İzmir'de Fetö'nün 'Babalar Grubu' Davasında Tanıklar Dinleniyor (2)
İŞADAMI VE ESKİ REKTÖR DİNLENDİİzmir'de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgüte finans desteği sağladıkları öne sürülen tutuklu işadamları Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk ve Şeref Sipahi ile tutuksuz sanık Metehan Kavuk'un 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın...
İŞADAMI VE ESKİ REKTÖR DİNLENDİ
İzmir'de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgüte finans desteği sağladıkları öne sürülen tutuklu işadamları Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk ve Şeref Sipahi ile tutuksuz sanık Metehan Kavuk'un 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandıkları davanın ikinci gününde öğleden sonra yapılan oturumda, işadamı Sahip Selim Gökdemir ve kapatılan Gediz Üniversitesi'nin eski Rektörü Prof. Dr. Seyfullah Çevik dinlendi.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Gediz Üniversitesi'nin eski Rektörü Seyfullah Çevik, "Ben üniversiteye geldiğimde bu 4 sanığın hiçbirini tanımıyordum. Babam rahatsız olduğu için İstanbul'da çalışıyordum. Teklif geldi ve rektör olarak geldim" dedi. O dönemki üniversitenin yapısı ile ilgili bilgi sahibi olmadığını kaydeden Seyfullah Çevik, ifadesini şöyle sürdürdü:
"FETÖ ya da cemaat ile işbirliği içinde olduklarını bilmiyordum. Üniversitedeki vakfı hiç bilmiyordum. Üniversite mütevelli heyet başkanı olarak bizim tanıdığımız kişi Abdullah Kavuk'tu. Sipahi Eğitim Sağlık ve Spor Vakfı'nı da Şeref Sipahi sayesinde tanıdım. Üniversite mütevelli heyeti bütün yetkileri Abdullah Kavuk'a verdi. Her kurumda olduğu gibi üniversitemizde de cemaatten insanlar vardı. FETÖ terör örgütü olarak anılmadan önce bu üniversite aracılığı ile bu ülkeye, tüm dünyaya iyi bir hizmet ediyoruz diye canla başla çalıştık. Maalesef üniversitemize gelen kilit elemanlardan Adnan Yeşildal var. Kendisini Bekir Baz getirdi. Bu 7 yıl önceki bir olay. Burada Abdullah Kavuk, Ahmet Küçükbay da vardı. Adnan Yeşildal için genel sekreter olsun dediler. Üniversite içerisindeki en kilit yapılanmayı sağlayan Adnan Yeşildal'dır. Teknik olarak üniversitedeki yapılanmanın başıydı. Ben üniversitede rektörüm ama benim istediğim kadroları kurma, yaşatma şansım yok. Bu yapılanmada Adnan Yeşildal 'Bu eleman çok iyi, çok başarılı' diye getiriyor. Mütevelli heyet başkanının da oluru ile biz bunları alıyoruz. Biz söz konusu kişilerin cemaatin elemanı olduğunu operasyonlardan sonra öğrendik. Üniversite içerisinde bu kişilerin detaylı yapılanma içine girdiklerini daha sonra öğrendik. O dönemlerde devlet bize derse ki bu arkadaşlarla ilgili atabilirsiniz, ben bu çabayı göstermeye hazırdım ama biz bunu yapamadık. Mütevelli heyetinde değişimler oldu. Bahar havası geldi, ancak bize söylenen mütevelli heyetinin değil, vakıf üyelerinin değişmesi gerektiğiydi. Üniversitemize iki defa, cemaat yapılanmasından kurtulması için fırsat geldi ama biz bunları değerlendiremedik. Abdullah beye 'Ne olur bu üniversite bu yapılanmadan kurtulsun' dedik ama gerçekleştiremedik."
Seyfullah Çevik, mali işlerden yetkili olarak Murat Akbıçak diye birinin geleceğinin söylendiğini, kendisinin dışarıdan iki üç eleman almasına izin verilmediğini belirterek ifadesini şöyle sürdürdü:
"Abdullah Bey bana 'Bu eleman alınacak' dediğinde almak zorundayım. Vakıf üniversitelerinde ben bu kişi ile çalışmıyorum deme lüksünüz yok. Abdullah beyin bana direkt empoze ettiği insan sayısı çok sınırlıdır. Adnan Yeşildal aracılığı ile hem bana hem Abdullah beye söylenmişti. Abdullah bey direkt bana bütün elemanları al demedi ama eleman alımında katkısı var. İdari personel alımında siz çok müdahil olmayın diye bana ilk toplantıda söylendi. Tam net hatırlamıyorum ama üniversitenin yönetiminde etkin kişiler bana bunu söylediler. Akademik kadroya kimin alınacağını Adnan Yeşildal öneriyordu. O dönem cemaat yapılanmasını devleti tehdit eden bir terör örgütü olarak değerlendirmemiştik. 'Üniversitenin kamuoyuna bu yapı ile ilişkisi olmadığını anlatmamız lazım' dedim. Ama maalesef bu bildirgemizde de bazı mütevelli üyeleri beni eleştirdiler. Beni isterseniz görevden alabilirsiniz dedim. Abdullah Kavuk, 'Bu senatonun görevi değil, böyle bir şey yaparsa mütevelli heyeti yapar' dedi."
"FETÖ İLE BAĞLANTISI VAR"
Tanık olarak dinlenen sanık Ahmet Küçükbay'ın eski ortağı işadamı Sahip Selim Gökdemir ise ifadesinde, "Ahmet Küçükbay ile 7 yıl ortaklığımız oldu o dönem gözlemlerim oldu. Küçükübay'ın cemaat ile ilgili maddi desteklerinin olduğunu gözlemledim. Ben bu örgüte mensup olmadım. Ahmet Küçükbay ile yaptığım sohbetlerde de kabul etmişti. Ahmet Küçükbay'ın talebi üzerine 4 Kasım tarihinde bir araya geldik. Kendisini çok rahat gördüm. Küçükbay'a, 'Çok rahat görüyorum sizi. FETÖ'nün Ege Bölgesi'nin en önemli finansörü değil misin' dedim. O da başını sallayarak 'evet' dedi. Ahmet Küçükbay cemaat tarafından itibar görüyordu. Ben cemaat toplantılarına katılmadığım için detaylarını bilmiyorum" dedi.
Ahmet Küçükbay ile ortaklığının 7 yıl boyunca iyi olduğunu, 2009'da sorunlar yaşamaya başladıklarını dile getiren Gökdemir, "Ahmet Küçükbay'ın FETÖ'nün gücü ile birlikte olması ben rahatsız etti. Ben de bunun böyle gitmeyeceğini belirttim, ortaklığı sonlandırdık. 1 Kasım seçimlerine müteakip yaptığımız bir konuşma var Ahmet Küçükbay ile. Ben devletin gücünden bahsettim. Devletin her şeyi bileceğinden söz edip, 'Senin FETÖ ile alakan var mı' diye sordum. 'En son Fethullah Gülen'i ne zaman ziyaret ettin' dedim. Bana verdiği cevap da 7 Haziran seçimlerinden sonraki Temmuz ayında ziyaret ettiğini söyledi. Bende bu ziyaretin uygun olmadığını söyledim. Ahmet Küçükbay'ın avukatı, savcı oldu, daha sonra FETÖ soruşturmasında savcılıktan atıldı" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verdi.