KADEM "Şiddete Seyirci Kalma" kampanyası başlattı
Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında "Medyada Kadına Yönelik Şiddet ve İzleyici Farkındalığı: Yerli Diziler Üzerine İnceleme" araştırmasının sonuçlarını paylaşarak "Şiddete Seyirci Kalma" kampanyası başlattı.
Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında "Medyada Kadına Yönelik Şiddet ve İzleyici Farkındalığı: Yerli Diziler Üzerine İnceleme" araştırmasının sonuçlarını paylaşarak "Şiddete Seyirci Kalma" kampanyası başlattı.
Fatih'teki Sepetçiler Kasrı'nda gerçekleştirilen programda KADEM'in "Şiddete Seyirci Kalma" kampanyasının zeminini oluşturan ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı.
Programda konuşan KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, dünyada kadınların özel ve kamusal alanda farklı şiddete maruz kaldığını, bu gerçeğe dikkat çekmek adına 25 Kasım'ın önemli bir gün olduğunu söyledi.
Kadına yönelik şiddeti en ağır şekliyle Gazze'deki kadınların ve çocukların yaşadığını, saldırılar sonucunda 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini belirten Gümrükçüoğlu, "Hayatta kalanlar açlıkla susuzlukla ve çeşitli hastalıklarla mücadele ediyor. Gazze halkı dünyanın gözü önünde aslında şiddetin tüm türlerini hep birlikte yaşıyor. Duamız bu savaşın ve saldırıların bir an önce son bulması, kalıcı bir barışın tesis edilmesi. O zamana kadar İsrail'in yaptığı bu vahşete her platformda tepki göstermeye, savaşı destekleyen markaları boykot etmeye ve Gazze'ye maddi ve manevi desteğimizi devam ettirmeye gayret edeceğiz." ifadelerini kullandı.
KADEM'in 11 yıldır kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayan Gümrükçüoğlu, şöyle konuştu:
"Tüm çabamız şiddet ortaya çıkmadan bunun önünü alabilmek ve kadını koruyabilmek. Eğer şiddet vuku bulmuşsa da her türlü desteği ve kadının iyi halini kazanmasına yardımcı olmak, bir daha şiddete maruz kalmaması için de elbette gerekli tedbirleri almak. Bu doğrultuda şiddetin tüm türleriyle öncüllerini, belirtilerini, aşamalarını ve koruma yollarını ele alan bir dizi çalışmalar yapıyoruz. Kadınlara sahip oldukları haklarını, yasal güvencelerini, şiddetten korunma yollarını, şiddet karşısında neler yapabileceklerini tek tek anlatıyoruz. Ailelere, öğretmenlere, hatta ilkokuldan başlayarak tüm öğrencilere yönelik programlar geliştiriyoruz, materyaller hazırlıyoruz."
Dizilerdeki kadına yönelik şiddet araştırmasının sonuçları
Gümrükçüoğlu, geçmiş yıllarda kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmaları anlattı. Bu yılki kampanyanın sloganının "Şiddete Seyirci Kalma" olduğunu dile getiren Gümrükçüoğlu, uzun zamandır gündemlerinde olan medyada kadına yönelik şiddet konusunda araştırma yaptıklarını söyledi.
Araştırma kapsamında geçen yıl hem televizyonda hem dijital mecrada yayınlanan ve en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında incelediklerini belirten Gümrükçüoğlu, "Bu araştırmayla dizilerde işlenen şiddet türlerini, bu türlerin oranlarını, yaygınlığını, izleyicilerin dizilerdeki kadının şiddete dair farkındalığını ve şiddet sahnelerinden etkilenme durumlarını ölçtük. Bir nevi yerli dizilerin detaylı şiddet haritasını çıkardık." diye konuştu.
Gümrükçüoğlu, "İncelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölüm izlendi uzmanlarımız tarafından. Bu bölümlerde 3 bin 113 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit edildi. Bu 14 dizide en çok karşılaşılan şiddet türlerine baktığımızda yüzde 51 oranında psikolojik şiddetin başı çektiğini gördük. Yüzde 24 oranında sözlü şiddet, yüzde 11 oranında karmaşık ve çok boyutlu şiddet, pek çok şiddeti kadının bir arada yaşaması, yüzde 8 oranında da fiziksel şiddeti tespit ettik." bilgisini paylaştı.
Fiziksel şiddetin psikolojik şiddete oranla daha az olmasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) uyguladığı düzenlemelerin etkili olabileceğine dikkati çeken Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:
"Bir önemli konu da şu; kurgu içerisinde kadına yönelik şiddet sebebiyle resmi kurumlara başvuru ve yardım talebi yalnızca 4 sahnede ekrana yansımış. Halbuki bu konuda KADES olsun, diğer alanlarda olsun yardım alabilecekleri, hemen karakol veya savcılığa gidebilecekleri pek çok alan açıkken sahnelerde bunu göremiyoruz. Adalet sistemine olan güveni de zedeliyor açıkçası. Dizilerde kadın bir yandan şiddetin mağduru olarak resmediliyor ama bir taraftan da şiddeti yeniden üreten figürler olarak kodlanmış. Bu da çok sorunlu bir bakış açısı. Diziler aracılığıyla gelen bu tür şiddet örnekleri evimizin içine kadar maalesef geliyor. Bizler bu kampanyada 'Şiddete Seyirci Kalma' diyeceğiz. Gerek dijital mecrada gerek televizyonda yer alan dizilerin kadına yönelik şiddet türlerinin etkilerine dikkat çekeceğiz. Öncelikle çocuklarımızı ve ailemizi bu tehditten uzak tutmanın önemini anlatacağız."
Kadın ve aileyi şiddetten korumada sadece kadın derneklerinin değil tüm toplumun ortak sorumluluğu olduğunu kaydeden Gümrükçüoğlu, dizi yapımcılarının, senaristlerin, kanalların ve reklam verenlerin hepsinin bu sorumluluğa ortak olması gerektiğini anlattı.
Gümrükçüoğlu, kampanyanın kadına yönelik şiddette bireysel ve toplumsal farkındalık getirmesinde katkı sağlamasını umduğunu sözlerine ekledi.
KADEM Savunuculuk ve Araştırmalar Direktörlüğü Uzmanı Furkan Başarslan da araştırma sonuçlarının yer aldığı bir sunum yaptı. Ardından medyadaki şiddete dikkati çeken kamu spotu gösterildi.
"Artık topluma güzel şeylerin sunulması gerekiyor"
Programın ardından AA muhabirine açıklama yapan KADEM Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, vakıf olarak her 25 Kasım'da kadına yönelik şiddetle mücadele için bir kampanya yürüttüklerini ve her sene konunun farklı bir boyutunu ele aldıklarını söyledi.
Bu sene medyada kadın algısını inceleyerek bir araştırma yaptıklarını belirten Bayraktar, "Yerli yapım, en çok izlenen dijital platformlardan ve televizyonlardan aldığımız toplam 14 diziyi sahne sahne inceledik ve bütün kadına yönelik şiddet sahnelerini tespit ettik." dedi.
Araştırma sonucunda hala kadına yönelik şiddetin farklı boyutlarıyla çok ciddi bir şekilde yer aldığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
"Son yıllarda toplumsal farkındalığın artmış olması, RTÜK'ün düzenlemelerinin etkisiyle tahmin ediyoruz ki fiziki şiddetin daha az yer aldığını gördük. Bu güzel bir gelişme olarak çıktı karşımıza. Fakat bununla birlikte psikolojik şiddet, sözlü şiddet, kadının hakarete, tehdide maruz kalması gibi sahneleri hala yoğun bir şekilde görüyoruz. Araştırmaya dahil olan dizilerde bölüm başına aşağı yukarı 8 şiddet sahnesi tespit edildi. Bu az bir rakam değil. Dolayısıyla biz şunu söylüyoruz; buna mahkum değiliz."
Dizi yapımcılarının reyting sıkıntısı taşıdığını, fakat örneklemelerinde en çok izlenen diziler arasında yer alan TRT'deki Gönül Dağı dizisinde şiddete hemen hemen hiç yer vermediğini dile getiren Bayraktar, şöyle konuştu:
"Demek ki güçlü bir kurguyla istendiği zaman iyi aile örnekleriyle güçlü kadın, saygın kadın örneklikleriyle yine izleyiciye ulaşabildiğimizi görüyoruz. Dolayısıyla buradan aslında kadına yönelik şiddetin, aile içi çekişmelerin, gergin ve düzensiz, yanlış ilişkilerin, çarpık ilişkilerin bir reyting için kolayca başvurulan bir şey olduğunu da gördük acı bir şekilde. Bundan kaçınılması gerekiyor. Artık topluma gerçekten güzel şeylerin, iyi şeylerin sunulması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin de hemen hemen hiç gösterilmemesi, kadının toplumdaki saygın konumunun oluşturulması açısından çok önemli."