Kansere Yakalanan Kadın Huzurevinde Evini Kurdu
Kansere yakalandığını öğrenen 63 yaşındaki Necmiye Denktaş, huzurevine yerleşerek evini gibi döşediği odasında misafirlerini ağırlıyor ve altın günleri düzenliyor.
Kansere yakalandığını öğrendikten sonra huzurevine yerleşmeye karar veren 63 yaşındaki Necmiye Denktaş, koltuk takımı, zigon sehpa, fırın ve kahve makinesi alarak evi gibi döşediği odasında, hem huzurevinden misafirlerini ağırlıyor hem de dışarıdan gelen arkadaşlarıyla "altın günleri" yapıyor.
Kırklareli'nde 1961'de doğan Necmiye Denktaş, çocukluk ve gençlik dönemini ailesinin yanında geçirdi. Denktaş'ın yaşamla mücadelesi, eşinin 12 yıllık evliyken hayatını kaybetmesiyle başladı.
Büyük sıkıntılar yaşayan Ankara'ya geldiği bir dönemde yaptırdığı "check-up" sonucu kanser olduğunu öğrenen Denktaş, bu süreçte bir arkadaşının evinde kaldı. Necmiye Denktaş, tedavi sürecinin uzun olduğunu öğrendikten sonra hem kimseye yük olmamak, hem de tek başına bir evde yaşamamak için huzurevinde kalmaya karar verdi.
Her zaman sosyal bir hayatı olan Necmiye Denktaş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi yerleştikten sonra bu hayatından da hiç kopmadı.
Odasının girişini ve balkonunu adeta çiçek bahçesine çeviren Denktaş, "yuva"sı gibi olmasını istediği için odasını aldığı tablo, koltuk takımı, dantel, süs eşyaları, zigon sehpa ve fon perdeyle zevkine göre döşedi.
Yemek yapmayı ve ikram etmeyi de çok seven Denktaş, mutfak bölümüne aldığı fırın, ocak, çay ve kahve makinesi ile hem huzurevinde kalan misafirlerini ağırlıyor hem de dışarıdaki sosyal hayatını sürdürerek, yakın arkadaşlarıyla "altın günleri" bile yapıyor.
"Üçüncü yaşamım ondan sonra başladı"
Necmiye Denktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırklareli'nde doğduğunu, ailesinin yanında çok güzel çocukluk ve gençlik yılları geçirdiğini söyledi.
"Çok güzel bir ailenin çocuğuydum." diyen Denktaş, "Eşimle de aşk evliliği yaptım. Hala bitmeyen bir aşk evliliği. Çok güzel bir evliliğimiz vardı fakat uzun sürmedi. 12 yıllık evliyken onu 34 yaşında kaybettim. Benim üçüncü yaşamım ondan sonra başladı." diye konuştu.
Eşini kaybettikten sonra meslek sahibi olmak için tekrar eğitime döndüğünü anlatan Denktaş, şöyle devam etti:
"Beni acılar içinde gören babam kalkan olmak istedi ve 'Sana bir dükkan açarız' dedi. Ben reddettim, 'Sanatkar ruhlu bir insanım okuyup çalışacağım. Ben ölümle yüzleştim, okumak istiyorum. Okuyacağım ve adı olan bir meslek sahibi olup kendi ayaklarımın üzerinde duracağım' dedim. Tasarım ve modelistlik okudum. 1990'lı yıllarda Ankara'ya geldim, çalıştım. Çalıştığım fabrika kapanınca işi bırakmak zorunda kaldım ve emekli oldum. Çok acılar ve sıkıntılar çektim. Her şeyi çalışarak yenmeye çalıştım. Eşim vefat ettikten sonra hayatla mücadelem başladı."
"Odamda 14 kişilik yemek daveti yaptım"
İşten ayrıldıktan sonra tazminatını ve son maaşını alamadığı için avukatla görüşmek üzere Ankara'ya döndüğünü anlatan Denktaş, Ankara'dayken yaptırdığı "check-up" sonucu kanser olduğunu öğrendiğini söyledi.
Tedavi için Ankara'da kaldığını belirten Denktaş, şöyle konuştu:
"Pandemi dönemiydi. Apar topar ameliyat oldum. Arkadaşımın evinde kalıyordum. Bunun takipli bir hastalık olduğunu bildiğim için huzurevine yerleşmeye karar verdim. Dönebilirdim ama dönmedim. Çünkü huzurevinin çok güzel bir yer olduğunu gördüm. Burası hayatıma artılar kattı. Tek yaşadığım için evden daha rahat, daha güvenli ve daha sosyal bir hayatın içinde oldum. Yine dışarda da sosyal hayatım devam ediyor. Evimde nasıl yaşıyorsam o özgürlükte yaşıyorum. Burada çok huzurlu bir hayatım var."
Hastalığı atlattığını ve artık kontrollerinin yapıldığını ifade eden Denktaş, huzurevindeki odasına kendi özel eşyalarını yerleştirdiğini anlattı.
Denktaş, "Kanepe, tablo, sehpa aldım. Özel eşyalarımı yerleştirdim. Balkonun camlarını kapattım. Çünkü benim içinde huzurlu bir şekilde yaşamam için bunların olması gerekiyordu. Fırınım ve ocağım da var. Burada misafirlerimi ağırlıyorum, yemekler veriyorum, altın günümü bile yapıyorum. Odamda 14 kişilik yemek daveti yaptım. Misafirlerim geliyor. Yaşadığın ortam darmış, genişmiş ne fark eder? Yeter ki gönüller dar olmasın. Bütün mesele gönüllerde. Bütün mesele o yemeği tadıyla yemekte." dedi.
"Atölyede el işleri, resim, tasarım alanlarında ürünler hazırlıyoruz"
Denktaş, zaman zaman huzurevi sakinleriyle kermes etkinliği düzenlediklerini, bunun için atölyede el işleri, resim, tasarım alanlarında ürünler hazırladıklarını söyledi.
Atölyede sık sık çalışmalar yaptığını anlatan Denktaş, hocalarının eşliğinde güzel çalışmalar ortaya çıkardıklarını dile getirdi.
Evde tek yaşayan insanlara dışarıya çıkıp sosyalleşmelerini ve huzurevlerinde kalmalarını öneren Denktaş, "Burada yaşam, ilişkiler, arkadaşlıklar güzel. Dışarda, içerde, balkonda masam var. Öğleden sonra 5 çayları yapıyoruz. Göçmen olduğum için kendi geleneklerimize özgü yiyecekler, börekler çörekler yapıyorum toplanıp yiyoruz." diye konuştu.