Kadın Sanatçı Elif Su Demir: 'Toplumun Yüklediği Rolleri Kurcalamak İstiyorum'
Hacettepe Üniversitesi mezunu Elif Su Demir, eserlerinde farklı materyaller kullanarak toplumsal cinsiyet rollerini sorguluyor. Sanatçı, kadınların sesini duyurmak için mücadele etmenin önemine vurgu yapıyor ve sanatın kişisel bir ifade biçimi olduğunu belirtiyor.
(ANKARA) - Dijital materyallerden alçıya, keçeden bilgisayar ekranına kadar karışık materyallerle ürettiği soyut, figüratif eserleriyle dikkati çeken Elif Su Demir, "Bu çağda ve bu ülkede kadın sanatçı olmak, hala sesini duyurmak için çaba gerektiriyor. Ama tam da bu yüzden üretmekten vazgeçmek değil, daha da sıkı sarılmak gerekiyor. Ben de öyle yapıyorum. Toplumun kadınlara yüklediği rolleri kurcalamak, ters yüz etmek istiyorum" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu 26 yaşındaki sanatçı Elif Su Demir, karışık teknik kullanarak ürettiği soyut, figüratif eserlerinin üretim sürecini ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
Çalıs¸malarında kullandığı malzeme konusunda kendisini sınırlandırmadığını, bilgisayar ekranı da alçı da kullandığını, metinler, ses kayıtları, dijital görseller ya da gündelik hayattan alınmış nesnelerin işinin parçası olabildiğini söyleyen Demir, şöyle konuştu:
"Her işin dili, hem konusu hem de malzemesiyle birlikte şekilleniyor. Hayatımda karşıma çıkan küçük anlar, aile içi şakalar, arkadaşlarımla tekrar tekrar söylediğimiz cümleler, annemin yaptığı yemekler ya da kendi takıntılarım, hepsi işlerime sızıyor. Bazen bu anılar, fiziksel bir nesneye dönüşüyor, bazen dijital bir görsele bazen de yazıya ya da alçıdan yapılmış bir forma. Tüm bu üretim süreci, kişisel bir yerden başlasa da izleyiciyle ortak bir his yakalamayı hedefliyor. Bazen birlikte gülüyoruz, bazen şaşırıyoruz ya da anlamakta zorlanıyoruz ama her seferinde birlikte bir duyguya dokunuyoruz. Benim için sanat tam olarak bu, kendi hikayem üzerinden başkasının hikayesine de alan açmak."
" Her iş kendi malzemesini beraberinde getiriyor "
Eserlerini üretme sürecinde sürekli not, ses kaydı aldığını, malzeme seçiminin de iç sesiyle birlikte şekillendiğini belirten Demir, "Sabit bir üretim tekniğim yok. Dijital ekran, alçı, kumaş, ses kaydı, yazı, hatta yemek tarifleri… Hepsi benim için birer anlatım aracı. Her iş kendi dilini, malzemesini beraberinde getiriyor" dedi.
"Infandous" adını verdiği işinden örnek veren Demir, işin içsel bir süreç sonucunda ortaya çıktığını belirterek, şunları söyledi:
"Ekran karşısında geçirilen saatler, görünür olanla olmayan arasında bir sınır gibi gelmeye başlamıştı bana. Python tabanlı yaratıcı kodlama kullanarak bastırılmış, itici, bakması zor görselleri ışıklı ve ekranlı bir düzenleme içine yerleştirdim. Bu işte kodlama sadece teknik değil, aynı zamanda ifade biçimiydi. Dijital olanla duygusal olanı aynı yüzeye taşımaya çalıştım. Kısacası üretim benim için bir tür arşiv tutmak gibi. Duyguların, görüntülerin, tekrar eden düşüncelerin, bazen küçük utançların ya da unutulmuş seslerin arşivi… Sanat, bunları dışarı çıkarma, şekillendirme ve paylaşma biçimim."
"Toplumun kadınlara yüklediği rolleri kurcalamak, ters yüz etmek istiyorum"
Demir, 21'nci yüzyıl Türkiye'sinde kadın bir sanatçı olmayı ise şöyle tanımladı:
"Toplumun kadınlara yüklediği rollerin tam ortasında durmak istemiyorum. Kadın sanatçı olmak, her gün farkında bile olmadan üzerimize yapışan beklentilerden sıyrılmayı öğrenmek demek. 'Bunu yapamazsın', 'Bu fazla kişisel', 'fazla duygusal', 'fazla komik', 'fazla açık' gibi filtrelerin içinden geçip üretmek zorundayız. Ama ben o filtreleri bilerek kırmaya çalışıyorum. Görünmez olanı görünür kılmak, benim için kadın sanatçılığın en önemli parçalarından biri. Ev içi deneyimler, kuşaktan kuşağa aktarılan davranış kalıpları, kadınlık halleri… Bunların her biri hem kişisel hem toplumsal birer arşiv gibi. İşlerimde bunlara yer vermek, hem kendimi anlatmak hem de başkalarının sesini duyurmak anlamına geliyor. Bu çağda ve bu ülkede kadın sanatçı olmak, hala sesini duyurmak için çaba gerektiriyor. Ama tam da bu yüzden üretmekten vazgeçmek değil, daha da sıkı sarılmak gerekiyor. Ben de öyle yapıyorum. Toplumun kadınlara yüklediği rolleri kurcalamak, ters yüz etmek istiyorum."
Elif Su Demir, "Sanatınız hayatınızı idame ettirecek bir gelir kaynağı oluyor mu" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Bu sorunun cevabı, hem evet hem hayır. Sanat şu an için tek başına geçimimi sağlamıyor ama bu beni üretmekten alıkoymuyor. Zaten sadece para kazanmak için sanat yapamazdım çünkü benim için üretim süreci çok kişisel, çok yoğun ve çoğu zaman içsel bir ihtiyaç gibi. Ama bununla birlikte sürdürülebilirlik elbette çok önemli. Ürettiğiniz şeyin görünür olması, desteklenmesi, paylaşılması; hem ekonomik hem de manevi olarak devam edebilmenin en önemli yollarından biri. Ben şu an üretimimi sürdürebilmek için farklı kaynaklardan destek alıyorum. Sanat benim için sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir varoluş biçimi."