Kariyerlerini bırakıp kurdukları çiftlikte 800 hayvanlı sürünün sahibi oldular
Uluslararası bankacılıkta ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki üst düzey kariyerlerini bırakarak memleketleri Konya'nın Kadınhanı ilçesine dönen Dündar kardeşler, köylerinde kurdukları çiftlikte tarım ve hayvancılık yapıyor.
Uluslararası bankacılıkta ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki üst düzey kariyerlerini bırakarak memleketleri Konya'nın Kadınhanı ilçesine dönen Dündar kardeşler, köylerinde kurdukları çiftlikte tarım ve hayvancılık yapıyor.
Boğaziçi üniversitesinden mezun olduktan sonra İstanbul'da uluslararası bankaların yönetim kademelerinde uzun yıllar çalışan 49 yaşındaki Abdullah Dündar, sorgulamaya başladığı metropol yaşamını değiştirmeye karar verdi.
Bunun üzerine Dündar, 2010 yılında çalıştığı bankadan istifa edip baba ocağı Kadınhanı ilçesine bağlı Başkuyu Mahallesi'nde çiftlik kurdu.
Abdullah Dündar'ın kardeşi Ali Dündar (46) da 2018 yılında TSK'deki zorunlu hizmet süresini doldurunca yarbaylıktan ayrılarak ağabeyine katıldı.
Dündar kardeşler, zamanla büyüttükleri çiftlikte 800 hayvanlı sürünün sahibi oldu. Kardeşlerin tarım yaptığı alan ise kiraladıkları tarlalarla 2 bin dekara kadar ulaştı.
Dündar kardeşler, her sabah erkenden kalkıp kuzularıyla ilgileniyor, koyunlarını merada otlatıyor ve tarımsal üretim yapıyor. İki kardeş, ekonomik kazanç sağlamanın yanı sıra köylerinde huzurlu bir yaşam sürmenin mutluluğunu da yaşıyor.
Abdullah Dündar, AA muhabirine, ebeveynlerinin belli bir kariyer sahibi olup masa başı, rahat işlerde çalışmayı empoze etmesine rağmen kırsal hayatın kendilerini çektiğini söyledi.
Köye döndükleri ilk zamanlar çok zorlansalar da adapte olmayı başardıklarını belirten Dündar, eski yaşamını hiç özlemediğini ve çok mutlu olduğunu ifade etti.
"Bilgisayar oyununda yaşıyor gibiydim"
Geçmişteki işinin daha çok dijital ortamda yürüdüğünü ve soyutluk üzerine kurulu bu düzenin zamanla kendisini rahatsız ettiğini anlatan Dündar, şöyle konuştu:
"Tamamen bir bilgisayar oyununda yaşıyormuş gibiydim. Kendime sürekli, 'Biz insanız, doğduk ve bir gün öleceğiz. Peki arkamızda ne bırakacağız? İnsanlığa katkımız ne olacak?' diye soruyordum. Ben oralarda buna bir cevap bulamadım. İlk geldiğimde de çok anlayamadım ama sonradan ortaya çıkanları görünce, 'evet, bir şeyleri somut olarak üretebiliyorum, bir faydam var, birilerinin karnını doyurabiliyorum' dedim."
Yaşadıkları ortamın kendisine pozitif değerler kattığına dikkati çeken Dündar, şunları kaydetti:
"Kuzuların çoğu elimize doğuyor. İnsan bebeği olduğu zaman nasıl mutlu oluyorsa, biz bu mutluluğu senede 500 defa yaşıyoruz. Çoğuyla aramızda duygusal bağ oluşuyor. Bunlar çok mutlu edici işler. Gerçekten çok mutluyuz. Doğum yaptıkları zaman ebeveynleriymiş gibi mutlu oluyoruz. Giderlerken de üzülüyoruz."
Küçük kardeş Ali Dündar da 29 yıllık askerlik hayatında yaşadığı hareketlilik ve aksiyonu, yeni hayatında çok daha zevkli ve güzel bir şekilde sürdürdüğünü dile getirdi.
Ürettikleri gıdaların insanların sofralarına ulaşmasından büyük keyif aldıklarını aktaran Dündar, şunları söyledi:
"Askerler mesleklerine gönülden bağlıdır. Yaptıkları görevleri sorgulamazlar. Çünkü görev temelleri vatandaşlarına ve vatanlarına hizmet etmektir. Bu duygulara haiz olan insanlar aynı zamanda toprağı da çok severler. Aslında bu, ülkene hizmet etmenin bir başka yoludur. Biri, insanlık için insanlarla beraberdir, diğeri insanlar için insanlardan uzaktır ama sonuç yine ülkene hizmet etmektir. Mesela bazı filmlerde adam askerliğini bırakır ve çiftliğine döner. Bu aslında askerlerin bilinç altındaki bir olaydır."