Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne özel Av. Hatice Tan mesaj yayımladı
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Av. Hatice Tan açıklama yayımladı. Açıklamasında psikolojik şiddete değinen Tan, "Kadına yönelik şiddetin pek çok farklı türü vardır ve bunlardan en yaygın olanı psikolojik şiddettir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadelede psikolojik şiddetin de ne olduğunu anlamak ve anlatmak ziyadesiyle elzemdir" ifadelerini kullandı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Av. Hatice Tan açıklama yayımladı. Kadına yönelik şiddette, psikolojik şiddetin farkındalığına varmanın önemine değinen Av. Hatice Tan, "Kadına yönelik psikolojik şiddeti anlayarak ve anlatarak farkındalık kazandırıp bu sorun ile topyekûn mücadele etmek gerekmektedir." açıklamasında bulundu.
"PSİKOLOJİK ŞİDDETİN NE OLDUĞUNU ANLAMAMIZ GEREKİYOR"
Kadına yönelik şiddetin pek çok farklı türü olduğunu ifade eden Tan, şunları söyledi:
"Kadına şiddet denilince, ruhumuzda açtığı derin yaralardan olsa gerek, aklımıza ilk olarak fiziksel şiddet ve kadın cinayetleri gelmektedir. Ne yazık ki kadına yönelik şiddetin pek çok farklı türü vardır. Ve bunlardan en yaygın olanı psikolojik şiddettir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadelede psikolojik şiddetin de ne olduğunu anlamak ve anlatmak ziyadesiyle elzemdir. Zira bu şiddet türü toplumca kanıksanmaya başlamış hatta öyle ki bazen sevgi ve nezaket ile dahi karıştırılmaktadır. Kişinin bu şekilde sürekli olarak duygusal ve psikolojik şiddete maruz kalması ruh ve beden sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan hasarlara sebebiyet vermektedir. Bu yüzden kadına yönelik psikolojik şiddeti anlayarak ve anlatarak farkındalık kazandırıp bu sorun ile topyekûn mücadele etmek gerekmektedir."
PSİKOLOJİK ŞİDDET NEDİR?
Psikolojik şiddetin tanımından da bahseden Tan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Dünya üzerinde en maruz kalınan şiddet türü psikolojik şiddettir. Peki, psikolojik şiddet ne demektir ve neden kadına karşı işlenmiş olması özellik arz etmektedir? Psikolojik şiddet failin mağduru duygusal olarak sindirmek ve aşağılamak, ona yaptırım uygulamak veya cezalandırmak için toplumdan soyutlamak üzere baskı uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimidir. Bu şiddet türünün mağdurunun kadın olduğu durumları ayrıca ve özellikle ele almamızın nedeni gerek dünyada gerek ülkemizde bu şiddet türüne en çok kadınların maruz kaldığı gerçeğidir. Bunun sebebi ise sadece ve sadece kadın olmaktır."
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ SONUCUDUR"
Kadına yönelik psikolojik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en ağır sonucudur. Çünkü önü alınması en zor olan şiddet türü budur. Sebebi ise bu durumun sadece erkeklere değil, kadınlara da kodlanmış olmasıdır. Böylece çoğu zaman ne şiddeti uygulayan ne de şiddet mağduru, durumun farkında olamamaktadır. Bunun günlük hayatta pek çok örneği sayılabilir: Bir işin üstesinden gelince erkek gibi yaptığımız için övülmemiz, başarılı olduğumuz zamanlarda kadın halimizle başardığımız için takdir görmemiz, çalışan kadına aile içerisinde geçim sağlayan olarak değil kendi harçlığını çıkarsa yeterli görülen kimse olarak bakılması, 'Sen kadınsın yorulma, ben yaparım' diye elimizi attığımız işten döndürülmemiz…"
"TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN TEZAHÜRÜ"
Açıklamalarına devam eden Av. Hatice Tan şu sözleri söyledi :
"Bakıldığında; iyi niyetle veya kibarlıkla icra ediliyormuş gibi görünen bu eylemlerin birçoğu bizlere çocukluğumuzdan itibaren kodlanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tezahürleridir. Anayasa ve Medeni hukuk normları ile ülkemizde kadın erkek eşitliği hukuk devleti güvencesi altına alınmıştır. Bunlara ek olarak kadınların kadın oldukları için çalışma hayatında karşılaşabilecekleri pek çok olası sorun İş Kanunu ile düzenlenmiş ve hukuk güvenliği ilkesinin gereği yerine getirilmiştir. Ancak bu normlardan hiçbiri kadının aile içinde zayıf ve edilgen görülmesinin, sosyal hayatta naif ve kırılgan görülmesinin, çalışma hayatında istenmeyen çalışan görülmesinin önüne geçmemektedir.
Kişilere bebekliğinden itibaren kodlanan cinsiyete dayalı rollerin benimsenmesi pozitif hukuka sadece kural gözüyle bakılması sonucunu doğurmuştur. Bu da bir yargı denetiminin olmadığı gündelik hayatta kuralları göz ardı etmeyi olağan kılmıştır. Kadınların sırf kadın oldukları için maruz kaldıkları bu sorun, sosyolojik ve kültürel bozukluk kaynaklı olup eğitim ve farkındalık ile çözülmelidir. Bu farkındalığı sağlamak adına bugün attığımız her adım sağlıklı gelecek nesillere kavuşabilmek demektir.