İtalyan Francesca aşık olduğu Türk genci ile geldiği Kırşehir'de antikacı oldu
İtalyan Francesca Guidi, İspanya'nın Kanarya Adaları'nda tanıştığı antikacı Hakkı Demirkalp ile Kırşehir'deki Zanaatkarlar Çarşısı'nda esnaflık yapıyor.
İtalyan Francesca Guidi, İspanya'nın Kanarya Adaları'nda tanıştığı antikacı Hakkı Demirkalp ile Kırşehir'deki Zanaatkarlar Çarşısı'nda esnaflık yapıyor.
Müslüman olarak "Zöhre" ismini de alan 28 yaşındaki kadın, Nasuhdede Mahallesi Selafur mevkisinde geçen yıl eylülde kurdukları çiftlikte Demirkalp (40) ile dini nikahlı olarak yaşamaya başladı. Çift, 5 Ağustos'ta kıyılacak resmi nikah için gün sayıyor.
İtalya'nın Milano şehrinde güzel sanatlar alanında eğitim alan Zöhre Francesca Guidi, Zanaatkarlar Çarşısı'nda Demirkalp ile işlettiği antikacı dükkanında, eski eserlerin bakımının yanı sıra takı tasarımı yapıyor.
İtalyan kadın, bir yandan antika dükkanında Demirkalp'e yardımcı olurken diğer yandan çiftliklerinde ot biçiyor, koyun güdüyor.
Zöhre Francesca Guidi, AA muhabirine, İspanya'nın Kanarya Adaları'nda doğup büyüdüğünü, Hakkı Demirkalp ile orada tanıştıklarını söyledi.
Yeni tip koronavirüs sürecinde yepyeni bir hayat kurmak için Kırşehir'e geldiklerini belirten Guidi, kurdukları çiftlikte de sık sık zaman geçirdiklerini anlattı.
Kırşehir'in Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinden kalan tarihi ve mistik havasından çok etkilendiğini vurgulayan Guidi, Demirkalp ile burada mutlu olduklarını ifade etti.
Doğal hayatı çok sevdiğini dile getiren Guidi, "Doğal hayatı ve güzelliği seçmek istedik. Benim için çok değişik bir karardı. Koyunlarla ilgilenmek güzel. Burada çok değişik bitkiler gördüm. Bunlardan birisi üzerlik bitkisi. Doğadan bitkiler topluyoruz. Bunların çaylarını yapıyoruz." diye konuştu.
Guidi, Türkçeyi henüz tam konuşamadığını, öğrenmeye devam ettiğini söyledi.
"Böyle bir sevgiyi nerede bulacağım"
Hakkı Demirkalp de antikacılık sayesinde dünyanın birçok ülkesini gezdiğini, yaklaşık 6 yıl yaşadığı Kanarya Adaları'nda Francesca ile tanıştıklarını söyledi.
Francesca'nın Hacı Bektaş Veli'den etkilenerek İslamiyet'i seçtiğini ve "Zöhre" adını da aldığını anlatan Demirkalp, ayrıca Ahi Evran'ı da çok sevdiğine değinerek, şöyle devam etti:
"Önce insanların kültürel olarak birbirini anlaması gerekir. Ben dünyayı gezdim. Neşet Ertaş'ın dediği gibi 'gezdim dolaştım bulamadım Zahide'mden güzelini' misali, gezdik, dolaştık Zöhre'den daha iyisini göremedim. Benimle dağda koyun güder, ot toplar, hayvanların doğumunu yaptırır. Benimle beraber mutlu olur, üzülürsem üzülür. Böyle bir sevgiyi nerede bulacağım."
İşinde en büyük yardımcısının "Zöhre" olduğunu vurgulayan Demirkalp, "Ülkemizde halı dokuma sanatıyla ilgili eğitim almak istiyor. Türkçe eğitimini de hızlandıracağız. Ramazan ayı boyunca İtalyanca Kur'an-ı Kerim okudu, oruç tuttu. Hacıbektaş ilçesine gittiğimizde oranın mistik ve doğal havası çok hoşuna gitti. Orada isminin Zöhre olmasını istedi. Zöhre benim babaannemin adıydı." dedi.