Iuc Başkanı Azizoğlu: "Biz Osmanlı'nın Ruhunu Kurmaya Çalışıyoruz"
Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, emperyalist güçlerin Müslüman’ı Müslüman’a kırdırdığını belirterek, “Müslümanlar savaşıyor, onlar kazanıyor ve bizler onların himmetine muhtaç hale geliyoruz.
Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, emperyalist güçlerin Müslüman'ı Müslüman'a kırdırdığını belirterek, "Müslümanlar savaşıyor, onlar kazanıyor ve bizler onların himmetine muhtaç hale geliyoruz. Biz Osmanlı'nın ruhunu kurmaya çalışıyoruz. Osmanlı devletinin coğrafi toprağında Türkiye Cumhuriyeti'nin asla bir düşüncesi bile olamaz. İslam birlikteliği ve İslam kültürü oluşturmak istiyoruz. Bu da Osmanlı ruhunu tarif ediyor" dedi.
Son günlerde Halep'te meydana gelen saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Azizoğlu, Halep'te yaşanan olayların İslam coğrafyasında son yıllarda yapılan saldırıların sadece bir örneğini teşkil ettiğini belirterek, "Halep gibi Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Pakistan ve tüm İslam coğrafyasında büyük bir katliam ve soykırım yapılmaktadır. Bu projelerini ise oluşturdukları terörist örgütlerle hayata geçiriyorlar. Halep'te bu projenin bir parçası. Tarihe baktığımızda İslam'a ya da Müslüman olan kavimlere hizmet eden hiçbir terör yapısı bulamazsınız. Terör yapısının adına etnik yapı ya da inançlara dayalı bir kamufle elbisesi giydiriyorlar. İslam ülkelerindeki tüm kazanımlara bazen Afrika'da madenler, bazen Ortadoğu'da madenleri ya da Türkiye, Mısır, Pakistan gibi ülkelerin silahlı güçlerini kullanarak darbeler yapıp İslam coğrafyası başta olmak üzere tüm doğu medeniyetlerini maddi, kültürel her alanda asimile ya da gasp ederek kullanıyorlar" dedi.
Tarihe bakıldığında Hristiyan savaşlarında milyonlarca insanı katleden, 6 milyon Yahudi'yi katleden, dünyayı kolonileştiren, demokrasiden, insan haklarından uzaklaştıran Müslümanların olmadığını kaydeden Azizoğlu, "Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda 70 milyon insanı katleden Müslümanlar değildi. Biz Müslümanlar etnik yapısı ne olursa olsun tüm terör örgütlerini lanetliyoruz. Bunlara karşı hepimiz insanlığa zarar verdiği için düşmanca hisler duyuyoruz. Terör örgütlerini bahane ederek şu anda Halep'i katleden birleşik emperyalist güçler, terör örgütlerini bahane ediyorlar. Türkiye'de daha birkaç gün önce 44 vatandaşımızı şehit eden terör örgütüyle Suriye'de insanları katleden bu emperyalist güçlerin ne farkı var? Silah üreten, bütün bu terör örgütlerine lojistik, hatta diplomatik destek veren bu emperyalist güçler Halep'te ne için savaştığı gözler önündedir. Sadece çocuklarını daha iyi bir geleceğe hazırlamak için bizlerin çocuklarını öldürüyorlar. Kendi geleceklerini garanti altına almak için bizlerin geleceğini karartıyorlar. Halep'te yapılan katliamda tüm birleşik emperyalist güçler uçakları havada aynı noktaya bomba atıyor fakat ölenler Müslümanlar" dedi.
Emperyalist güçlerin artık yeni bir strateji geliştirdiklerini ifade eden Azizoğlu şunları söyledi:
"Bu yapı Birinci, İkinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi 70 milyon insanı katleden Batı toplumları kendi arasında savaşmayı bıraktı. Önce bizlerle savaşmaya başladılar, Müslümanları katletmeye başladılar. Şimdi onu da bıraktılar, Müslümanları savaştırarak tüm kazanımlarını elde ediyorlar. Müslüman'ı Müslüman'a kırdırıyorlar. Müslümanlar savaşıyor, onlar kazanıyor ve bizler onların himmetine muhtaç hale geliyoruz. Bu çizdiğimiz portrede demokratik bir yapı, evrensel bir hak, özgürlükler, çağdaşlık, medeniyet tanımlamasını Batılılar için yapamayız. Benim ülkemde İstanbul'da, Ankara'da, Gaziantep'te yapılan terör saldırılarında yüzlerce Türk vatandaşı şehit edildiğinde Batı toplumları hiçbir reaksiyon göstermiyor. Sadece küçük kınamalar."
Halep'te cereyan eden olaylarla ilgili bütün İslam coğrafyasının Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemlerine kulak vermesi gerektiğinin altını çizen Azizoğlu, "Bu herhangi bir mezhep çatışması, dini çatışma, terör örgütlerinin çatışması değil. Bu Batı toplumlarının bir projesidir. Batı toplumları tarafından ezilen toplumların haklarını korumak için dik duran bir liderin söylediği söylemler, ülkede terör eylemlerinin, 15 Temmuz darbe teşebbüslerinin artmasına vesile oldu. Bizler 80 milyon Türk milleti Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Sünni'si, Alevi'si, sağcısı, solcusu, dünya görüşü, mezhebi ne olursa olsun önceliğimiz bu ülkenin bütünlüğünü sağlamak. Çünkü bu ülkenin bütünlüğü İslam coğrafyasının umududur. Biz Osmanlı'nın ruhunu kurmaya çalışıyoruz. Osmanlı devletinin coğrafi toprağında Türkiye Cumhuriyeti'nin asla bir düşüncesi bile olamaz. İslam birlikteliği yaratmak istiyoruz, İslam kültürü oluşturmak istiyoruz. Bu da Osmanlı ruhunu tarif ediyor. Osmanlı ruhu demek tüm İslam dünyasında tekrar Türkiye'nin liderliğinde herkesin kendi sistemi, kendi rejimi, kendi coğrafyası ama bir üst lider ülke olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti şu anda İslam coğrafyasının en güçlü, Batı toplumlarının entegrasyonunu sağlamış, birçok konuda müttefiki olan bir dünya devidir. Türkiye'den İslam dünyasının haklarını savunmasını beklemek herkesin en doğal hakkıdır" dedi.
"Bu kürede sizler kadar hepimiz paydaşız"
Azizoğlu şunları söyledi:
"Bizler Müslümanlar olarak Batı toplumlarına birey, toplum, ülke, hiç kimse düşman değil. Fakat 'Çekin elinizi üstümüzden, terör örgütleri yaratarak çocuklarımızı katletmeyin, kazanımlarımızı gasp etmeyin, kendi çocuklarınızın, ailelerinizin geleceği için bize zulüm etmeyin' diyoruz. Biz sizin düşmanınız değiliz. İslam ülkelerinde silah üreten yok. Terör örgütlerinin silahlarını siz üretiyorsunuz, siz satıyorsunuz. Utanmadan tüm insan değerlerinizi yitirerek bir de bizlerle endeksliyorsunuz. 'Müslüman, Kürt, Arap terör örgütleri' diyorsunuz. Hiçbirisi hiçbir etnik yapıya ait değil, sizin uşaklarınız. Hizmetkarlarınızı, uşaklarınızı alın üstümüzden. Bizim sizinle dini, kültürel, coğrafi bir ortaklığımız yok. Biz sizin için bu kadar önemli miyiz ki, bizim her işimize bu kadar karışıyorsunuz? Ekonomimizi gerektiğinde çökertiyorsunuz, size hizmet edebilecek yapay sitemler, rejimler kuruyorsunuz. Size hizmet eden taşeron liderler getiriyorsunuz ve bunları kullanarak yüz yıllardır bizi sömürüyorsunuz. Yeter, bizler insanlık ailesinin bireyleriyiz. Bu kürede sizler kadar hepimiz paydaşız. Allah en şerefli mahlukatı insanoğlunu yaratmıştır. İnsanoğlunun tanımlamasında vicdan varsa, merhamet varsa, sevgi varsa, aşk varsa insandır ama sevgiyi, merhameti, vicdanı, ahlakı yitirmiş mahlukatı insan diye tanımlamakta bile zorlanıyorum." - ANKARA