Jeoloji ve Maden Mühendislerinden Kanun Tasarısına Ortak Tepki
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar ve Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi İkinci Başkanı Mehmet Yılmaz, düzenledikleri ortak basın açıklamasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 31. maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na iki ek madde eklenmesine tepki gösterdiler.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar ve Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi İkinci Başkanı Mehmet Yılmaz, düzenledikleri ortak basın açıklamasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 31. maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu'na iki ek madde eklenmesine tepki gösterdiler.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Yönetim Kurulu üyeleri ile Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin de iştirak ettiği toplantıda ortak açıklamayı Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar okudu.
"Komisyon çelişki dolu"
Jeoloji Mühendisleri Odası'nda gerçekleşen toplantıda konuşan Tatar, "Söz konusu tasarının 31. maddesinde yer alan, Ek Madde 14 ile 'Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu' kısaca UMREK adı altında bir komisyon kurulmaktadır. Her ne kadar komisyonun madenlerin aranması, araştırılması ve üretilmesi ile ilgili açık, güvenilir, uygulanabilir kaynak ve rezerv bilgilerini oluşturmak, bunlarla ilgili raporlama standartları ve kriterler belirlemek, sistem kurmak, uygulamak, geliştirmek ve yayımlamak, bu faaliyetler ile ilgili strateji ve hedefler oluşturmak amacı ile kurulacağı belirtilmiş olsa da; aslında amaçlananın yetkin kişi ve/veya yetkilendirilmiş tüzel kişi adı altında, yetkin kişi ve/veya yetkilendirilmiş tüzel kişilerde aranan nitelikleri belirlemek, bunlara eğitim vermek, sertifikalandırmak, sicil ve sicil kayıtlarını tutmak, denetlemek, ihtar vermek, belgeleri askıya almak veya iptal etmek, uluslararası benzeri kuruluşlara üye olmak veya bunlarla işbirliği yapmak, görev alanına giren konularda eğitim, araştırma ve yayın faaliyetlerinde bulunmak ve bu faaliyetler ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve yayımlamak olduğu Kanunun tasarı metninden anlaşılmaktadır" dedi.
"Yapılan düzenleme hukuk devletinin temel ilkelerine aykırıdır"
6592 sayılı değişiklik ile Maden Kanunu'na eklenen "Yetkilendirilmiş Tüzel Kişi" kurumunun, Anayasa'ya aykırılığının ortada olduğunu ifade eden Tatar, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesi'ne yapılmış olan başvurunun sonucunu beklemeksizin, yapılan bu düzenleme hukuk devletinin temel ilkelerine de aykırıdır. Anayasanın 135. ve 130. maddelerine aykırı şekilde hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşlarını dışlayan, öngörülen teşkilat yapısını yok eden, üniversitelerce verilen lisans ve lisansüstü eğitimleri ve diplomalarımızı yok sayan bir sistemin kurulmasını öngören tasarı maddesinin kabul edilebilmesi mümkün değildir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden Kanununda yapılan değişiklikler gereği çıkarılması gerekli yönetmelikleri bir buçuk yılı aşkın süredir çıkaramamıştır. Bu sebeple sektörü ve üyelerimizi mağdur eden uygulamalar ortada dururken, meslek odalarımızın görüşleri alınmaksızın kapalı kapılar ardında hazırlanan ve bir torba kanun içerisine yedirilerek TBMM'ye sunulan bu düzenleme kabul edilemez niteliktedir. 2012 yılında çıkarılan Başbakanlık Genelgesi ile cendere içine alınan madencilik sektöründe geçen 4 yıllık süre içerisinde yüzde 35 oranında küçülme yaşayan, düşen emtia fiyatları nedeniyle her gün işletmelerin kapandığı, binlerce mühendis ve işçinin işsiz kaldığı bir dönemde üretim ekonomisine dayalı sektörel çözümler üretmek yerine var olan işsizliği daha da artıracak bu düzenlemenin gündeme taşınması da anlaşılamamaktadır. Bu tasarıya göre; ülkemizdeki mühendislik fakültelerinin maden ve jeoloji mühendisliği bölümlerinde lisans, yüksek lisans ve doktora programlarını tamamlayarak 3458 sayılı mühendislik kanunu uyarınca almış oldukları diplomalar ile mühendislik yapmaya hak kazanmış olan mühendislerimiz yetersiz olarak değerlendirilmektedir. Yine bu tasarıya göre mühendislerimiz; kimlerden oluşacağı bilinmeyen, tamamı Bakanlık tarafından atanacak ve yetkinliklerinin neler olduğu bilinmeyen komisyon üyeleri tarafından ikinci bir kez yetkilendirilmek istenmesi hem hukuken hem de vicdanen doğru değildir. Yine bu yasa taslağına göre, üniversite diploması sahibi olmanın ötesinde ayrıca 5, 10 veya 15 yıl gibi belirlenecek sürelerde madenciliğin aynı alanında çalışmış olan, açılacak olan ücretli kurslara giden ve ücretli sınavlardan başarılı olan çok sınırlı sayıda mühendis bu işleri yapmaya yetkili kılınacaktır. Üniversite eğitiminin sağlayamadığı yetkinliğin, verilecek kısa süreli eğitimlerle sağlanacağı öngörülmektedir. Günümüz koşullarında, deneyimsizliğin tüm hizmet kusurlarının tek nedeni olmadığı, piyasa koşulları ve daha fazla kar elde etme anlayışının ve eksik, yetersiz kamusal denetimin asıl olarak olumsuz sonuçlara yol açtığı da bilinmektedir. Diğer taraftan, yabancı mühendislerin çalışma koşullarına hiçbir kısıt getirilmez iken, kendi mühendislerimizin önemli bir kısmı niteliksiz ve yetersiz olarak sınıflandırılacaktır. Bunun sonucunda mühendis imzası çok az sayıda seçkin mühendise tanınırken, rapor hazırlama ve imza hakkı tanınmayarak yetersiz olarak sıfatlandırılmış nitelikli iş gücü ya önemli oranda madencilik sektörünün dışına atılarak işsiz kalacak ya da bu az sayıda seçkin ve yetkin mühendisin hizmetine sunulacaktır. Herhangi bir mühendislik hizmeti ifasında yetkinlik esas ölçüt haline getirilecek ve bu koşullar içinde dahi gerek yabancı gerekse yerli mühendisler arasında rekabet koşulları yok edilecektir."
"Bu tasarı ile en çok zararı genç, işsiz ve yoksul mühendisler görecektir"
Bu tasarı ile mühendislik hizmetlerinde kamu denetiminin de yok edilmiş olacağını savunan Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yetkin mühendis olarak belgelendirilerek tecrübe ve yetkinliğe sahip olduğu varsayılan kişilerin her yaptığı iş ve hazırladığı her rapor doğru kabul edilerek işin ve hizmetin yerinde denetim ve kontrolü ciddi zafiyete uğrayacaktır. Bu yasa tasarısıyla getirilen düzenlemenin gerçekte uzmanlık ve ileri düzeyde bilgilenmeyi sağlayacak ve kaliteyi arttıracak hiçbir yanı bulunmamakta; tam tersine mühendislik hizmetlerinin daha acımasız koşullarda daha kalitesiz gerçekleştirilmesine yol açacaktır. Yine bu tasarı ile en çok zararı genç, işsiz ve yoksul mühendisler görecektir. Eğitim öğretim alt yapısı ve kadroları yeterli olmayan üniversitelerde, eşit koşullarda eğitim şansı olmayan ve ancak kendilerine sunulan imkanlarla mühendis unvanını alabilen genç mühendisler yeniden bir değerlendirmeye tabii tutulacak ve bu unvanı da kullanamaz hale gelecektir. Bu ayıklama, var olan eşitsizliği daha da derinleştirerek, doğumundan itibaren eşitsiz koşullarda yaşam mücadelesi vermek zorunda olan genç mühendislerin, eğitimini aldıkları meslek alanından da dışlanmasına neden olacak ve yaşam mücadelesinde umutsuz bırakılmasına yol açacaktır."
"Tasarının 31. maddesi geri çekilmelidir"
Tatar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Madencilikte mevcut sorunların kaynağına inmeyen, mühendisler ve mimarlar arasında kastlaşma oluşturacak olan yetkin mühendis uygulamasını getiren bu tasarı maddesinin 'Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 31'inci maddesinin geri çekilerek yapılan yanlıştan dönülmesi gerekmektedir Biz madencilik alanında faaliyet gösteren mühendis odaları olarak, ülkenin ve toplumun yararına olan madencilik politikalarının hayata geçirilmesine ve üyelerimizin haklarını korumak için yaşamın her alanında mücadele etmeye devam edeceğiz." - ADANA