Haberler

Kandil ve Erbil'de Bir Gece Ansızın Görünmek..."

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kandil ve Erbil'de bir gece ansızın görünmek, bir gece ansızın gelmek, bir şafak vakti melanetin tepesine binmek Türk milleti için mesele değildir, Türkiye Cumhuriyeti için hiç zor olmayacaktır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kandil ve Erbil'de bir gece ansızın görünmek, bir gece ansızın gelmek, bir şafak vakti melanetin tepesine binmek Türk milleti için mesele değildir, Türkiye Cumhuriyeti için hiç zor olmayacaktır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Barzani'nin tüm itiraz, tüm tepki, tüm karşı çıkışlara rağmen 25 Eylül korsan referandumunu gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Böylelikle Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğü darbe yemiş, bölgesel denge ve hassasiyetler zemin ve mevzi kaybetmiştir. Barzani, 25 Eylül referandumuyla bağımsızlığa giden dikenli, mayınlı ve karanlık yolda önemli bir merhaleyi aşmıştır. Ne var ki bu gaspçı, bu fırsatçı fiili dayatma gayri meşrudur, gayri hukukidir, üstelik yok hükmündedir. Barzani dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayı göze almıştır. Bilinmelidir ki, 25 Eylül referandumu dört parçalı büyük Kürdistan'ın ön çalışması, ön hazırlığı, ön kapısıdır. Buna sabır göstermek, gözümüzün önünde infaz fermanımızın yazılmasına sessiz kalmak mümkün değildir" diye konuştu.

"IRAK'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM İÇİN VAZGEÇİLMEZDİR"

1 Ekim günü, TBMM'nin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'sınırımızda fitne kuyusu kazdırmayız' beyanının çok net olduğunu kaydeden Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti'nin duruşunu özetlemektedir. Irak'ın toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Merkezi Yönetimin otoritesi tartışılmamalıdır. Özellikle Irak Türkmenlerinin tarihi çıkarlarına zarar verecek, soydaşlarımızın hayat ve varlık haklarına leke sürecek her girişim, her teşebbüs karşısında Türk milletini bulacaktır. Barzani başta Kerkük olmak üzere, Irak Anayasasına göre ihtilaflı olan bölgelerde de sandık kurmuştur. Peşmerge yönetimi, Musul'un Başika, Akra, Sincar ilçeleriyle; Selahattin'in Tuzhurmatu ilçesi, Diyala'nın Hanekin ilçesi ile Mendeki bucağını uzun süre tartışmalı bölgeler olarak değerlendirmiştir. Aslında Kerkük dışında diğer şehirlerin tartışmalı bölge olduğuna dair hiçbir belge, hiçbir delil, hiçbir anlaşma da yoktur. Çok açık söylemek isterim ki, Kerkük, Tuzhurmatu, Altınköprü, Kifri, Telafer, Hanekin ve Mendeli'de yarım asırdır demografik yapının değiştirilmesi amaçlanmıştır. 2004'den sonra Türkmen kardeşlerimizi asimile etmek, sistematik bir şekilde tapu kayıtlarını yakmak, etnik kıyım ve tasfiyeye tabi tutmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek oyunlar oynanmış, şiddet ve güç gösterisinden medet umulmuştur. Sorumlu ve suçlu hiç şüphe etmeyin ki, PKK'nın himaye ve destekçisi, Mehmetçik katillerinin umudu Barzan aşireti lideri Mesut Barzani'dir. Dökülen Türkmen kanı üzerinde gelecek planlaması yapanlar, Türkmenlerin canına, malına, ırzına, vatanına kast edenler iki dünyada da yatacak yerleri olmayan alçaklardır. Bunlarla hesabımız mahşere kalmadan görülecektir. Çünkü Türkmenler kardeşimiz ve kaderimizdir. Çünkü Türkmeneli Türk'tür, Kerkük Türk'tür ve Türkle uğraşanın iki yakası bir araya gelmeyecek, bunların aldıkları ah ve beddualar kendilerinden değilse de nesillerinden kesinlikle teker teker çıkacaktır. Bu aşamada Kerkük Türkmen şehridir diyen Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerini kullandı.

"TÜRK MİLLETİNE PARMAK SALLAYANLAR VARSA, Kİ VARDIR, O PARMAĞINI ELİYLE BİRLİKTE GÖVDESİNE KADAR KIRAR, HATTA KOPARIRIZ"

Gazze ve Filistinliler Türkiye için ne ise, Kerkük ve Türkmenlerin de Türkiye için aynı anlam ve değeri taşımaya başladığından dolayı mutlu ve umutlu olduklarını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Kerkük'ün statüsü üzerinde karalama yapanlar, Türkmenlerin boyun eğmesini, esaret altına girmesini bekleyenler ya çok ahmaktırlar ya da yedikleri yürek başlarını döndürmüş, gözlerini karartmıştır. Türk milleti zalimlikten başları dönenleri, zilletten gözleri kararanları anasından doğduğuna pişman edecek hamd olsun güç ve kudrettedir. Irak Türkmenlerinin varlığı yok sayılamayacaktır. Damla damla akan Türkmen kanlarının, göz pınarlarından süzülen mazlum yaşların, haksızlığın kurbanı olmuş tüm masum soydaşlarımızın hesabı da elbet bir gün, bir akşam veya bir sabah vakti muhataplarından sorulacaktır. Paslı kulaklar duysun, mühürlü kalpler görsün: Kerkük tarihte Türk'tü, bugün Türk'tür, istikbalin de şanlı Türk kentlerinden birisidir. Musul derseniz, onun da farkı yoktur, Türklüğüne şahit çekilen cefalar, gösterilen fedakarlıklar, geçilen uzun ve meşakkatli asırlardır. İkazla ifade ediyorum, devlet kurdum demekle devlet kurulmaz. Hadi bağımsız olayım demekle de bağımsızlık gerçekleşmez. Gerçekleşse bile yaşayamaz, ayakta kalamaz. Barzani Irak'ın Kuzeyindeki puslu havadan, istikrarsız ortamdan istifadenin peşine düşmüştür. Bunu ecdadımızın kabullenmesi imkansızdır. Bunu tarihin kabullenmesi imkansızdır. Buna şehidin şühedanın tamam demesi tam anlamıyla akıl dışılıktır. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının ötesinde, varlığını, birliğini ve güvenliğini tehlikeye atacak her teşebbüse, her tezgaha anında ve cesaretle müdahale edecek seviyededir. Bu maksatla 23 Eylül'de TBMM'de görüşülüp kabul edilen Türk askerinin sınır ötesine gönderilmesiyle ilgili tezkereye evet dedik, kararlı ve omurgalı bir şekilde arkasında durduk. Türk milletine parmak sallayanlar varsa, ki vardır, o parmağını eliyle birlikte gövdesine kadar kırar, hatta koparırız. Türk devletine kafa tutanlar varsa, ki bu da vardır, o kafaya balyoz gibi inecek irade ve milli iffeti her zaman ispata da hazırız. Biz yeri gelir yufka yürekli, yeri gelir tunç bilekli oluruz; ama zalime fırsat vermeyiz, haine merhamet etmeyiz, bundan sonra da etmeyeceğiz."

"EN AZ BEŞ BİN ÜLKÜCÜ GÖNÜLLÜ HAZIR BEKLEMEKTEDİR"

Barzani'nin 25 Eylül komplosu karşısında düşünce, değerlendirme ve kanaatlerini milletle sürekli paylaştıklarını söyleyen Bahçeli, "Uyarılarımızı, öngörülerimizi, önerilerimizi heyecanla dile getirdik. 24 Ağustos 2017 tarihli basın toplantımız bu konudaki nirengi noktasıdır. 25 Eylül 2017 tarihli yazılı basın açıklamamızda, alınması gereken tedbir ve uygulanması yerinde olacak yaptırımları gündeme taşıdık. 27 Eylül 2017 tarihindeki yazılı basın açıklamamızla da, Türkmenlerin ve Kerkük'ün sahipsiz olmadığını cümle aleme duyurarak, duruş ve tutumumuzu çok etkili bir şekilde muhataplara bildirmiş olduk. Dedik ki, 'hiçbir kişi, kurum ve kuruluş Irak Türkmenlerinin varlık mücadelesini samimiyetle desteklemese de, Milliyetçi-Ülkücü Hareket tarihi sorumluluğunun, milli misyonunun gereğini yapacak ve yanlarında olacaktır.' Yine dedik ki, 'bu kapsamda en az beş bin Ülkücü gönüllü başta Kerkük olmak üzere, Türkmenlerin yaşadığı Türk kentlerindeki varlık, birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir.' Blöf yapmıyoruz, palavradan konuşmuyoruz. Hala anlamayan varsa bu konuda şakamızın da olmadığını altını çizerek, üzerine basarak belirtmeyi yararlı buluyorum. Türkmenlerin hakları çiğnenirken biz rahat olamayız. Kerkük elden giderken biz gece yastığa başımızı huzurla koyamayız. ya hep ya hiç diyoruz. Hesabi değil, hasbi bakıyoruz. Geçmişte Türkiye'ye 'bir kedi bile vermeyiz' diyen Barzani'ye dedesinin akıbetini çok veciz, çok açık şekilde hatırlatıyor, ayağını denk almasını tavsiye ediyoruz. Rüzgar eken fırtına biçer derler. 25 Eylül referandumu rüzgar değil, rezalettir, hıyanettir, felakettir, geri dönülmezse cezası da tez elden kesilmelidir. Türkiye buna mahir ve muktedirdir. Siyasi iktidarın zaman zaman çelişkili açıklamaları olsa da, devletin en tepesinde sağlam bir iradenin tezahürü bizi rahatlatmaktadır. Ekonomik ambargolar konusundaki birbiriyle örtüşmeyen değerlendirmeler, siyasi, askeri ve diplomatik caydırıcılık vasfımızın sulandırılması en başta bölgedeki inandırıcılığımızı sekteye uğratacaktır. Bu konularda Sayın Cumhurbaşkanı'nın sözleri olumludur. Beklentimiz 22 Eylül 2017 tarihinde kamuoyuna açıklanan MGK kararlarının ruhuna uygun devlet politikasının jeopolitik riskleri göğüsleyecek ölçüde, milli bekayı güvenceye alacak biçimde oluşturulup olgunlaştırılmasıdır. Barzani derhal aklını başına almalıdır. Referandumu tümden iptal etmelidir" açıklamasında bulundu.

"MUHATAP KATALANLAR DEĞİL, İSPANYA HÜKÜMETİ, İSPANYA DEVLETİDİR"

Fransa'nın arabuluculuk rolüne soyunarak Irak Başbakanı İbadi ile Barzani'yi Paris'e davet etmesi, bu davetin taraflarda kabul görmesinin dikkat çekici bir gelişme olduğunu kaydeden Bahçeli, "Bölgesel bir soruna Paris'te çözüm arayışları, buna da ana aktörlerin sıcak yaklaşması bizim için tartışmalı bir durumdur. Avrupa zaten İspanya'nın Katalonya özerk bölgesindeki tekmeli, tokatlı, çatışmalı referanduma kilitlidir. Kendi sınırları içindeki bir meseleyi çözemeyen, İspanya hükümetinin karşı çıkışlarına rağmen sandık kurulmasının önüne geçemeyen Avrupa sınıfta kalmıştır. Bu referandumu tanımayanlar, Irak'ın kuzeyinde demokrasi ve özgürlük ezberleriyle köşe kapmaca oyununa heves ve tevessül etmişlerdir. Sabah başka, akşam başka konuşan; her tarafa çekilecek sözlerle ne kızı verip ne dünürü küstüren Avrupa zihniyeti bir bakıma suçüstü yakalanmıştır. Bu çarpık zihniyet ki, düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısıdır. İspanya Anayasa Mahkemesi'nin yasa dışı ilan ettiği, Avrupa ülkelerinin karşı çıktığı 1 Ekim referandumunda Katalanlar bağımsızlık yönünde oy kullanmışlardır. Bu durum, Irak'ın kuzeyinden sonra yeni bir buhranın habercisidir. Avrupa'da taçlar, tahtlar sallanacak, rejimler değişecek derken bizimle alay edenler, şimdi dut yemiş bülbüle dönmüşler, şaşkınlıktan küçük dillerini yutmuşlardır. Bir bildiğimiz var ki söyledik. İspanya'daki referandumun bu ülke hükümeti, yüksek yargı organları tarafından yok hükmünde görülmesi, bir anlamının olmadığının ilanı bizim için esas ve asıl karardır. Bu kapsamda Türkiye olarak çok dikkatli, tutarlı ve dengeli politika izlememiz lazımdır. Muhatap Katalanlar değil, İspanya hükümeti, İspanya devletidir" değerlendirmesinde bulundu.

"KANDİL VE ERBİL'DE BİR GECE ANSIZIN GÖRÜNMEK, BİR GECE ANSIZIN GELMEK, BİR ŞAFAK VAKTİ MELANETİN TEPESİNE BİNMEK TÜRK MİLLETİ İÇİN MESELE DEĞİLDİR"

"Türkiye hem Avrupa'daki gelişmeleri, hem de milli güvenliğini yakından tehdit eden Barzani referandumunun sonuçlarını özgüven içinde ve tavizsiz bir şekilde takip etmeli, sınır ötesine yönelik mücadele ruhunu harekete geçirmelidir" diyen Bahçeli, "Ülkemizin Irak ve İran'la ilişkilerini canlandırması, aynı zamanda işbirliği ve diyalog kanallarını açık tutması makul ve mantıklı bir tavırdır. Genelkurmay Başkanı Sayın Akar'ın Tahran ziyareti, ardından yarın Sayın Cumhurbaşkanı'nın yine Tahran'a gidecek olması bölgesel dayanışma, anlayış ve eşgüdüm açısından anlamlı ve değerlidir. İran'ın sınırına tankları sevk etmesi, Türkiye'nin 18 Eylül'den bu tarafa Habur Sınır Kapısı'nın etrafında askeri tatbikat yapması, dahası bu askeri faaliyete Irak'tan bir askeri birliğin de iştiraki önümüzdeki sürecin çok şeye gebe olduğuna işarettir. Türkiye Cumhuriyeti'nin her ihtimale hazırlıklı olması tarihi önemdedir. Kandil ve Erbil'de bir gece ansızın görünmek, bir gece ansızın gelmek, bir şafak vakti melanetin tepesine binmek Türk milleti için mesele değildir, Türkiye Cumhuriyeti için hiç zor olmayacaktır" dedi.

"BARZANİ'NİN İPİ BAŞKALARININ ELİNDE, İRADESİ MEFLUÇTUR"

Milliyetçi Hareket Partisi'nin Irak'ta yaşayan değişik halkların farkında olduğuna dikkat çeken Bahçeli, şöyle konuştu:

"Kökeni, mezhebi, aidiyeti ne olursa olsun her insana hürmet duyuyoruz. Irak, Irak'ta yaşayan herkesin ortak vatanı, ortak ülkesidir. Bizi Kürt düşmanı göstermek için özel yetiştirilmiş ajanlar yine faaliyettedir. Bizim Türkmenlerin dışındaki halkları dışladığımız, yok saydığımız iddiasını diline dolayanların da sürüsüne berekettir. Yalan ve fitne yine kol gezmektedir. Yalnızca Kerkük, yalnızca Musul değil; Erbil de bir Türkmen şehridir, orada yaşayan çok sayıda soydaşımız vardır. Ancak hiçbir şekilde bu gerçek Kürt kökenli kardeşlerimizi, Arap kökenli kardeşlerimizi, Irak'ın diğer asli ve eşit haklara sahip insanlarını ihmal ettiğimiz, tanımadığımız, kucaklamadığımız anlamına gelmeyecektir. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizim için çok değerlidir. Irak'ın bütünlüğü içinde onların ve tüm toplumsal kesimlerin huzur, barış ve güven içinde yaşaması, varlıklarının devamı temennimiz, amacımızdır. Barzani en başta Kürt kökenli insanlarımıza haksızlık ve saygısızlık yaparak dipsiz tartışmaların içine çekmiştir. Bu itibarla Kürt kökenli kardeşlerimiz Barzani'nin tertiplerine, art niyetli tutumuna, huzursuzluğu teşvik etmesine karşı tepkilerini yükseltmelidir. 25 Eylül referandumunun hiç kimseye, Irak'ta yaşayan hiçbir gruba fayda sağlamayacağı görülmelidir. Peşmerge yabancı güçlerin, bölgede şer emelleri olan İsrail'in dümen suyundadır. Barzani'nin ipi başkalarının elinde, iradesi mefluçtur. Kürt kökenli kardeşlerim oyunu artık görmeli, bozmak için hamle yapmalı, inisiyatif almalıdır. Mesela Diyarbakır'daki bir kardeşimizi Barzani'nin bizim kadar sevmesi, sahiplenmesi, sarıp sarmalaması akla, mantığa, tarihsel mirasa hakarettir. Erbil'deki Kürt kökenli kardeşimiz de bizimdir, Kerkük'teki Türkmen kardeşimiz de namus ve şerefimize emanettir. Aynı tarihin anılarıyla yoğrulduk, aynı coğrafyanın imkanlarıyla doğrulduk, aynı kader çizgisinin neferleri olduk ve biz kardeşlikle söz kestik. Ayrım yapanlar, yapmayı düşünenler kalleştir. Bölücülük yapanlar ihanet içindedir."

"81 DÜZCE'DEN HEMEN SONRA 82 KERKÜK, 83 MUSUL DEME HAKKININ ÖNÜNDE HİÇBİR GÜÇ DURAMAYACAKTIR"

Bilhassa Türkiye'deki sözde aydın zümrenin içinde, yazar çizer taifenin kıyısında köşesinde gönüllü Barzani hafiyelerinin varlığının çok dikkat çekici olduğunu belirten Bahçeli, "Özetle diyorlar ki; Barzani müttefikmiş, kaybedilmesi hataymış. Barzani 25 Eylül referandumunu yapmamış olsaydı liderliği tartışmaya açılacakmış. ABD'ye rest çeken Barzani bizden mi korkacakmış. Eskiden bizimdi lafı boşmuş, İstanbul da Bizansınmış. Kerkük denilince üç maymunu oynayanların Barzani ismini duyunca yüzlerine kan gelmesi ve bu ifadeleri kullanması tam bir utanç vesikasıdır. Asıl bunların vanalarını kapatmak helali haktır. Asıl bunların nifak hatlarını dağıtmak şarttır. İstanbul'da, Ankara'da veya bir başka vatan köşesinde oturup Erbil'de Kürdistan ayinine vekaleten ve manen katılanlar, Türkmenlerin yıllardır süren yalnızlığını, yıllardır süren acı ve feryatlarını kulak ardı edenler, emin olun insan gibi görünseler de, insanlıktan nasibini alamamış zavallılardır. Bunların ağızlarından Kerkük Türk'tür sözünü asla işitmezseniz. Niye, çünkü söyleyemezler, söylemeye takatleri ve kalpleri elvermez. Bunlar hayatlarında Türkmenliğin onurunu, Türklüğün şuurunu kesinlikle hissetmemişlerdir. Biz Barzani'nin acilen ıslah olmasını, yanlıştan dönmesini arzuluyoruz. Aksi halde, Irak'ın toprak bütünlüğü bozulur, bölgesel statü alt üst olursa 1926 Ankara Antlaşması başta olmak üzere, uluslararası antlaşmalardan doğan haklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız. O zaman geldiğinde, şartlar oluştuğunda, tarih coğrafyaya dar geldiğinde Misak-ı Milli uyanacak; 81 Düzce'den hemen sonra 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır" ifadelerini kullandı.

LAS VEGAS'TAKİ SİLAHLI SALDIRI

"Dünya terörizmin tasallut ve deyim yerindeyse taarruzu altındadır" ifadesini kullanan Bahçeli, "Terörden çok çeken, teröre çok bedel ödeyen, yıllarca bu meselenin yükünü tek başına omuzlayan Türkiye'yle empati yapmaktan uzak duran ülkeler maalesef teröristlerin, azılı katillerin feci saldırılarına maruz kalmaktadır. Dün, ABD'nin Las Vegas kentindeki bir konser salonunda kelimenin tam anlamıyla cinnet ve dehşet yaşanmış, ortaya çıkan vahşet tablosu insanlığı titretmiştir. Şu ana kadar örgüt bağlantısı tam tespit edilememiş bir cani, kalabalıkların üzerine ağır silahla ateş açmış, ilk belirlemelere göre 60'a yakın insan hayatını kaybederken, sayısı 500'ü bulan insan da yaralanmıştır. Bu tarifi olmayan barbarlığı şiddetle lanetliyorum. ABD halkına, Beyaz Saray yönetimine, vahşi saldırıda hayatlarını kaybetmiş insanların ailelerine taziyelerimi iletiyorum. Las Vegas'taki hunhar olayın çok yönlü incelenip, ardındaki bağ ve bağlantıların ortaya çıkarılacağını, daha doğrusu çıkarılması gerektiğini düşünüyor ve bunu zorunlu görüyorum. İsterdik ki, terörizm ve seri katillere karşı topyekun seferberlik ilan edilip mücadele edilebilseydi. İsterdik ki, terörün kaynağında kurutulması, bir insanı suça iten, bir insandan katil çıkaran küresel adalet ve ahlak sisteminin revize edilmesi için her ülke elini taşın altına koyabilseydi. Ama bunların hiçbirisi olmadı. ABD'de ölenler de; Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da, Myanmar'da, Filistin'de, Türkiye'de kurşun ve bombalarla hayata gözlerini yumanlar da insandır. İnsan hayatının, insan canının ikame ve telafisi yoktur. İnsan her yerde insandır. Küresel empeyalizm, neoliberal düzen insanı maalesef ikinci plana itmiş, insafsız ve vicdansız çarklarıyla insanlık değerlerini öğütmüştür" şeklinde konuştu.

Bahçeli, Suriye'de yıllardır kan aktığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Körfez Savaşı'ndan beri Irak lime lime doğranmaktadır. Müslümanlar öldürülmektedir. Türkmenler katledilmektedir. İnsan hayatı ucuzlamıştır. İslam toplumları kana bulanmaktadır. Orta Doğu tabuta yatırılmış, mezara sokulmuştur. Bu içler acısı tabloda herkesin, gelişmiş ve medeni pozlar veren her ülkenin payı, ziyadesiyle hissesi vardır. Sınırlarımızın hemen dibinde katiller, terör örgütleri siyasi amaçlar doğrultusunda desteklenmiş, silahlandırılmış, kurşun askere çevrilmiştir. Sayın Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında, Başkan Trump'un dostum övgüsüyle 'iki ülke hiç olmadığı kadar yakın' sözlerinin henüz ve somut bir karşılığı görülmüş değildir. Aynı bildik sözler, aynı ezber dolu ifadeler hepimizin malumudur. Biz dostu sözünden değil özündeki güzellikten, gönlündeki zenginlikten tanırız. El sıkışmanın, gülen gözlerle temasın resmiyete değil, keyfiyete ve samimiyete irca etmesini bekleriz. Biz öyle bir milletiz ki, uzatılan hiçbir eli geri çevirmeyiz. Söz vermişsek tutarız, vaat etmişsek yaparız. Biz Türk milletiyiz. Biz soylu bir geçmişin, aziz ve elleri öpülesi bir ecdadın varisleriyiz. Ancak böylesi asil tavrı muhataplarımızda da ararız. İmal edilip Orta Doğu'ya tetikçi olarak bırakılmış IŞİD'le görüntüde mücadele ediyor diye, bir başka terör örgütü olan PYD-YPG'nin sırtının sıvazlanmasını ahlaki, vicdani, insani ve dostane bulmayız. ABD'nin devlet olmaktan kaynaklı ne kadar hakkı varsa, Türkiye'nin de o kadar hakkı vardır. Bunun üzerinde tartışma yapılmasını akla getirmek bile abestir. 15 Temmuz'da 250 vatan evladını şehit eden, 2 bin 193 vatan evladını yaralayan katil örgüt FETÖ'nün başındaki rezil, Pensilvanya'da yüzlerce dönümlük arsasında keyif sürerken, Türkiye'den bir papazın iadesini istemenin mantıki bir tarafını görmeyiz. Öyle ya, ver papazı, al papazı, doğrusunun bu olduğuna inanırız. Terör bumerang gibidir. Mutlaka sahibine geri dönecektir. ABD insanlığa kalıcı bir hizmette bulunmak, saygıdeğer bir hediye vermek istiyorsa terör örgütleriyle kurduğu kapalı devre ilişkilerini ön şartsız sonlandırmalıdır. Biz bunu Astana Zirvesiyle çatışmasızlık bölgeleri oluşturulan İdlip'te görmek istiyoruz. Biz buna Afrin'de, Ayn el Arap'ta, kısaca Suriye ve Irak'ın kuzeyinin tamamında bizzat tanık olmak arzusundayız. Küresel jandarmaya ihtiyacımız yoktur. Terörizme sınır bekçiliği yapan, kule nöbetçiliğine soyunan namertliğe de gönlümüz kapalı, yüzümüz dönüktür. Küresel işbirliği ağının genişletilmesi, dostluk ve müttefiklik ilişkilerinin güçlendirilmesi hususunda samimi, dürüst ve tatmin edici adımlar beklemek en tabii hakkımızdır. İşte o zaman dünya yaşanılacak bir yere dönecek, işte o zaman mazlumların çığlığı kesilecek, zalim ve şerefsiz insan kasapları kaçacak, sığınacak delik arayacaktır."

"MTV'NİN AŞAĞI ÇEKİLMESİ KARARLAŞTIRILMIŞTIR. BU MEMNUNİYET VERİCİ BİR GELİŞMEDİR"

Gündeme bomba gibi düşen zam ve vergi artışlarından vatandaşların yakındığını, haklı yere şikayet ettiklerini bildiğini ve takip ettiğini söyleyen Bahçeli, "Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin yeni alınan araçlarda 2018'den itibaren, yüzde 40 düzeyinde artacak olması tepkiye yol açmıştı. Dünkü Bakanlar Kurulu Toplantısında MTV'nin aşağı çekilmesi kararlaştırılmıştır. Bu memnuniyet verici bir gelişmedir. Parti olarak 27 Eylül'de TBMM'ne sevk edilen; 'Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı'yı titizlikle inceleyip gerekli hazırlık ve çalışmaları yapacağız. Bu konuda aziz milletimiz müsterih olsun. Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman olduğu gibi, bu yeni Yasama Yılında da milletimizin refah ve huzuruna katkı veren her çabanın yanında olacak ve destekleyecektir. TBMM'nin uyumlu, süratli, verimli çalışması konusunda üzerimize ne düşüyorsa yapacağız. Türkiye'nin yeniden inşa ve ihyası gayretine, uyum yasaları başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin doğasına uygun olacak tüm mevzuat değişikliği ve düzenlemesine elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar destek vermeye kararlı ve hazırız. Cepheleşme değil, kucaklaşma; ayrılık değil, buluşma; kavga değil, uzlaşma hedefimizdir. Sözümüz Türkiye'dir, gücümüz Türk milletidir, cesaretimiz Türk tarihidir, umudumuz muzaffer ve müreffeh Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine göre var olması ve yaşatılmasıdır" diye konuştu.

(Pelin Üzek Kılıç - Fatih Erdoğan - Ömer Çetin / İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
Türkiye, Somali'de uzay üssü kuracak

Erdoğan müjdeyi verdi! Türkiye o ülkede uzay üssü kuracak

Netanyahu UCM'nin tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Bebeğini biberona tiner koyarak öldüren anne çorbasına da çamaşır suyu dökmüş

Bebeğini tiner içirip öldüren anne bununla da yetinmemiş

Narin Güran cinayetinde 3. kanlı delil ortaya çıktı

Narin Güran cinayetinde yeni delil bulundu

title