Prof. Dr. Ünüvar: "Medikal istihbarat konusu bilimsel ve bürokratik zemine düzgün bir şekilde oturtulmalı"
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi (JSGA) tarafından düzenlenen "2. Uluslararası Güvenlik Kongresi"nde, güvenlik ve istihbarat alanlarındaki gelişmeler konunun uzmanları tarafından ele alındı.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi (JSGA) tarafından düzenlenen "2. Uluslararası Güvenlik Kongresi"nde, güvenlik ve istihbarat alanlarındaki gelişmeler konunun uzmanları tarafından ele alındı.
"İstihbarat ve Güvenlik" temasıyla gerçekleştirilen kongrenin açılışına, bu alanda çalışma yürüten çok sayıda akademisyen, güvenlik uzmanı ve eğitimci ile çeşitli ülkelerden uzmanlar katıldı.
Kongrenin açılışında konuşan Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Nevzat Uyanık, güvenlik ve istihbaratın birbirini tamamlayan iki kavram olduğunu, günümüzde klasik tehditlerin yanında asimetrik tehditlerin öne çıktığını söyledi.
Asimetrik tehditlerin en başında terörizmin yer aldığını belirten Uyanık, " Türkiye, başta terörizm olmak üzere asimetrik sınamalara karşı tecrübesi, yetkinliği ve başarısıyla, ulusal ve uluslararası camiada bu alanda tehdit oluşturan tüm oluşumlara ve dinamiklere karşı aynı kararlılıkla duruşunu sergilemekte ve uluslararası çabalara somut şekilde katkıda bulunmaktadır." dedi.
Türkiye'nin, Suriye'de DEAŞ ile sahada mücadele eden tek NATO ülkesi olduğuna işaret eden Uyanık, Türkiye'nin, yabancı terörist savaşçıların kaynak ülkeler tarafından geri alınmalarının en uygulanabilir ve uzun vadeli çözüm yolu olduğu görüşünü savunduğunu ifade etti.
"İstihbarat sonucu elde edilen ürünün stratejik yönetimi daha fazla önem taşıyor"
JSGA Başkanı Tuğgeneral Murat Bulut ise yeni güvenlik ortamındaki belirsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi ve ihtiyaçların doğru şekilde karşılanabilmesinin istihbarat kavramını ön plana çıkardığını ifade etti.
İstihbaratı bir aracın ön farlarına benzeten Bulut, her seviyede güvenliğin sağlanabilmesi ve sürdürülebilmesi için vazgeçilmez öneme sahip olduğunu bildirdi.
Bulut, "Veri ve bilgiler ne kadar istihbarat faaliyetlerinin temel taşı olsa da istihbarat faaliyetleri sonucu elde edilen ürünün stratejik yönetimi daha fazla önem taşımaktadır." dedi.
Fiziksel ortamda yürütülen istihbarat faaliyetlerinin artık büyük oranda siber ortamda yürütüldüğüne dikkati çeken Bulut, günümüzün en değerli metası olan bilginin elde edilmesi ve korunmasının, sadece devletlere değil özel sektörden bireylere kadar her seviyede önem kazandığını dile getirdi.
"Son yıllarda istihbarat çalışmaları hak ettiği akademik ilgiyi görmeye başladı"
JSGA Güvenlik Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Demircioğlu da doğru ve zamanında elde edilmiş istihbarata dayanmayan politikaların, ülkeleri uluslararası arenada zor durumda bırakabileceğinin yanı sıra ülke güvenliği ve milli çıkarlar için de ciddi tehditler oluşturabileceğini kaydetti.
Uygulamalı istihbarat faaliyetlerinin bilimsel yaklaşımla desteklenmesi, istihbarat yöntem ve teknikleri üzerinde akademik çalışma yapılmasının zorunlu olduğunu belirten Demircioğlu, son yıllarda istihbarat çalışmalarının Türkiye'de ve dünyada hak ettiği akademik ilgiyi görmeye başladığını ifade etti.
Konuşmaların ardından kongrenin açılış oturumuna geçildi.
Demircioğlu'nun moderatörlüğünde yapılan oturumda, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Yozgat Bozok Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Yeşiltaş ve İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Can Ozan Tuncer konuşmacı olarak yer aldı.
"Medikal istihbarat konusu bilimsel ve bürokratik zemine düzgün bir şekilde oturtulmalı"
Ünüvar, oturumdaki konuşmasında, bundan 3 yıl önce güvenlik ve sağlık arasında çok fazla bir ilişki kurulamayacağını ancak bugün güvenlik denildiğinde akla sağlığın da geldiğini, bunda Kovid-19 salgınının etkili olduğunu anlattı.
Kovid-19'un birçok alanda değişim ve dönüşüme yol açtığını aktaran Ünüvar, ilk defa 1941'de ABD'de askeri yetkililer tarafından kullanılan kısa adı "MEDİS" olan "medikal istihbarat" kavramının bugün gündemde daha fazla yer aldığını bildirdi.
Ünüvar, "Medikal istihbarat konusunda üniversitelerin, devletimizin önemli kurumlarının yakın iş birliği içinde çalışması gerektiğini, bunun mutlaka bilimsel ve bürokratik zemine düzgün bir şekilde oturtulması gerektiğini ifade etmek isterim. Ankara Üniversitesi olarak bu konuda biz de çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
"Türk Konseyi bünyesinde istihbarat akademisi kurulması düşünülebilir"
Prof. Dr. Kürşad Zorlu ise Türk Konseyi için askeri alandaki, savunma ve istihbarat alanındaki çalışmaların yeni ve işlenmemiş bir iş birliği alanı olduğunu, Türk dünyası için bu alandaki tek organizasyonun Türk Dilli Devletler İstihbarat Servisleri Özel Servisleri Konferansının kurulmasına ilişkin protokol olduğunu söyledi.
Bu alandaki çalışmalar için Karabağ Savaşı'nın önemli bir veri olabileceğine işaret eden Zorlu, Konsey bünyesinde bir istihbarat akademisi kurulmasının düşünülebileceğini ifade etti.
Zorlu, ayrıca Konsey bünyesinde doğal afetler ve krizlere karşı ortak müdahale gücü kurulmasının da önemine işaret etti.
"Küresel bir 'endişe çağı'nda yaşıyoruz"
Prof. Dr. Murat Yeşiltaş da küresel bir "endişe çağı"ndan geçildiğini, bu endişe halinin Kovid-19 salgınıyla birlikte daha da derinleştiğini belirtti.
Salgının bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde ele alınabileceğini ve bu endişenin ortaya çıkmasının bu düzeylerle doğrudan alakalı olduğunu kaydeden Yeşiltaş, bireyler, toplumlar ve devletlerin bu endişe altında pozisyonlarını, yaşamlarını ve siyasetlerini düzenleyeceklerini bildirdi.
Yeşiltaş, endişe halinin ortaya çıkmasında Soğuk Savaş'ın sona ermesi, 11 Eylül saldırıları, 2008'de yaşanan ekonomik kriz, Arap Baharı ve Kovid-19 salgınının etkili olduğunu dile getirdi.
"Toplumun güvenlik algısını anlamak amacıyla düzenli analiz çalışmaları yapıyoruz"
Dr. Öğretim Üyesi Can Ozan Tuncer, toplumun güvenlik algısını anlamak amacıyla düzenli olarak analiz çalışmaları yaptıklarını belirterek "Vatandaşa 'en önemli sorun ne' diye sorduğumuzda geçmişte terör, güvenlik, asayiş cevabı birinci sırada yer alırken bugün son sıralarda yer alıyor." dedi.
Türkiye'nin birçok terör örgütüyle eş zamanlı olarak mücadele ettiğini anımsatan Tuncer, güvenlik güçlerinin aynı zamanda uyuşturucu, kriminal ve asayiş suçlarıyla da mücadele ettiğine dikkati çekti.
Tuncer, İçişleri Bakanlığının, iç güvenlik alanındaki çalışmalarını tüm birimlerin başarılı koordinasyonuyla sürdürdüğünü anlattı.
Güvenlik ve istihbarat konularının 18 farklı oturum başlığında değerlendirileceği kongre, 25 Eylül'de sona erecek.