Karamehmet: "Basına Girmem Hatadır, Çıkması da Zor"
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Türkmedya Grubu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet, basına girdiği dönemde "Benim bir şeyimi görürseniz yazın" diye talimat verdiğini belirtirken, "Basına girmem hatadır TBMM Darbe ve"...
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Türkmedya Grubu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet, basına girdiği dönemde "Benim bir şeyimi görürseniz yazın" diye talimat verdiğini belirtirken, "Basına girmem hatadır TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Türkmedya Grubu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet, basına girdiği dönemde "Benim bir şeyimi görürseniz yazın" diye talimat verdiğini belirtirken, "Basına girmem hatadır. Çıkması da zor. Ama inşallah düzelteceğiz" yorumunu yaptı.
Karamehmet, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu'na bilgi verdi. İlk olarak 28 Şubat sürecinde basında olmadığını hatırlatan Karamehmet, "Benim ailem eski bir sanayici. Bu darbelerden tabii çok zarar gördük. Tesislerimiz ailemiz zarar görmüştür. Ondan evvel de çeşitli şeylerle zararlarımız oldu. Allaha şükür hepsinden çıktık" diyerek şöyle devam etti:
"Bizim basınla alakamız çok olmadı. Daha önce Sabah Gazetesi ile dolaylı bir ilişkimiz oldu. Yüzde 10 ortaklığımız oldu. Bizim basınla ilişkimiz Mehmet Ali Ilıcak'ın babası Kemal Ilıcak yakın dostumuzdu. Vefat ettikten sonra Mehmet Ali Bey gazeteye ortak olmamızı istedi. Ortak olmayacağımızı fakat bir miktar yardım yaptık sonra reklamlarla ödeşiriz diye. Emin Şirin Bey vardı. Yeniden geldiler ısrar ettiler. Hayır dedik. Daha Özer Çiller aradı. Erol Aksoy'un gazetenin yarısını aldığını bizim de yarısını almamızı söyledi. Sonra maaşlar ödenemeyince biz alacağımızdan reklam karşılığı vazgeçip çıkmak istedik, üzerimize kaldı. Sonra televizyon alma mecburiyeti doğdu. Ben basın patronu gözükmeme rağmen gazeteyle pek fazla alakadar olmuyorum, arkadaşlar idare ediyor. Günlük politikalarına karıştığımız yok.
Erol Özkasnak ile görüştük evet ama bana zannediyorum Çevik Bir'den geldi diye söylediler. Şunu yapmayın bunu yapmayın değil de vatan millet Sakarya şeklinde bir görüşme oldu."
Nazlı Ilıcak'ın işine son verilmesine ilişkin bir soruya da cevap veren Karamehmet, "Ben Nazlı Hanımın ve Mehmet Ali Beyin ne söylediğini bilmiyorum. Nazlı Hanımın ayrılmasına oğlu neden oldu. O genel müdürdü. Kendisi istemedi. Babamı batırdı burayı da batıracak diyerek annesinin ayrılmasını oğlu istedi. Ama daha başka konuşuluyor" değerlendirmesini yaptı.
Karamehmet şöyle devam etti:
"Özer Çiller Bey benim kolejden ağabeyim. Çiller'in kendisini ABD'den Türkiye'ye biz getirdik. Şirketimize uzun müddet koordinatörlük yaptı. Ayrıldıktan sonra da ilişkilerimiz devam etti. Ağabey kardeş şeklinde. O zamanki ricası "Buna yardımcı olun' şeklindeydi.
Erol beyin bankası 64. maddedeydi. Oradan çıkmak için basına giriyor. Biz bir miktar para verdik yüzde elli ortak olduk. Ama gazetenin hiçbir şeyi yoktu. Ne dağıtım teşkilatı vardı, ne televizyonları vardı verilmemişti. Erol Bey ayrıldıktan sonra paraları da biz verdik. Bu gazetenin durumu televizyon vermek suretiyle para toplamak şeklinde olmuş. Epeyce paralar toplanmış. Televizyonlar verilmesin diye gazetenin tirajı kısılmış. Biz geldikten sonra 38 bin tane televizyon verdik.
Mehmet Ali Ilıcak'a bir miktar yardımda bulunduğumuzda, sırf babası için yardım ettik. Özer Çiller Beyin ricasıyla ortak olduk. Maaşlar ödenmeyince devir aldık. Gazetede kimse yoktu. Matbaalar alındı. Televizyon alınması gerekiyordu."
-PAMUKBANK OLAYI-
Bir soru üzerine Pamukbank olayını da anlatan Karamehmet, "1989 senesinde IMF Türkiye'de olduğu için Fiskobirlik'in fındık paraları ödenemiyordu. Devlet bizden Fiskobirlik'e para vermemizi istedi. Fakat o zamanki kanuna göre özel bankalar devlet şirketlerine kredi veremiyordu. Bunun üzerine kanun değişti. Biz bunun üzerine Fiskobirlik'e para verdik. Bu para 2002 senesine kadar son 4 sene faiz çalıştırılmadan ödenmedi" diyerek şöyle devam etti:
"Ben zamanın Maliye Bakanı Kemal Derviş'e gittim. Bize 15 senelik sıfır faizli 15 sene sonra ödenecek devlet bonosu verin dedim. Buna karşılık, 2 ay sonra veririz dedi. 2 ay sonra hiç ödenmedi. Pamukbank devrolduktan sonra da ödenmedi. Bu söylediğiniz 3.6 milyar içindi. Bu rakam da vardır ve biz her şeyimizi satarak 2 sene içinde bütün her şeyimizi satarak ödedik.
2. zarar, Demirbank'ın içeri alınmasından bir gece önce. Bizi Ankara'ya çağırdılar. Gelenler İşbankası, Garanti, Akbank ve bizdik. "Yarın sabah bize 1 milyar dolara ihtiyaç var dediler ve her bir banka 250 milyon dolar ödeyecek ve zararınız olmayacak' dediler. Akbank "Erol Bey Londra'da yarına yetişmez' dedi. İş bankası "biz ödeyecek durumda değiliz' dedi. Garanti de ödemedi. Biz "384 milyon dolarımız var yarın emriniz dedik' yatırdık.
Aradan 1 ay geçti kur zararınız olmayacak' dediler. 600 liraya sattığımız dolar 1400 liraya çıktı. Aradaki farkı bizim şirketlerin üzerine görev zararı diye yazdık. Mahkemede Bankadan para çıkmamış gibi görünüyor. Ben merkez bankası başkanı Gazi Erçel'e gittim. "Bunu da vergi kabul edin' dedi. Ben özel bir şeyden dolayı olduğunu düşünmüyorum. Çaresizlikten yapılan hareket diye düşünüyorum."
Basına girdiğinde "Benim bir şeyimi görürseniz yazın" diye talimat verdiğini söyleyen Karamehmet, "Basına girmem hatadır. Çıkması da zor. Ama inşallah düzelteceğiz. Biz devletle iş yapmıyoruz. Tek iş bu askeri araçları orduya vermemizdir. Onun haricinde biz devletle iş yapmıyoruz" diye konuştu. Bu arada komisyon üyesi olmayan ancak görüşmeleri takip eden CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, başkan ile tartışarak komisyonu protesto ederek dışarı çıktı. - Ankara