İzmir'in Çernobili'nde Suçlu Yok
İzmir'in Gaziemir İlçesinde, kurşun üreten fabrikanın faaliyette olduğu dönemde radyasyonlu atıkları fabrikanın bahçesine gömdükleri iddiasıyla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan fabrikanın sahibi ve yöneticisi 6 sanık beraat etti.
İzmir'in Gaziemir İlçesinde, kurşun üreten fabrikanın faaliyette olduğu dönemde radyasyonlu atıkları fabrikanın bahçesine gömdükleri iddiasıyla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan fabrikanın sahibi ve yöneticisi 6 sanık beraat etti.
Gaziemir'de kurşun üreten fabrikanın faaliyette olduğu dönemde radyasyonlu atıklarının toprağa gömülmesi nedeniyle 2008 yılında İzmir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada fabrika sahibi Hasan Yavaş, 4 yıl 2 ay hapis ve 100 gün adli para cezasına çarptırıldı. Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi kararı bozarak, davanın, İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde fabrika müdürü Yıldırım Mustafa Irvana'nın aynı ididayla yargılandığı dava ile birleştirilmesini istedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına Avukat Arif Ali Cangı, bu süreçte fabrikanın 6 yöneticisi hakkında, 'Çevreyi kasten kirletmek' suçunu işledikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcı Vekili Kadir Karaca, fabrikanın sahip ve yöneticileri Hasan Yavaş, Ayşegül Yavaş Budau, Aynur Ekener, Öznur Kolcuoğlu, Yıldırım Mustafa Irvana ve Şennur Yavaş hakkında 'çevreyi kasten kirletmek' suçundan 5'er yıldan az olmamak üzere hapis, bin gün karşılığı adli para cezası istemiyle dava açtı.
İddianamede şirketin 1940'lı yıllardan bu yana hurda akü ve diğer malzemelerden kurşun elde ettiğini, 2010 yılında kapatıldığını belirtildi. Şirketin, 2003 yılında da İzmir Valiliği'nde alınan izinle, fabrika arazisi içinde atık depolama alanı kurulduğu vurgulandı. Savcı Karaca, 2005 yılında yürürlüğe giren Tehlike Atıkların Kontrolü Yönetmeliğine göre, şirketin, zaman zaman İzmit'te bulunan İZAYDAŞ atık bertaraf merkezine de atık gönderdiği 16 Nisan 2007 tarihinde İZAYDAŞ'a gönderilen cürufta Europium elementi tespit edildiğinin altını çizdi. 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, iki dava dosyası ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin suç duyurusu üzerine açılan üçüncü davayı da birleştirdi.
Üç ayrı dosyanın birleştirildiği davanın bugünkü 10'uncu duruşmasına 'Toprakta, suda veya havada kalıcı özellik gösterecek, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek şekilde çevreyi kasten kirletme' suçundan 5 yıl hapis istemiyle tutuksuz yargılanan sanıklar katılmazken, avukatları Selahattin Seymen, Refik Uzun, Ceyhun Yıldırım ile şikayetçiler Banu Cangı, Avukat Arif Ali Cangı, Avukat Halil Dönmez, Avukat Berrin Esin Kaya ve Hatice Hande Atay katıldı.
Duruşma savcısı Zeynel Çiçek, suçun 2004 yılı olarak kabülünün gerektiği, 2004 yılından sonra açık araziye atık atıldığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delilin elde edilememesi ve dolayısıyıyla müşteki sanık ile sanıkların, üzerlerine atılı suçun sabit görülmediğinden fabrikanın sahip ve yöneticileri Hasan Yavaş, Ayşegül Yavaş Budau, Aynur Ekener, Öznur Kolcuoğlu, Yıldırım Mustafa Irvana ve Şennur Yavaş hakkında ayrı ayrı beraat verilmesini istedi.
Çevreci avukatlar mahkemenin vereceği kararın çevre mücadelesi açısından örnek teşkil edeceğini ifade ederek önemli olduğunu belirtti. Avukat Arif Ali Cangı, işlenen suçun çevreye zararının sabit olduğunu bu nedenle, "Dosyada bulunan belgelere göre atıklar 2003 yılında geri dönüşüm merkezine gönderilmeye başlanmıştır. 2007 yılında da ilk radyoaktif madde tespit edilmiştir. Bu atıkların daha önce çevreye bırakıldığı anlamına geliyor. 2010 yılına kadar suç işlenmeye devam etmiştir. Halen kirlilik çevreyi etkilemektedir. Suç halen işlenmektedir. Tüm sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum" dedi.
Avukat Hatice Hande Atay da uluslararası hukukta çevre suçlarının insanlığa karşı suç olarak kabul edilmesinin tartışıldığını, bu dosyanın emsal olması gerektiğini, çocukların geleceğini de etkileyen bir çevre suçu olduğunu, dosyada delillerin bulunduğunu, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Savunma avukatı Selahattin Seymen ise bu tür kazaların bu işin doğasında olduğunu, çevreye zarar vermenin Kabahatler Kanunu'na girdiğini, müvekkilerinin zaten para cezası aldığını, suç ve suçun unsurlarının oluşmadığını, çevreye verilen zararın kasıtlı olmadığını söyledi. Seymen, "Burada büyütülecek bir şey yok. Hayati bir zarar da gerçekleşmedi. Müvekkillerim, atıkları temizlemek için hiçbir masraftan kaçınmadı. Yasa gereği müvekkilerimin hiç bir kanun yönünden sorumluluğu bulunmamaktadır. Haksız yere cezalandırılmaları adaleti zedeleyecektir. Karşı taraf dava açınca temizleme işlemi durdu. Asıl zararı davayı açan taraf vermekte. Karşı taraf örnek bir karar alma çabasında. Biz burada adaletin peşindeyiz" dedi.
Avukat Selahattin Seymen ile davacı tarafın avukatları bir süre tartıştı. Mahkeme Başkanı Hakim Ömer Faruk Ceylan, avukatları uyardı. Mahkeme heyeti 45 dakikalık aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Hakim Ömer Faruk Ceylan, söz konusu suçun 2004 yılı olarak kabulünün gerektiği ve 2004 yılından sonra açık araziye zorunlu atık atıldığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delilin elde edilememesi ve dolayısıyıyla müşteki sanık ile sanıkların, üzerlerine atılı suçun sabit görülmediğinden tutuksuz yargılanan sanıklar fabrikanın sahip ve yöneticileri Hasan Yavaş, Ayşegül Yavaş Budau, Aynur Ekener, Öznur Kolcuoğlu, Yıldırım Mustafa Irvana ve Şennur Yavaş hakkında ayrı ayrı beraat kararı verip davayı bitirdi. - İzmir