Kamu Emekçilerinden 'Maaş' Tepkisi: "Bıçak Kemikte Falan Değil. Artık, Yaşam ile Ölüm Arasındayız"

HABER: CEYLAN SAĞLAM- KAMERA: ÜNAL AYDIN

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi Zeynep Korkmaz, memur maaşına yapılması beklenen zamma ilişkin; "Bugün bütçeye baktığımızda emekten, emekçiden yana olmadığını görüyoruz… Tercihler Kur Korumalı Mevduat, sermayeye teşvik, indirimlerden, vergi aflarından. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; artık bu tercihi değiştirmek zorundalar. Bıçak kemikte falan değil. Artık, yaşam ile ölüm arasındayız" dedi.

KESK üyesi kamu emekçileri ve emeklileri, haziran ayı enflasyonunu 3,92 ve yıllık enflasyonunu yüzde 38,21 olarak açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu'nu (TÜİK) bugün Ankara'da protesto etti. Protestoya katılan KESK üyeleri, yaşadıkları sıkıntıları ve beklentilerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı. Ahmet Özbek, şunları söyledi:

"AÇLIĞA MAHKÜM EDİLMİŞ, MEMURLAR VE EMEKLİLER VAR"

"Yaşam koşulları çok zorlaştı ülkemizde. Enflasyon çok ciddi boyutlara ulaştı. ENAG'ın açıkladığı yüzde 200'leri bulurken; TÜİK'in açıkladığı yüzde 38-39'larda kalıyor. Bu TÜİK eliyle, soframızdan çalınan ekmeğimiz, aşımız demektir. Memurlar olarak buna karşı çıkacağız. Hakkımızı arayacağız. Bu toplu sözleşme yasasının değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Grevli toplu sözleşmeyi içeren bir yasaya ihtiyacı var memurların. Türkiye'de bu değişikliğin bir an önce olması gerekiyor. Açlığa mahküm edilmiş, memurlar ve emekliler var. Bu açlık ve sefaletten hem emeklilerin hem memurların, tüm emekçilerin kurtarılması gerekiyor.

"BU ÜLKEDE HERKESİN, İNSANCA YAŞAMAYA HAKKI VAR"

En az memur maaşının 40 bin liranın üzerine çıkması gerekir. Çünkü yoksulluk sınırı, 40 bin lira olarak tanımlanıyor şu anda. 40 bin liranın altında kalan her türlü maaş, memurları yoksulluğa, sefalete, açlığa mahküm edilmesi demektir. Aynı zamanda emeklilerin de yoksulluk sınırının üzerine çıkan maaşa sahip olması gerekir. Bu ülkede herkesin, insanca yaşamaya hakkı var. Herkes insanca yaşayabilecek gelire sahip olmalıdır."

Zeynep Korkmaz ise memur maaşına yapılması beklenen zamma ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"BİR KAMU EMEKLİSİ, ÇALIŞAN OLARAK DA ALDIĞIMIZ ÜCRET, TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI KARŞILAMAKTAN UZAK"

"34 yıldır kamu emekçisi olarak geçinebildiğimiz söylenemez. Çünkü, bugün aldığımız ücretler bildiğiniz gibi açlık sınırının altında kalmış durumda. Bir kamu emeklisi, çalışan olarak da aldığımız ücret, temel ihtiyaçlarımızı karşılamaktan uzak. Bugün 12 bin lirayı geçen kira ücretleri ve özellikle gıdaya gelen zamlar ve barınma, giyinme ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda kamu emekçisi ve emeklisi. Bu süreçte bizim bunlarla ilgili itirazlarımız oldu. TÜİK'in enflasyon rakamlarını, özellikle düşük açıklaması son aylarda daha da düşük açıklaması kotayı doldurma üzerinden hesap yapması bizi daha da geri duruma düşürdü.

"KAMU EMEKÇİSİ KENDİ İHTİYAÇLARINI, ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAZ DURUMDA"

Bugün TÜİK önünde eylemdeyiz; çünkü, TÜİK gerçekleri açıklamıyor. Bizim yaşadığımız enflasyon ile TÜİK'in açıkladığı enflasyon arasında fark var. Bugün üç haneli rakamları bahsettiğimiz yerde yüzde 38 gibi yıllık enflasyon oranının açıklanması kabul edilebilir bir şey değil. Ayrıca, artan kira giderlerinin de baktığımızda buradaki artışların da çok daha büyük rakamlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Kamu emekçisi kendi ihtiyaçlarını, çocukların ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda.

"BIÇAK KEMİKTE FALAN DEĞİL. ARTIK, YAŞAM İLE ÖLÜM ARASINDAYIZ"

Bugün bütçeye baktığımızda emekten, emekçiden yana olmadığını görüyoruz. Tercihler Kur Korumalı Mevduat, sermayeye teşvik, indirimlerden, vergi aflarından… Tercihin nereden yapıldığını hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Onun için asıl önemli konu bütçedir. Bütçeden ve refahtan gerekli payları almadığımızı düşünüyoruz. Ama bazılarının da sermayelerine sermaye kattığını, artık bizim yarın endişesi taşımakta, yarını nasıl geçireceğini düşünmekte, iş güvencesinin ortadan kaldırıldığı ve mülakatın, liyakatin olmadığı bir kamuya evrildiğini de içimiz acıyarak görüyoruz. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; artık bu tercihi değiştirmek zorundalar. Bıçak kemikte falan değil. Artık, yaşam ile ölüm arasındayız. O kadar kötü bir noktadayız. Bu 22 bin liraya çıkacak olan ücret artışı, en aşağı artışlar olarak düşünülüyor. Bunlarla ilgili bugüne kadar da adım atmayan iktidar da kamu emekçisinin bu duruma gelmesinden sorumlu. Aynı zamanda bir milyonun üzerinde üyesi ile övünen Memur-Sen de buradan sorumlu. Çünkü bu toplu sözleşme düzeni ile gerçek bir toplu sözleşme yapamayan kamu emekçisinin alım gücü düşmekte. Asıl övünülecek konu bir konfederasyon başkanının üye sayısı değil; kamu emekçisinin mevcut durumu olmalı. Bugün de durumumuz onu gösteriyor ki çok da vahim durumdayız."