Kapatılan Yarsav'ın Başkanı Arslan Hakkındaki Fetö Soruşturması Tamamlandı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliğinin (YARSAV) eski Başkanı Murat Arslan hakkında "Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) üye olmak" suçlamasıyla iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliğinin (YARSAV) eski Başkanı Murat Arslan hakkında "Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) üye olmak" suçlamasıyla iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderdi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Tamöz'ün hazırladığı, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) isimli silahlı terör örgütünün yargı içerisindeki yapılanmasında Arslan'ın da yer aldığı ve YARSAV'da üstlendiği görevle örgütün amacı doğrultusunda eylemlerde bulunduğu kaydedildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla örgüt üyelerinin 2008'den itibaren YARSAV'a sızdığı, FETÖ yapılanmasında yer almayan YARSAV üyelerinin, örgütün YARSAV'da etkili olduğundan 15 Temmuz 2016'dan sonra haberdar oldukları ifade edilen iddianamede, Emine Ülker Tarhan'ın YARSAV'dan ayrılıp milletvekili seçilmesinin ardından YARSAV başkanlığına örgüt mensubu Arslan'ın seçildiği kaydedildi.
İddianamede, "2010 ve sonrasında yüksek mahkemelere üye olarak seçilen örgüt mensupları sayesinde Danıştay ve Yargıtayda ciddi bir hakimiyet elde eden örgütün, Fetullah Gülen'in sohbet ve vaaz adı altında şifreli şekilde gönderdiği talimatlar ile Ekim 2014'te yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üye seçimleri öncesinde harekete geçtiği"ne yer verilerek bu kapsamda örgütün, 2008'de sızdığı ve bilahare ele geçirdiği YARSAV'ı, seçimlerin kazanılması için kullandığı ifade edildi.
Örgütün, o dönemde Yargıda Birlik Platformu adayları hakkında, sosyal medya hesapları üzerinden gerçek dışı yazı, yorum ve görüşler paylaşarak bu adayların itibarsızlaştırılması maksadıyla bilgi kirliliği yarattığı, hakim ve savcıları etkilemeye çalıştığı kaydedilen iddianamede, faaliyetlerinin birçoğunda gizliliği ön planda tutan örgütün, 2014'teki HSYK seçimlerine verdikleri önem nedeniyle deşifre olmayı göze alarak tüm il ve ilçeleri kapsayan adliye ziyaretleri, ev ziyaretleri ve yemek organizasyonları düzenledikleri, örgüt mensubu olmayan hakim ve savcıları ise hediyeler alarak etkilemeye çalıştıkları anlatıldı.
"Kendini sosyal demokrat bir kişi olarak tanıttı"
Murat Arslan'ın 2001'de denetçi yardımcısı olarak Sayıştayda göreve başladığı, 2006'da Anayasa Mahkemesinde raportör olduğu, bu görevini 2015'e kadar sürdürdüğü, son olarak Anayasa Mahkemesinde Genel Kurul Raportörlüğü görevinde bulunduğu aktarılan iddianamede, Arslan'ın isminin, YARSAV genel sekreteri olmasını müteakiben yargı çevresince bilinmeye başlandığı, başkanlığa seçilmesiyle de tüm yargıda tanındığı ve ön plana çıktığına dikkat çekildi.
FETÖ/PDY mensupları üye olana kadar YARSAV üyelerinin sosyal demokrat yapıya sahip olduklarının bilindiği ifade edilen iddianamede, "Arslan'ın da kendisini sol görünümlü sosyal demokrat bir kişi olarak etrafına tanıttığı, yaşam tarzı olarak da bu çerçeve içinde görünmeye çalıştığı bilinmektedir. Bu kişinin sosyal demokrat yapı ile asla ilgisi olmayan Fetullah Gülen yapılanması içerisinde yer aldığını ise sadece ve sadece kendisi ile örgüt adına irtibata geçen diğer örgüt mensuplarının bildiği görülmektedir. FETÖ/PDY isimli örgüt içerisinde yer alan yargı mensuplarının bir kısmı dahi bu kişinin konumunu bilmemektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
"Gündüz insan, gece kurt olan masal oyuncusu"
"HSYK için 2010'da yapılan seçimlerde YARSAV içerisinde yer alan FETÖ/PDY mensubu Murat Arslan gibi diğer yargı mensuplarının kendilerinin bulunduğu grup lehine değil FETÖ/PDY isimli örgüt mensuplarının sayı olarak daha fazla oldukları Adalet Bakanlığı listesi olarak bilinen ikinci grup içindeki adayların seçilmesi yönünde çalıştıkları" ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"YARSAV içerisinde etkin konumda olan FETÖ/PDY yapılanması içerisinde bulunan başta Arslan ve diğer şüphelilerin konumunu, teşbihte hata olmaz deyişi ile anlatmak gerekirse; bu kişilerin durumu gündüz insan, gece kurt olan masal oyuncusu, düşmanın zafer kazanması için çalışan bir komutan ve kendi birliğinin yenilmesi için eylemlerde bulunan, çarpışmayan bir asker konumunda olan vatan haini ile sporda takım oyunları içerisinde karşı takımın kazanması için arkadaşlarının emeğine, taraftarların inancına saygısı olmayan spor hukukunda şike olarak adlandırılan davranış sergileyen takım çalıştırıcısı, takım kaptanı ve oyuncusu olarak nitelendirmeden daha ötedir. 2010 HSYK seçimlerinde de YARSAV etrafında toplanan grup içinde yer alan yargı mensupları, YARSAV'ın belirlediği adaylara oy verileceği inancı ile hareket ettikleri halde kendi YARSAV içinde bulunan FETÖ/PDY mensubu hakim ve savcıların bakanlık listesi olarak bilinen grupta yer alan örgüt mensuplarının kazanması için YARSAV aleyhine çalıştıkları, oy kullandıkları, hatta bakanlık listesinde yer alarak aday gösterilen ancak FETÖ/PDY içinde bulunmayan kişilerin de yedek kalmalarını sağlamak için sadece mensubu olduğu örgüt içinde bulunan adaylara blok şeklinde oylar verdikleri bilinmektedir."
Okur ve Erdem'in ifadeleri
İddianamede daha önce HSYK Birinci Dairesi Başkanlığı, Müsteşar Yardımcılığı ve Personel Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulunan ve FETÖ/PDY mensubu olduğu suçlamasıyla hakkında soruşturma yürütülen İbrahim Okur'un, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde, YARSAV ve Arslan ile ilgili, "Bu yargı derneği içinde Fetullah Gülen cemaat mensuplarının olmasının imkansız olduğunu düşünüyordum. Bu görüşmemizden sonra benimle Birol Erdem'i Murat Aslan ile görüştürdüler. Görüşmenin nerede yapıldığını ve yanımızda kimlerin olduğunu şimdi hatırlayamıyorum. Murat Aslan o dönem YARSAV'ın yönetimindeydi. Bize kendilerinin YARSAV içinde gücünün 350-400 civarında olduğunu belirtti. Ben bu konuşmalarda Murat Aslan'ın da Fetullah Gülen cemaat mensubu olduğunu anladım." dediğine dikkat çekildi.
İddianamede, yine hakkında FETÖ/PDY üyeliği soruşturması yürütülen, daha önce HSYK üyeliği ve Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı da yapan Birol Erdem'in de savcılık ifadesinden şu bölümler aktarıldı:
"Arslan bize YARSAV'ın içinde 300-400 arkadaşının olduğunu, YARSAV'daki en etkili grubun kendileri olduğunu, genel kurul toplantılarına 500-600 civarında hakim ve savcının geldiğini, bu sayının en fazla 700'e ulaştığını, üyelerin çoğunluğunun o zamanki kurula yakın gözükerek önemli görevlere gelmek veya yüksek mahkeme üyesi olmak için YARSAV'a katıldıklarını, genel kurul toplantılarına bile gelmediklerini, isterlerse YARSAV'da her türlü yönetim değişiklikliğini yapabileceklerini ancak YARSAV'ın kamuoyundaki imajının bozulmaması için bunu yapmadıklarını ifade etti. Bu söylediklerinin doğruluğunu kanıtlamak için de YARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nu nasıl tereyağından kıl çeker gibi yönetim kurulu dışında bıraktıklarını ve başkanlıktan uzaklaştırdıklarını anlattı. Bu açıklamalar bizi hem şaşırttı hem tedirgin etti hem de biraz içten içe sevindirdi sanki. Çünkü o zamana kadar YARSAV bize adeta kan kusturmuştu. Fakat yine de sosyal demokrat bir derneğin bu şekilde manipüle edilmesini içime sindiremedim. Evet, mücadele edilmeliydi ama siz de bunun karşısına bir dernek kurarsınız, doğrudan ve dürüstçe mücadele edersiniz. Ruhsat ve tedbir olarak başvurdukları bazı yöntemleri tasvip ve kabul etmesem de, metot ve yöntemleri farklı da olsa o güne kadar bu hareketin, bir hizmet hareketi olduğunu ve vatana millete imanlı dürüst insanlar yetiştirdiğini düşündüğüm bu yapıya mensup arkadaşlar hakkında esaslı soru işaretlerinden biri daha bu olay üzerine oluşmuş oldu."
ByLock kullanıcısı
Arslan'ın, 27 Ağustos 2014'ten itibaren FETÖ/PDY mensuplarının ByLock programını kullanmaya başladığı bildirilen iddianamede, Arslan'ın ByLock arama kayıtlarına göre 4983 nolu ID ile bağlantı kurduğu, bu ID ile bağlantı kurduğu kişinin de Rasim İsa Bilgen olduğu belirtildi. Bilgen'in ByLock hesabının, haklarında soruşturma yapılan FETÖ/PDY isimli silahlı terör örgütü içerisinde yer alan yargı mensuplarına örgüt adına talimat ve emirler veren, örgüt jargonu ile "abi" veya "abla" olarak nitelendirilen örgütün sivil imamlarıyla bağlantıları bulunduğu aktarılan iddianamede, Arslan'ın kullandığı cep telefonu numarasına ilişkin Nisan-Temmuz 2016 arasındaki HTS kayıtlarının incelendiği, Bilgen ile herhangi bir arama, aranma ve SMS gönderimi olmadığı bildirildi.
İddianamede, "Şüpheli Murat Arslan'ın ByLock irtibatlarında bu aşamaya kadar sivil imamlarla irtibatının tespit edilemediği görülmekle birlikte ByLock programı üzerinden haberleştiği Rasim İsa Bilgen ile telefon irtibatının olmaması da örgüt kapsamında uygulanan ve örgüt mensuplarının tedbir olarak nitelendirdikleri uygulamadan başka birşey değildir." ifadesi yer aldı.
İddianamede, Arslan'ın, "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan yargılanıp, 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapse çarptırılması istendi.