İzmir'deki "Askeri Casusluk" Davasının Gerekçeli Kararı
GÜLCAN KAPLAN - Aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan ve şubat ayında beraatle sonuçlanan davanın bazı sanık ve avukatları, mahkeme heyetince hazırlanan gerekçeli kararda "haklılıklarının bir kez daha ortaya konulduğunu" söyledi.
ÖMER SÜT - GÜLCAN KAPLAN - Aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan ve şubat ayında beraatle sonuçlanan davanın bazı sanık ve avukatları, mahkeme heyetince hazırlanan gerekçeli kararda "haklılıklarının bir kez daha ortaya konulduğunu" söyledi.
Beraatle sonuçlanan "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" davasının bazı sanıkları ve avukatları, mahkemenin gerekçeli kararını AA muhabirine değerlendirdi.
Sanıklardan emekli Albay Coşkun Başbuğ, mahkeme heyetinin kendilerine kurulan kumpası fark ettiğini ve gerekçeli kararın da bunu detaylarıyla yansıttığını söyledi.
Davayla ilgili işlemlerin usulsüz ve hukuka aykırı olduğunu defalarca dile getirdiklerini anımsatan Başbuğ, 12. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan yargılamanın ilk döneminde bu söylemlerine kulak tıkandığını ve inatla gerçeklerin görülmediğini, yaptıkları suç duyurularıyla ilgili işlem yapılmadığını ileri sürdü.
Bu süreçte mağdur edildiklerini aktaran Başbuğ, şöyle konuştu:
"İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi, gerçekten 'Devlet var, adalet var, hukuk var' dedirten bir çalışmayla tüm bu örgütsel hareketleri tespit ederek gerekçeli karara taşımış. Bu işi buraya kadar uzatan 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile bu davaya sebep Savcı Zafer Kılınç ve emniyetteki örgütlü yapı hakkında, İzmir Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştum. Soruşturma davaya dönüştü ve bize kumpas kuranlar yargılanacak. Gerekçeli kararla 'gerçek Pandora'nın kutusu açıldı. İçinden ne pislikler çıkıyor, hep birlikte görüyoruz, görmeye de devam edeceğiz. İleriki dönemlerde bunların devede kulak kaldığına da hep birlikte şahitlik edeceğiz."
"Sözde delillerle 2,5 yıl tutuklu kaldım"
Başbuğ, gerekçeli kararın ardından diğer sanıklar gibi kendisinin de rahatladığını söyledi.
"Davada yıllarını, işini, itibarını, sağlığını ve huzurunu kaybeden mağdurların aylarca mahkeme salonlarında haykırdığı, kanun ve hukuka aykırı hususları mahkeme heyeti de tespit etmiş oldu." diyen emekli Albay Başbuğ, şunları kaydetti:
"Haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Mahkeme heyeti, 'Telefon konuşmaları tek başına delil olmaz' demiş. Elde zaten hiçbir tape yok ki. İddianamede bahsedilen sadece görüşme tarihi, süresi ve görüşen numaralar. Bu görüşmede neler konuşulmuş, ne suç unsuru varmış, hiçbir şey belli değil.
İşte böylesine sözde delillerle, komik şekilde 2,5 yıl tutuklu kaldım."
"Hukuksuzluk açık şekilde ortaya kondu"
Yargılama sürecinde TSK'dan istifa eden sanıklardan Başçavuş İlter Halaç da mahkeme heyetinin gerekçeli kararında vicdani kanaatin hasıl olduğunu gösterdiğini belirtti.
Kararda sözde delil, dinleme, teknik takip ve ev aramalarının hukuksuz yapıldığının açık şekilde belirtildiğine işaret eden Halaç, "Her ne kadar bizlere yapılan bu hukuksuzluklar beraat ile sonuçlanmış olsa bile bize bunları yapanlarla ilgili geçen hafta iddianamesi 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen davaya müşteki sıfatı ile katılıp, bu davanın da sonuna kadar takipçisi olacağız. Bize bu kumpası kuran ve binlerce insana iftira atarak hayatlarını altüst eden, mağduriyetler yaşatan kişilerle mahkemede yüzleşeceğimiz günü bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasını umuyorum"
Sanıklardan emekli Kurmay Albay Atilla Kaya da hukuk dışı gerekçelerle aylarca tutuklu kaldığını vurgulayarak, hakimlerin hukuk dersi verir gibi bir karara imza attıklarını ifade etti.
Kaya, "Herkesin hukuk kurallarına ihtiyacı olduğu gibi, bizlerin tutuklanması, itibarsızlaştırılması, kamuoyu önünde küçük düşürülmesi için bize kumpas hazırlayanların da bu kurallara ihtiyacı var. Bizlere uygulanan düşman hukuk kurallarının değil, evrensel hukuk kurallarının uygulanmasını kastediyorum. Bizlere bu kumpası kuranlar evrensel hukuk kurallarıyla yargılanıp, gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasını umuyorum." görüşünü paylaştı.
"Adalet ve hukuk herkese lazım"
Sanık avukatlarından Murat Ergün de sanıkların fazlalığı nedeniyle gerekçeli kararın yazılmasının uzun sürdüğünü anlatarak, adalet ve hukuka herkesin ihtiyacı olduğunu, kararın bunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Ergün, şöyle konuştu:
"Bu karar, bazılarının hukukun er ya da geç hukuksuzluk karşısında galip geleceğini anlamalarına vesile olur. Kararda yer alan tespitleri gördüğümüzde 'Önceki heyet bunları bilmiyor muydu? Haydi bilmiyor diyelim, biz bile yüzlerce kez aynı şeyleri anlattık... Hukuksuzlukta direnmelerinin mutlaka hukuki sonuçlarına katlanacaklar' diye düşündüm."
Avukat Mahir Işıkay da mahkeme heyetinin, cumhuriyet tarihinin "en büyük kumpası"nın beraatle sonuçlanan yargılaması sonunda hukuk dersi verdiğini ve kumpasçılar tarafından CMK'nın nasıl ihlal edildiğini tek tek ortaya koyduğunu vurguladı.
Işıkay, "Yaşanan hukuksuzlukların, hukuk fakültelerinde ders olarak okutulması gerekir. Mahkeme, 'Usul ve esaslar süs olsun diye konulmadı' diyerek, sadece davanın taraflarına değil, adeta tüm ülkeye mesaj vermiştir." şeklinde konuştu.
Gerekçeli karar
İzmir'de "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık hakkında açılan dava, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince şubat ayında "beraat"le sonuçlandırılmıştı.
Davanın dün tamamlanan 406 sayfalık gerekçeli kararında sanıkların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda dijital materyaller ve fiziki dokümanlar bulunduğu, bu verilerin ele geçirildiği aramaların "hukuka aykırı", dolayısıyla bunların da "kanuna aykırı" delil oldukları, ayrıca aramalarda ele geçirildiği bildirilen dijital verilerin imajlarının alınmamış olmasının da hukuka aykırılık oluşturduğu belirtilmişti.
Soruşturmaya temel teşkil eden ihbar sonrası başlatılan teknik takip ve iletişimin dinlenmesi kararlarının da hukuka aykırı alındığı, bu kayıtların iddiaya konu suçlara ilis¸kin delil niteligˆi taşımadığına işaret edilen kararda, iddiaya konu suçların is¸lendigˆini gösteren hukuka uygun hiçbir delil bulunmaması nedeniyle yüklenen suçların sanıklar tarafından is¸lendigˆinin iddia edilemeyeceği vurgulanmıştı.
Kararda, "Tüm bu hale göre, ölümü nedeni ile hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilen sanık Alaettin Parmaksız dışındaki tüm sanıkların yüklenen suçları işlemedikleri sabit olduğundan, ayrı ayrı CMK'nın 223/2-b maddesi gereğince beraatlerine karar verilmesi yönünde hakimler heyetinde tam vicdani kanaat hasıl olmus¸tur." görüşüne yer verilmişti.