Kamuoyunun Avrupa'ya Bakışı Daha da Olumsuz Olacaktır"
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Canbolat, Avrupa Parlamentosunun (AP), Türkiye'nin AB ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici bir süreliğine dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesine ilişkin, "AP kararının Türkiye kamuoyunda olumsuz bir...
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Canbolat, Avrupa Parlamentosunun (AP), Türkiye'nin AB ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici bir süreliğine dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesine ilişkin, "AP kararının Türkiye kamuoyunda olumsuz bir etki yaratacaktır. Kamuoyunun Avrupa'ya bakışı zaten olumsuz, bununla birlikte bakış daha da olumsuz olacaktır ama tepkisel olmamak lazım, tepkisel davranmak yanlış olur." dedi.
Canbolat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosunun (AP), AB ile sürdürdüğümüz müzakerelerin geçici süreliğine dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesinin nihai bir karar olmadığını belirterek, bunun bir tavsiye niteliği taşıdığını söyledi.
AB sisteminin kendine özgü uluslararası siyasal bir sistem olduğunu anlatan Canbolat, 35 ayrı başlıkta ifade edilen konuların bütün hayatı kapsadığını kaydetti.
Bu kurallar içerisinde idam cezasının olmaması ve idam cezasının üyelikle bağdaştırılmaması gibi kuralların olduğunu dile getiren Canbolat, "Bir yandan böyle bir AB gerçekliği var bir yandan da Türkiye gerçekliği var ve Türkiye'ye Avrupa'nın bakışı var. Şimdi bizim konjonktürel olarak içinde bulunduğumuz dönem itibariyle Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin gergin olduğu bir evrede bulunuyoruz. Karşılıklı olarak iki tarafın kendine özgü yapısı, Türkiye'nin bu konjonktürde biraz AB sistemiyle uyumlu olmayan bazı demeçler vermesi örneğin idam cezası konusu gibi gelişmeler teknik olarak bunun etkisini görüyoruz. " diye konuştu.
Prof. Dr. Canbolat, Avrupa'nın Türkiye'ye karşı zaten bir ön yargısının bulunduğuna dikkati çekerek, "2005 yılında Türkiye ile müzakereler başladığı zaman AB ilk defa bir kriter açıkladı 'sistemin hazmedebilme kapasitesi' dedi. Eğer hazmedebilme kapasitesi uygunsa AB Türkiye'yi alabilir. Bu, Türkiye'ye bakışı gösteriyor." ifadesinde bulundu.
AB'nin Türkiye'yi düşünerek bu kriteri koyduğunu anlatan Canbolat, bunun sadece güncel, ekonomik ve siyasi durumundan dolayı değil, bu maddenin ülkemizin aynı zamanda tarihsel arka planı düşünülerek konulduğunu söyledi.
"Batıya rağmen batılılaşma"
Canbolat, 2005'te getirilen "Hazmedebilme kapasitesi" kriterini bu anlamda da düşünmek gerektiğini belirterek, "Türkiye'ye bakış ayrıdır fakat AB sisteminin siyasal değer dağıtım sürecinin kendine özgü yapısı ayrıdır. Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu dönemde Avrupa ve batının bakışı çifte standartlı bir bakıştır. Türkiye'yi olduğu gibi kabul etmeyen bir bakıştır. 15 Temmuz sonrasında da bunu gördük fakat bu, Avrupa'nın tamamının böyle düşündüğü anlamına gelmiyor." ifadesini kullandı.
Siyasi kurumlarımızın batıdaki Türkiye algısını daha da olumsuz yönde tahrik edecek tutum ve davranışlardan ziyade daha ağır başlı ve ülkemize yakışan bir şekilde devam etmesinde yarar olduğunu vurgulayan Canbolat, şöyle konuştu:
"Biraz sabırlı olmak itidalli olmak gerekir. Türkiye'nin kuruluşunda denilmiştir ki 'Batıya rağmen batılılaşma'... Birtakım şeyler var orada, standartlar bulunuyor, model oluşturulmuş, biz bunları yeni baştan her şeyi yapamıyoruz. Batıya rağmen batılılaşmanın ne demek olduğu üzerinde durmak lazım, bugün de Avrupa'ya rağmen AB standartları nedir, Türkiye'ye faydası ne olur, geçen dönemde ne oldu, bunu bir daha düşünmekte fayda var."
"Kamuoyunun Avrupa'ya bakışı zaten olumsuz"
Prof. Dr. Canbolat, AP kararının Türkiye kamuoyunda olumsuz bir etki yaratacağını vurgulayarak, "Kamuoyunun Avrupa'ya bakışı zaten olumsuz, bununla birlikte bakış daha da olumsuz olacaktır ama tepkisel olmamak lazım tepkisel davranmak yanlış olur. AB üyeliği Türkiye için mutlaka gerekli mi gerekmez mi bunu ayrıca sormak lazım ama AB standartları, 35 başlıkta ifade edilen konular toplumsal, siyasi ve ekonomik bakımından gelişme yönünde atılmış adımlardır." diye konuştu.
Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılım tartışmalarına da değinen Canbolat, Şangay'la aynı dönemde kurulan ve Türkiye'nin öncülük ettiği D-8'i geliştirmenin itibar ile ekonomik ve ticari anlamda ülke için çok daha iyi olacağını söyledi.
Canbolat, bunların AB'ye bir alternatif olmadığını dile getirerek, AB'nin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve güvenlik boyutu olan farklı bir yapı olduğunu anlattı.
İngiltere'nin AB'den çıkmaya yönelik referandum sonrası süreçle ilgili yanlış bir algının olduğuna dikkati çeken Canbolat, "Şu an İngiltere'de vatandaşlardan müracaatlar oldu ve yüksek mahkeme hükümetin kararını parlamentoya gönderdi. Burada AB sisteminin dağılma yönünde gelişme gösterdiği algısı yanlış bir algıdır." dedi.