İstiklal Marşı'nın Kabulü GAÜN'de Anıldı
"İstiklal Marşımızın Kabulü ve Önemi" adlı panel GAÜN Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda yapıldı.
GAÜN Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nuri Yavuz'un başkanlığını yürüttüğü panele; GAÜN Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç Dr. Yunus Emre Tansü, Yrd. Doç Dr. Fettah Kuzu ve Yrd. Doç Dr. Mehmet Soğukömeroğulları panelist olarak katıldı.
Prof. Dr. Nuri Yavuz, İstiklal Marşı'nın bir milletin mutabakatı, topyekun bir milletin kabul ettiği, benimsediği ve yaşadığı müddetçe de söylenmesinden gurur duyduğu, söylendiği zaman o milletin bütün fertlerinin kalbinin attığı bir marş olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yavuz, "İstiklal Marşımız çok uzun bir mücadeleden sonra kaleme alınmış, 11 sene aralıksız savaşan bir toplumun sonunda bağımsızlığını elde etmesi ve bu bağımsızlığı sembolize eden milletin mutabakatıdır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nı yazarken yaşayarak görerek yazdığı için dünyada belki eşi benzeri olmayan bir marştır" dedi.
İstiklal Marşı döneminin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey hakkında katılımcıları bilgilendiren Yrd. Doç Dr. Yunus Emre Tansü, "İstiklal Marşı'nı anlamak için öncelikle anlamamız gereken İstiklal Marşı döneminin Milli Eğitim Bakanı, Maarif Bakanı Hamdullah Suphi'yi anlamak gerekiyor. Hamdullah Suphi daha sonra Tanrıöver soyadını alacak olan milli mücadelenin efsanevi Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in babası ve dedesi de Maarif Nazırıdır" diyerek, Hamdullah Suphi'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecindeki sıkıntıları anlamış bir aydın olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasında Mehmet Akif Ersoy'un kimlik anlayışıyla ilgili düşüncelerini aktaran Yrd. Doç Dr. Fettah Kuzu şunları söyledi: "Akif'i sıradan bir sanatçı veya mütefekkir olarak görmüyorum. Akif söyledikleri ile yaşantısını birebir denk duruma getirebilmiş ender insanlardan biri. Yaşadığı gibi konuşmuş, konuştuğu gibi yaşamış. Bu anlamda siyaset üstü bir yapıya sahip. Bugün toplumda solcu dediğiniz, sağcı, dinci dediğiniz herkes Akif'ten bir şey bulabiliyor. Çünkü insanların ortak noktalarına çok iyi temas etmiş, bunları bir arada yaşamanın gereği olarak önemine vurguda bulunmuş biri olduğu için Akif genel anlamda sevilen ve kabul gören birisi."
Yrd. Doç Dr. Mehmet Soğukömeroğulları, "İstiklal Marşı'nın yazılması için azimli, bazı şeyleri gören, toplumun ağladığıyla ağlayan kendisi de ağlatan bir kişi olması gerekiyordu ki bu nasip de Mehmet Akif Ersoy için vuku buldu. İstiklal Marşı ile ilgili çeşitli tartışmalar oldu. Bunların önünde dimdik duran kişi 1938'e kadar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tü. Mehmet Akif Ersoy'un özellikle iki yönü vardır. Bir siyasi yönü vardır. İstiklal Marşı bir devlet olmanın temel koşuludur. O zamana kadar bütün padişahlar kendi adlarında marşlar okutuyorlardı. İstiklal Marşı ile birlikte devlet olma şansımız tam olarak yerine oturdu ve devlet olduk. Milli tarafı da bir milletin bir arada tutan ortak bir bağ unsuruyla yan yana geliyor" şeklinde konuştu.