İzmir - Baykal Bu Cumhuriyet Nefreti Ne
İzmir - Baykal Bu Cumhuriyet nefreti neBaykal: Bu Cumhuriyet nefreti ne? CHP eski Genel Başkanı, Antalya milletvekili Deniz Baykal, TBMM'de 4 eski bakan ile ilgili yapılacak oylamayla ilgili, "Herkesin gördüğünü Meclis kararıyla yok etmek mümkün mü? Yok olan yaşanan olaylar değil senin haysiyetin olur.
İzmir - Baykal Bu Cumhuriyet nefreti neBaykal: Bu Cumhuriyet nefreti ne?
CHP eski Genel Başkanı, Antalya milletvekili Deniz Baykal, TBMM'de 4 eski bakan ile ilgili yapılacak oylamayla ilgili, "Herkesin gördüğünü Meclis kararıyla yok etmek mümkün mü? Yok olan yaşanan olaylar değil senin haysiyetin olur. Salı günü TBMM bir sınav verecek" dedi. Baykal, Cumhuriyet'e '90 yıllık reklam arası' sözünü de sert şekilde eleştirirken, "Bu Cumhuriyet nefreti ne?" diye konuştu.
Deniz Baykal, iki günlük İzmir ziyaretine Adnan Menderes Havaalanı'nda basın toplantısıyla başladı. CHP İl Başkanı Bedri Serter, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve CHP'lilerin karşıladığı Baykal, Türkiye, bölge ve dünyada çok özel bir döneme girildiğini, Yeni bir siyasi konjöktör şekillendiğini söyledi. Herkesi kaygılandıran süreçten geçildiğini savunan Baykal, şöyle konuştu: "Bu kaos karşısında en temel çıkış yolu; Türkiye'nin siyasi temellerindedir. Beyhude arayışlara gerek yok. Bizim değer ve önemin yetirince kavrayamadığımız kendi temel değerlerimizi, ilkelerimizi hatırlamalıyız. Yaşanan kriz; din ve siyaset ilişkisinden kaynaklanıyor. Hem Türkiye, hem bölge ve dünyada. Din ve siyaset ilişkisinin sağlıklı bir şekilde kurulamamış ya da kurulmuş ilişkinin bozulmasından kaynaklanan sıkıntılarla karşı karşıyayız. Din ve siyaset ilişkisi toplumsal yaşamın huzuru istikrarı açısından en temel unsurdur. Bu konuda en başarılı dengeyi kurmuş bir Müslüman ülke olarak dünyada sadece Türkiye vardır. Din ve siyaset ilişkini doğru zemine oturduğu için geride kalan 90 yılda hem ilerlemesi gelişmesi demokrasi, cumhuriyet, hukuk, insan haklarına saygı kadın erkek eşitliğini hayata geçirme doğrultusunda önemli ilerleme kaydettik. Böyle bir tabloyu başka Müslüman ülkede görmek mümkün değildir."
Dinin siyasete, siyasetin dine dönüştürülmek istendiğini öne süren Deniz Baykal, işlerin giderek çığrından çıktığını ifade ederken, "Bunun altın dengesini Türkiye nüfusu 17 milyonken kurduk. 1920'lerde kuruldu. Zaman zaman bir tarafın lehine denge bozulmuştur. Ancak kendi içinde dengesini bulmuştur. Çözmenin yolu bunu tahrip etmek değil" dedi.
Kadın, insan hakları ve demokrasinin çok önemli olduğunu belirten Baykal, bunlar olmazsa çağın içinde ayakta durmanın zor olduğunu anlattı. Baykal "Düzelteceğiz' diye başka yanlışlık yapıldı. Kantarın topuzunu kaçırmadan, şahkülü şaşırmadan bu dengeyi koruyalım. Türkiye ve dünya için başka çıkış yok" diye devam etti.
Din ve siyaset dengesi kadar hukuk ve demokrasi dengesinin de önemli olduğuna dikkatçeken Baykal, şunları söyledi: "Demokrasi; tabii ki halkın seçimi ile başlar. Ancak, orada bitmez. 'Seçimden sonra demokrasiye gerek yok' anlayışı yanlıştır. Demokrasi seçimle başlar, insan hakları özgürlüğü, basın özgürlüğü, denetim, örgütlenme özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bağımsız yargı temeldir. 'Bağımsız yargı olmasın, biz seçimi yaptık' anlayışı yanlış. Her yerde seçim var. Kore'de de var. Hukuksuz demokrasi olmamalı. Hukuk ve demokrasi dengesi olmalı. Bu hesap verilebilir olmaktır. Hukuk herkesin hesabını verebilmesi demektir. Şeffalık nedir? Hesap verilebilirlik nedir? Herkes hesap vermeli. Vatandaş da, belediye başkanı, meclis üyesi, milletvekili, bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı da hesap verir. Kendi şartları var ama hesap verecek."
"GERÇEĞİ MECLİS KARARIYLA YOK ETMEK MÜMKÜN MÜ?"
Türkiye'de adı konulmamış kriz ve kaos bulunduğunu, her şeyin sis altında, toz dumana karıştığını iddialarına ekleyen Deniz Baykal, yargının işlemesi, hesap verilebilirlik olgusu, hukuk ve demokrasinin işleyeceğini böylece kaosun ortadan kalkacağını söyledi. Salı günü TMMM'de 4 bakanla ilgili yolsuzluk iddiaları konusunda komisyonun hazırladığı raporun oylamasının yapılacağına dikkat çeken Baykal, şöyle devam etti: "TBMM'de 'Yolsuzluk vardır ya da yoktur' diyeceğiz. Nihai hükmü vereceğiz. 'Yoktur' desek yapacak bir şey kalmayacak; 'Harç bitti yapı paydos' diyeceğiz. 'İncelensin, aydınlığa kavuşturulsun' denilirse yargıya intikal ettireceğiz. Bu çalkantı sonrası geçmişte tek parti ve çok partili dönemlerde, farklı hükümetler zamanında olduğu gibi bu olayın incelenmesine gerek yok mu? TBMM'nin büyüklüğü metrekare büyüklüğünden gelmez. Onuru büyük olduğu için, manen büyük olduğu için temsil ettiği ruh, iddiası, asaleti büyük olduğu için Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Günü geldiği zaman büyüklüğün hissettireceğine dair güvenimiz yok mu? Bu Meclis günü geldiğinde emperyalist güçlere karşı milli haklarını korumak için Kıbrıs'a çıkartma kararı almadı mı? 1 Mart'ta 'yabancı asker sokma' diyen bu Meclis'tir. Şimdi de böyle bir karara ihtiyaç yok mu? Büyüklük bunu gerektirmiyor mu? Herkesin gördüğü gerçeği bir meclis kararıyla yok saymak mümkün mü? Yok olan yaşanan olaylar değil senin haysiyetin olur. Hukuku çiğnersen, bunu sandık lafları ile kapatamazsın. Sandığa ihtiyaç var ama 'sandıktan geçtim hukuka ihtiyaç yok' diye bir şey yok. Oldurtulursa çok yanlış olur, çok acı olur. Böyle kararlarla huzur, barış, istikrar, devlet ve cumhuriyetimizin saygınlığını kaybediyoruz. Kaybetmeyelim. Bu oylama bir sınavdır."
"BU CUMHURİYET NEFRETİ NE ?"
Baykal, Ak Parti milletvekili Tülay Babuşçu'nun adını vermeden Cumhuriyet dönemi için '90 yıllık reklam arası" benzetmesiyle ilgili de sert eleştirilerde bulundu. Baykal, şöyle konuştu: "Bu nedir' Bu Cumhuriyet nefreti nedir Allah aşkına? Tarihimize geçmişe saygımız var. İftihar edeceğimiz üzüleceğimiz dönemler var. Ama bizim geçmişimiz; Şanlı bir tarihimiz var. 90 yıl bu coğrafyada ayakta kalmayı başarmışız. Heryer yangın yerine dönüşmüşken, çevremiz yakılıp- yılırken, yangın Avrupa'ya sıçramaya başlamışken biz barış uyum istikrar ülkesi gibi varlığımızı sürdürüyoruz. Çünkü sağlam temelimiz var. Böyle bir ortamda Cumhuriyet dönemini bir parantez, reklam arası sayma anlayışı! Cumhuriyet'e karşı derin saygısızlık sevgisizlik nerden kaynaklanıyor? Allah akıl- izan versin."
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, isim vermeden giderek birilerinin hafif bir şımarıklık içine girerek niyetlerini hesapların giderek daha açık ortaya koymaya başladığını söyledi.
"GERÇEK ÖNSEÇİM EN DOĞRUSU"
Baykal, gazetecilerin genel seçimler öncesi CHP'de önseçimle ilgili sorusunu yanıtladı. Baykal, partiyi harekete geçirmek, alınacak kararların tartışmaların dışında şekillenmesi açısından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da ifade ettiği gibi yargıç gözetiminde tüm üyelerin katılımıyla gerçek bir önseçim yapılması gerektiğini söyledi. Baykal "İstişare ettik, eğilim yakaladık, ilçeler sandık koydular falan değil, gerçek seçim doğrusudur. Hepimizin içimize bunu sindirmemiz, alıştırmamız lazım" dedi.
Milletvekili Deniz Baykal, İzmir ve sosyal demokratların çeşitli saldırı ve kuşatmalara maruz bırakıldığını, çok ciddi tuzaklar, saldırı, plan ve tertipler olduğunu bildiklerini, bunlarin kendilirini kaygılandırıp, korkutmadığını kaydederek, "Yeter ki kendi içimizde bu tuzaklara katkı yapar hale gelmeyelim. Tuzaklara kendi içimizden düşmeyelim" dedi.
Türkiye'nin çevresinde yaşanan olaylara karşı izlediği politikayla ilgili değerlendirme yapan Baykal, bölgendeki çalkantıların derinleşmesi konusunda Türkiye'nin bir sorumluluğu olduğun söyledi. Baykal, şunları ekledi:
"Bölgemizin çatışma ve kargaşa ortamına girmemesi, sokulmamasının ne kadar Türkiye için yararlı değerli olacağını şimdi belki anlamaya başladık. Keşke bir takım beyhude heveslere kapılıp, bölgedeki kargaşayı etkileme, hızlandırmaya yönelmeseydik. Bölge daha sakin olsaydı da, biz her alanda göçmen dahil bu sıkıntılar içine girmeseydik. İç ve dış politika arasında köklü ayrım yapmak doğru değildir. Yurtta barış cihanda barış. Hepsi birbirine bağlıdır. Ayrılmaz. 'Dışarıda ne olursa olsun içeride olmasın' diye bir şey yok. 'Dışarda barış olsun içerde olmayabilir' diye olmaz, barış bir bütündür. Barışı çevremizde bozmakta yarar görür, o yönde gayret gösterirsek bir süre sonra bozulan barışın Türkiye'deki barışı bozabileceğini yaşayarak gördük. Dış politika hayatın içinde ders almak vardı. Devlet bedel ödeyerek, ders alınarak öğrenilecek bir iş değildir. Maliyeti Türkiye için ağır olmaya devam ediyor."