Jandarma Okullar Komutanlığındaki Darbe Girişimi Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski Binbaşı Mehmet Özoğul, 26 yıllık meslek hayatında terörle mücadelede etkin görevler aldığını, girdiği çatışmalarda yaralandığını ifade etti.
Evinde bulunduğu sırada 15 Temmuz akşamı Süleyman isimli albayın kendisini arayarak, "büyük çaplı bir terör saldırısına karşı önlem alındığını" söylediğini aktaran Özoğul, bunun üzerine Jandarma Okullar Komutanlığına gittiğini söyledi.
Karargaha ulaştığında sanık eski Tabur Komutanı Binbaşı Tarık Görener ile görüştüğünü anlatan Özoğul, "Görener, 'kışladaki güvenlik önemlerini arttırdığını, takviye birlikler sağladığını' söyledi. Bir zaman sonra Tarık binbaşı yanımıza gelerek 'kışla komutanın emri ile subayların teğmenlerle birlikte nizamiyelere gitmeleri gerektiğini' söyledi." dedi.
Bu emir üzerine bir grup teğmenle 2 Nolu nizamiyeye gittiğini anlatan Özoğul, burada olağan dışı bir gelişmeye şahit olmadığını, nizamiyedeki sorumlu subaya "takviye amaçlı geldiklerini" söylediğini aktardı.
Daha sonra teğmenlerle dağınık bir şekilde nizamiye duvarının dibinde oturduklarını ifade eden Özoğul, "Bir kursiyer, 'İl Jandarma Komutanın da kışlada olduğunu' söyledi. Ben de onu görmek için bulunduğu tarafa gittim. Burada teğmenlerin televizyon izlediklerini gördüm. Hedef olamamaları için 'televizyonu kapatmalarını' söyledim. Televizyonu kapatmadım, nasıl kapandığını da bilmiyorum. Televizyonun kablolarını kimin kopardığını bilmiyorum, kablolar üzerinde yapılacak parmak izi araştırmaları gerçeği ortaya çıkaracaktır." ifadesini kullandı.
-"Kesinlikle yapmazdım"
Güvercinlik'teki generallerin derdest edilerek Akıncı Üssü'ne götürülmesi için görevlendirildiği iddiası hatırlatılan Özoğul, böyle bir görevlendirmeden bilgisinin olmadığını belirterek, "Eğer böyle bir şey olmuş olsa neden Jandarma Okullar Komutanlığına gideyim ki? Böyle bir görevlendirme var mı yok mu onu da biliyorum. Böyle bir görev verilseydi kesinlikle yapmazdım." savunmasını yaptı.
Jandarma Okullar Komutanlığında bulunduğu sürece yanında silah bulundurduğunu kabul eden Özoğul, terör tehdidine karşı alarm verilen bir yerde silahlı olmasının doğal karşılanması gerektiğini savundu.
İddianamede yer alan örgütün kriptolu yazışma programı "ByLock"u kullandığı tespitinin gerçeği yansıtmadığını iddia eden Özoğul, böyle bir programı telefonuna indirmediğini öne sürdü.
"15 Temmuz'da nöbetçiydim"
Sanık eski Yüzbaşı Mehmet Bakan da darbe girişiminden önce Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı Merkez Laboratuarında görevli olduğunu belirterek, 15 Temmuz'da önceden hazırlanan liste gereği başkanlık binasında nöbetçi olduğunu ifade etti.
İstanbul'daki köprülerin kapatıldığı haberlerini gördüğünü anlatan Bakan, bir zaman sonra Albay Mustafa Mercan'ın aradığını ve nöbetçi astsubaydan bilgi aldığını, bir vukuat olmadığı söylenince de telefonu kapattığını belirtti.
Bu gelişme üzerine kışla nöbetçi amirliğini aradığını ancak kimseye ulaşamadığını, destek kıtaları nöbetçi amirini arayınca onunla konuştuğunu ifade eden Bakan, nizamiyelerin takviye personelle desteklendiğini öğrendiğini anlattı.
Kışla nöbetçi amirini görmek için 1 Nolu nizamiyeye geçtiğini belirten Bakan, burada terör saldırısına karşı alınan tedbirleri gördüğünü ifade etti.
Nöbet tuttuğu binaya dönmek yerine kayıt kabul binasında beklemeye karar verdiğini dile getiren Bakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları üzerine darbe teşebbüsü olduğu bilgisinin gelmeye başladığını söyledi.
"Kışlayı korumak için bekledim"
Bulunduğu yerde darbeye yönelik bir işaret görmediğini iddia eden Bakan, gerektiğinde silah arkadaşlarını ve birliği saldırılara karşı korumak için sabaha kadar beklemeye devam ettiğini savundu.
Mehmet Bakan, 16 Temmuz akşamı daire başkanının izinden döndüğünü öğrenince telefonla arayıp bilgi verdiğini, 17 Temmuz'da ise yanına gittiğini ve geceyi iş yerinde geçirmesine yönelik emir aldığını anlattı.
Bir gün sonra da Albay Nuh Köroğlu komutasındaki ekibe teslim edildiğini belirten Bakan, ardından il emniyet müdürlüğüne götürüldüğünü ifade etti.
Önceki ifadesini kabul etmeyen Bakan, örgüt üyeliği iddiasının gerçek dışı olduğunu, FETÖ'nün haberleşme programı "ByLock"u kullanmadığını öne sürdü.
"Sanık teğmenler suçsuzdur"
Sanık eski Binbaşı Murat Tamer ise dosyadaki tanık beyanları, kamera ve HTS kayıtları ile bilirkişi raporlarının kendilerine ulaştıktan sonra savunma yapacağını söyledi. Tamer, kanser tedavisi gören küçük yaştaki bir kızının olduğunu belirterek, yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle tahliye talebinde bulundu.
Sanık Nurettin Özdoğan da hazırlık aşamasındaki ifadelerini kötü muamele altında verdiğini, mahkeme huzurunda yapacağı savunmanın dikkate alınmasını istedi.
HTS kayıtlarında yer alan bazı görüşmeleri kabul etmeyen Özdoğan, bu kayıtların yeniden incelenmesi talebinde bulundu.
FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını iddia eden Özdoğan, örgütün yazışma programı "ByLock"u kullanmadığını savundu.
Dava kapsamında yargılanan teğmenlerin kursiyer statüsünde olduğunu, bunların emir komuta zinciri içinde hareket etmek zorunda kaldıklarını belirten Özdoğan, teğmenlerin suçsuz olduğunu iddia etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.