İzmir derviş sabrı isteyen beledi dokumanın yaşayan son ustası, bu sanatı tireli kadınlara öğretiyor
Derviş sabrı isteyen Beledi dokumanın yaşayan son ustası, bu sanatı Tireli kadınlara öğretiyorOSMANLI padişahlarının kaftanları ile çeyiz sandıklarının zenginlik alameti el işleri, meşhur ipek ipliklerle İzmir'in Tire ilçesindeki Beledi tezgahlarında dokunmuş yüzyıllar boyu.
Derviş sabrı isteyen Beledi dokumanın yaşayan son ustası, bu sanatı Tireli kadınlara öğretiyor
OSMANLI padişahlarının kaftanları ile çeyiz sandıklarının zenginlik alameti el işleri, meşhur ipek ipliklerle İzmir'in Tire ilçesindeki Beledi tezgahlarında dokunmuş yüzyıllar boyu. 500 yıllık tarihi olan tezgahın yaşayan son ustası Saim Bayrı (86) geleneksel sanatı kızına ve torununa öğretti. Kaybolmaya yüz tutmuş tarihi mirasa sahip çıkan aile, eskiden sadece erkekler tarafından yapılan ve derviş sabrı isteyen bu dokumayı şimdi Tireli kadınlara öğretiyor.
Tire dokumasının 500 yıllık bir mazisi var. Osmanlı yeniçerilerinin kıyafetlerinde, sarayların şatafatlı perdelerinde, sedir örtülerinde Beledi dokuması kullanılırmış. Gelinlik bir genç kızın Beledi dokumasından yorgan - döşeği olmazsa, nişan bozulma aşamasına gelirmiş. Tire Ticaret Odası'nın 1951 yılı kayıtlarına göre, Tire'deki 26 tezgah İstanbul'a mal yetiştiremiyormuş. Hatta aynı tezgahta gece gündüz çalışmak suretiyle vardiya sistemi varmış. Ancak sanayileşmeden sonra bu tezgahlar teker teker sanayiye yenik düşmüş. 2004 yılına kadar usta Saim Bayrı tarafından tek başına yürütülmüş.
Beledi tezgahını diğerlerinden ayıran özellik, desen olması. Normalde dokuma tezgahları 2, 4 ya da 6 çerçeveli. Beledi tezgahı, 24 çerçeveye kumanda edebilen bir el tezgah. Beledi dokuma tezgahında maymuncuk tabir edilen düzeneklerle 24 çerçeveyi 13 ayak kontrol ediyor. 13 ayak aynı zamanda bu çerçevelerin değişmesini de sağlıyor. Basılan ayakların konumuna göre çerçeveler yer değiştiriyor. Yer değiştiren çerçeveler arasından mekikler atılarak, desen oluşturuluyor. Dolayısıyla tezgahta bütün iş çerçeve, maymuncuk sistemi ve 'perdahta' diye bilinen 13 ayakta bitiyor. Bu üçlü, desenlerin oluşmasını sağlayan bir sistem. Bu üçlü arasındaki uyumdan ve çalışma sisteminden desenler oluşuyor. Koordine etmek kolay değil. Ayrıca kumaş diğer yörelerinkinden farklı olarak çift yönlü, iki katlı dokunuyor.
DOKUMA ÖNCESİ HAZIRLIK DOKUMADAN DAHA ZOR
Dokuma öncesi hazırlık oldukça zor. Çerçeveye ipler bağlanıyor, perdahlar hazırlanıyor, haşıllama işlemi yapılıyor ve çözgü ipleri hazırlanıyor. Beledi dokuma tezgahında 1330 çözgü tel bulunuyor. Çözgü ipleri siyah ve beyaz olmak üzere iki renk. Beyaz çözgü ipleri, dokumanın astarını oluşturuyor. Bu çözgü iplerinin önceden pişirilerek gerilmesi ve bal mumu ile mumlanması gerekiyor. İpliğin sarılması zor, pişirilmesi ustalık istiyor. Fazla pişirildiği zaman sarması zor oluyor, az piştiği zaman da kumaş parlak durmuyor. Dokumanın özünü oluşturan iplikler orlon, yünlü, simli, pamuklu olabiliyor. Bu iplikler boyanıp, sarıp kalem haline getiriliyor, böylece ipler birkaç kez ustanın elinden geçmiş oluyor.
69 YILDIR TEZGAHIN BAŞINDA
Geleneksel sanatı babasından öğrenen Beledi dokumanın yaşayan son ustası Saim Bayrı, 69 yıldır tezgah başında dokuma yaptığını, eskiden günde 9 metre kumaş dokurken şimdi 1-2 metre dokuduğunu belirterek, şöyle dedi;
Biz 4 erkek kardeştik, 3'ümüz dokumacı oldu. 1950 yılından beri üretim yapıyorum. O zamanlar otobüs otobüs turistler gelirdi, bizden alışveriş yaparlardı. Sanatı ilk öğrendiğimde yorgan yüzü, yatak yüzü, yastık yüzü, minder gibi ürünler yapardım. Konya'ya, Denizli'ye gönderirdik siparişleri. O zamanlar günde 8-9 metre dokuma kumaş çıkarırdık, şimdi zaman ayrılmadığı için ancak 1-2 metre çıkıyor. Bir ürünü sıfırdan meydana getirmek için en az bir ay gerekiyor. Eskiden çözgü iplerini kadınlar evlerde yapıyordu. Kadınlar, kocalarına yardımcı oluyorlardı, daha çok erkekler dokuma tezgahının başına geçiyordu. Ben kızıma öğrettim, ümitliyim bu işte başarılı olacak. Sanat artık kadınların eline geçmiş oldu. Sanatı ayakta tutmak, yaşatmak için bugünlere kadar getirdim. Tezgahlar da artık üretilmiyor. Son tezgah ustası da Denizli'de yaşıyor. Zor bir sanat, yeri bende çok kıymetli dedi.
'BASILAN HER AYAK BİR DESENİ ORTAYA ÇIKARIYOR'
Saim Bayrı, baba yadigarı dokuma sanatını kızı Gülnur Yaykal (45) ve torunu Nurefşan Yaykal'a (27) öğretti. Şimdi de Gülnur Yaykal tarafından Tire Kadın Danışma Merkezi'ndeki atölyede Tireli kadınlara öğretiliyor. Geçmişte efe kıyafetleri, kaftanlar ve perdeler yapılan tezgahta, şimdi küçük çantalar, bebek yelekleri, masa örtüleri ve şallar dokunuyor. Bu geleneksel sanatın kaybolmamasını isteyen usta öğretici Gülnur Yaykal, Desenlerin ayak numaraları var, her bastığım ayak bir deseni ortaya çıkarıyor. Sistemi harekete geçirip mekikleri atabilmem için ağızlık açıyor. Mekiklerle renkli iplerimi atarak desenleri oluşturuyorum. Tüm bu sistemi aynı anda kontrol etmek durumundayız. Normal iki ayaklı tezgahlarda en fazla çizgili kumaş olur, Beledi dokuma tezgahı ise 13 ayaklı olduğundan çok farklı desenlere olanak sağlıyor dedi.
Kadın Danışma Merkezi'nde eğitim vermeye devam eden Yaykal, Tire Belediyesi'ne bağlı merkezin öncülüğünde kadınların tezgahta yaptıkları ürünlerin satışından gelir elde edilmesiyle, daha çok kişiyi dokumacılığa teşvik etmek istediklerini söyledi.
'KADINLAR BAŞARIR'
Gülnur Yaykal, Beledi dokumanın çoklu konsantrasyon gerektirdiğine dikkat çekerek, kadınların işe ilgisinin arttığını söyledi. Yaykal, Kadınların her şeyi başarabileceklerine inanıyorum. Geçen sene 13 çırak yetiştirdim. Kadınlar zevkli ve yaratıcı oldukları için, onlar daha güzel ürünler ortaya çıkarabiliyor. Kumaşlarla istediğimiz her şeyi yapabiliriz, hayal gücüne kalmış. Şuan daha çok çanta yapıyoruz. Salon takımları, sehpa örtüleri, kırlentlerin yanında kravat, kemer ve atkı da yapılabilir. İpekten şalların çok güzel olacağını düşünüyorum. Dokuma kimsenin tekelinde kalmasın, yaygınlaşsın. Bu bizim atalarımızdan gelen mirasımız. Özellikle Tire'ye ait olması çok önemli. Bunu gençler öğrenmeli ve sahip çıkmalı. Gerçekten hayranlık duyulacak bir iş aslında. Biz de bu sanatı önce Türkiye'ye sonra dünyaya yeniden tanıtmak istiyoruz dedi.
Saim Bayrı'nın torunu Nurefşan Yaykal, dokumayı modernleştirmeye çalıştığını belirterek, İnsanların gözü korkmamalı, zor bir tezgah gibi gözüküyor. Fakat öğrenme ve dokuma aşaması çok zevkli. Özellikle kadınların öğrenmesini çok isterim. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir tezgah, bunu yaygınlaştırmak istiyoruz. Son ustanın soyundan gelmek çok kıymetli bir şey, biz bunun değerini çok geç fark ettik. Ben 5'inci kuşak olarak sorumluluğumun farkındayım. Bu beni teşvik ediyor. Daha ileri götürmeye ve modernleştirmeye çalışıyorum. Zaman çok hızlı geçiyor ve bu tarihi sanatı yeni nesile aktarmak için çalışıp modernleştirmek gerekiyor dedi.