İyi Parti'nin "Afad'ın Depremde Görevini Yerine Getirememesinin Nedenlerinin Araştırılması" Önerisi, AKP ve MHP'li Milletvekillerinin Oylarıyla...
İYİ Parti’nin “AFAD’ın depremde görevini yerine getirememesinin nedenleri” ile ilgili araştırma önergesinin TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, “İnsanlar enkaz altında can çekişirken, soğukta hipotermiye girerken, dakikaların önemli olduğu bir zamanda kurtarma çalışmalarına askeriye neden katılmadı? 10 bin kilometre uzaklıktan Meksika geldi, yardıma koştu ama Malatyalılar burunlarının dibindeki askeriyeden yardım göremediler. AFAD’ın çaresizliği büyükelçi olarak atanan eski başkanının göreve çağrılmasıyla kendini gösterdi” dedi.
İyi Parti'nin " Afad'ın depremde görevini yerine getirememesinin nedenleri" ile ilgili araştırma önergesinin TBMM Genel Kurulu'nda bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, "İnsanlar enkaz altında can çekişirken, soğukta hipotermiye girerken, dakikaların önemli olduğu bir zamanda kurtarma çalışmalarına askeriye neden katılmadı? 10 bin kilometre uzaklıktan Meksika geldi, yardıma koştu ama Malatyalılar burunlarının dibindeki askeriyeden yardım göremediler. Afad'ın çaresizliği büyükelçi olarak atanan eski başkanının göreve çağrılmasıyla kendini gösterdi" dedi.
İYİ Parti'nin " Afad'ın depremde görevini yerine getirememiş olmasının nedenlerinin araştırılması" amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önergenin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, şunları söyledi:
"TOPLANAN DEPREM VERGİLERİ DEĞERLENDİRİLSEYDİ 800-900 BİN KADAR KONUT YAPMAK MÜMKÜNDÜ"
"6 Şubat depremi ülkemizi perişan etti. Vatandaşlarımız can verdiler. AK Parti hükümetinin deprem karşısındaki şaşkınlığı, bizi şaşırtmadı. Her defasında hükümet depremin geniş bir alanı kapsadığından bahsetmektedir. 1999 yılından itibaren ülkemizde depremle ilgili vergi toplanmıştır. Bugünkü hesaba göre eğer toplanan deprem vergileri değerlendirilseydi 800-900 bin kadar konut yapmak mümkündü.
Kahramanmaraş depreminin olacağını hepimiz biliyorduk. Asrın ihmali tüm haşmetiyle gündemimize oturdu. Bilim adamlarının anlatmaktan dillerinde tüy bitti. Hükümetin anlatılanlara tepkisi ise sadece umursamamaktı. O binalar; uygun olmayan zeminlere, şuursuzca yapılmayabilirdi. Maalesef Kahramanmaraş depreminin baş faili umursamazlıktır. Deprem sahasının büyüklüğü başarısızlığa mazeret olarak gösteriliyor. Böyle bir olay için hiçbir hazırlığınızın olmadığı ortada.
"ARAMA KURTARMA EKİBİNİN SAYISI ANCAK 4 GÜN SONRA 120 BİNE ULAŞABİLDİ"
Hükümet deprem nedeniyle 4'üncü seviye alarm verdi. Yabancı ülkeler hiç beklemeden harekete geçtiler. 6 Şubat'ta Afad'ın verilerine göre; yıkılan 5 bin 600 binada arama kurtarma için 9 bin 876 kişi varken, arama kurtarma ekibinin sayısı ancak 4 gün sonra 120 bine ulaşabildi. Bir soru var ki herkesin içini kurt gibi kemiriyor. Malatyalılar, 'burada 2'nci ordu vardı, biz 2'nci orduyu neden yanımızda göremedik' diye soruyorlar.
İnsanlar enkaz altında can çekişirken, soğukta hipotermiye girerken, dakikaların önemli olduğu bir zamanda kurtarma çalışmalarına askeriye neden katılmadı? 10 bin kilometre uzaklıktan Meksika geldi yardıma koştu, ama Malatyalılar burunlarının dibindeki askeriyeden yardım göremediler. Afad'ın çaresizliği büyükelçi olarak atanan eski başkanının göreve çağrılmasıyla kendini gösterdi. Afad'ın depremde yaptığı en yararlı iş bu olmuştur.
"HÜKÜMET EN BASİTİNDEN ULAŞIM DAHİ SAĞLAYAMADI, İLETİŞİM SAĞLAYAMADI"
Her ile birden fazla vali ve idareci göndermek sadece işi savsaklamaktır. Depremle ilgili çalışmalarınız ve planlamalarınız olmadıktan sonra ülkenin tüm valilerini bir ile toplasanız da fayda etmez. İş makinaları günlerce enkazın başına ulaştırılamadı. Hükümet en basitinden ulaşım dahi sağlayamadı, iletişim sağlayamadı. Antakya'da insanlar depremin üçüncü günü, 'bize kazma kürek yollayın' diye yalvarıyorlardı. Bir tarafta insanlarımızın hak etmediği bir deprem felaketi bir tarafta yardım alamayan depremzedeler. Bir tarafta ise yararlanma becerisini gösteremediğimiz askeriye.
Depremin 'tuş' ettiği bir başka kurum Türk Kızılayıdır. İnsanların yıllarca gözü gibi baktığı, her türlü yardımın esirgenmediği ve her defasında yardımda bulunduğu Türk Kızılayı maalesef kof bir kurum haline geldiği bu depremde anlaşıldı. Ülkedeki makam sahiplerinin umursamazlığı bu dönemde rekora koşuyor. Bir yardım kuruluşuna vatandaşımızın ihtiyacı olduğu günlerde depremin 3'üncü günü Kızılay para ile çadır satıyor. Kızılay'ın başında olan zat pişkin pişkin oturuyor. Bu durum zorbalıktır. İnsanlarımızın ülkesine olan güveninin sarsılmasıdır."
" Afad'IN DEPREMLE BİRLİKTE GERÇEK ORGANİZASYON BECERİKSİZLİĞİNİ GÖRMÜŞ OLDUK"
İYİ Parti'nin grup önerisi üzerine söz alan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu şunları kaydetti:
" Afad'ın depremle birlikte gerçek organizasyon beceriksizliğini görmüş olduk. Depremin birinci günüydü biz hemen HDP Genel Merkezi'nde bir koordinasyon oluşturduk. İlk gün Afad'ı aradık. Aradığımızda AFAD bizzat kendisi söyledi: 'Bölgeye helikopter dışında hiçbir ulaşım aracıyla gitmek mümkün değil.' Yani AFAD ortada kalmış hiçbir şey yapamıyordu. Acil durum yönetimi, bu yolların açık tutulması, alternatif güzergahların kullanılması; ya da bu iş için özellikle bir takım araç gereçlerin hazır tutulması gerekmiyor mu? Gördük ki iktidarın böyle bir derdi yok.
Herkes kendi haline bırakıldı. Birinci gün kimse gidemedi. Bakan gitmiş anlatıyorlar, 'Bakanlarımız hep oradaydı.' Senin bakanın ne yapacak orada. Vatandaş enkaz altında kendisini çıkaracak birisini arıyor. Orada bakanı görse ne olacak görmese ne olacak. Bakan orada olduğu zaman, devlet orada olduğu anlamına gelmiyor. Devlet orada demek tümüyle yardım, ekipman, enkaz altındaki vatandaşın kurtarılmasına yardım edecek ekibin orada olması. Devlet dediğimiz mekanizma bunu istiyor.
"HER ŞEYİ ANKARA MERKEZE TOPLAYIP, ANKARA'YI DA TEK ADAMA BAĞLADIĞINIZ ZAMAN BU TÜR SORUN VE SIKINTILARIN ALTINDAN KALKAMIYORSUNUZ"
Burada problem merkeziyetçi tek adam rejimidir. Bütünüyle her şeyi Ankara merkeze toplayıp, Ankara'yı da tek adama bağladığınız zaman bu tür sorun ve sıkıntıların altından kalkamıyorsunuz. Deprem Hatay'da, Samandağ'da, Adıyaman'da, Maraş'ta ve bütün o bölgede. Oraya Ankara'dan gidilecek ve koordine edilecek. Ankara'dan malzemeler götürülecek. Her alanda AFAD'ın bu tür önlemleri oluşturması ve deprem beklenen bölgelerde tedbirleri alması gerekirken her şeyi Ankara'ya, merkeziyetçi tek adama bağladığı takdirde böyle şeyler yaşanıyor.
İnsanlar kaderine terk edildi. Kazma, kürek bulamadılar ve bütün bu beceriksizlikler içerisinde vatandaşın kendisinin ifade ettiği gerçeklik şudur: 'Eğer zamanında müdahale edilmiş olsaydı yaşamını yitirenlerin yarısı kurtarılabilirdi.' Bu gerçekliği bütün deprem bölgelerine gittiğiniz zaman herkesten duyabiliyorsunuz. Maalesef AFAD daha sonra yardımları engelledi. Özellikle işine gelen kıymetli jeneratördür, çadırdır ve benzeri yardımlara el koydu. AFAD bir bütün olarak tümüyle beceriksiz bir şekilde enkaz altında kaldı. Enkazın altında kalan AFAD değil, AFAD'ı yönetenlerdi ve bu iktidarın kendisiydi."
"MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI'NIN NUMARASINI BİZ MİLLETVEKİLLERİNDEN İSTEDİNİZ"
CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek ise şunları söyledi:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde İzmir depremi sonrası kurulan Deprem Komisyonu'nda AFAD bize bir kitapçık dağıttı. Bu kitapçığın içinde bir harita var. O haritada da 5 tane sismik boşluğun olduğu yer gösteriliyor. Bunlardan bir tanesi Kahramanmaraş'tan başlayıp, Hatay'a kadar gidecek olan ve 7,5 büyüklüğünde deprem üretecek bir riskten bahsediliyor. AFAD bunun tedbirini aldı mı? Hayır, yok.
İstanbul'dan kurtarma ekiplerini uçağa bindirdiniz, ekipmanları nakliye araçlarına yüklediniz Aksaray-Adana otoyolunu 6 saat kardan trafiğe açamadınız. İstanbul'dan İncirlik hava üssüne ekipman indirdiniz, kargo uçaklarındaki lift yüksekliğini bilmediğiniz için malzemeleri 6 saat indiremediniz. NATO geldi, NATO'nun askerleriyle indirip bölgeye ulaştırdınız. 'İnen insanları Adana'dan Hatay'a ulaştırmak için otobüs lazım' dediniz. Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin araçlarından yardım istediniz. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı'nın numarasını biz milletvekillerinden istediniz.
"AFAD'IN HATAY'DAKİ BİNASI ÇÖKTÜ. HATAY'A YARDIM EDECEK OLAN İLLERİN TÜMÜNDE ENKAZ ALTINDA KALDILAR"
Sizin Hatay Valiniz hepimizin içinde, 'ben AFAD başkanına ulaşamıyorum' dedi. Çünkü bütün telefon sistemleri kapanmıştı ve Hatay'da telefonlar çalışmıyordu. Devletin valisinin, devletin sağlık bakanının AFAD'ın Hatay başkanına ulaşamadığı bir yerde siz neyi çözeceksiniz? Valinin kalkıp 'bu AFAD başkanını görevden alamıyorum' diye herkesin içinde şikayet ettiği ortamı yaşadık. AFAD'ın Hatay'daki binası çöktü. Hatay'a yardım edecek olan illerin tümünde enkaz altında kaldılar.
Hastaneler çöktü, kamu binaları çöktü, Jandarma kışlaları çöktü, askeri binalar çöktü. Hepsinden önemlisi daha üç yıl önce yapılmış olan AFAD'ın Hatay'daki merkez binası çöktü. Bunun hesabını vermeyecek miyiz? Hastaneler yıkılınca arama kurtarma ekiplerinin enkaz altından çıkardığı canlıları ambulansla yolladınız. Yolları açamadığınız için ambulanslar emniyet şeridinden gitmek zorunda kaldı. Hatay- Adana otoyolunun emniyet şeridi de maalesef yoktu. Üç buçuk saatte yaralıları ambulansla Adana'ya gönderdik.
"SİSTEM ÇÖKTÜ, AFAD ÇÖKTÜ VE ENKAZIN ALTINDA AĞIR BİÇİMİYLE KALDI. BEDELİNİ DE YURTTAŞLAR ÖDEDİ"
AFAD bir yönetim şeması yapmıştı. Hatay'ı Gaziantep'in kurtaracağını öngörüyordu, Gaziantep'i Maraş'ın kurtaracağını öngörüyordu bütün bunları da Malatya'nın kurtaracağını öngörüyordu sistem çöktü, AFAD çöktü ve enkazın altında ağır biçimiyle kaldı. Bedelini de yurttaşlar ödedi."