. Bu işin içtima alma meselesi olmadığını anlayınca arkamı dönerek yürümeye başladım. Karargaha yaklaşınca silah sesleri gelmeye başladı. Muhtemelen nizamiyenin oradan ateş edildi.Sonra tekrar ordu evine döndüm. Televizyonda kolordunun açıklaması üzerine, tekrardan karargaha geldim. 3 arkadaşla kolordu komutanını aradık. Bana kimlerin olduğunu sordu. Kendisi tugay komutanı ve kurmay başkanını gece arayarak uyardığını söyledi. Hiçbir emir almadım, hiçbir emir vermedim. Hiçbir eylemde bulunmadım. Tek eylemim uyarmak oldu. Benim hakkımda isnat yok, davada nasıl yer aldığımı bilmiyorum."
Mahkeme heyeti, kalan sanık savunmalarının kısa sürede bitmeyeceğini değerlendirerek duruşmayı yarına erteledi.