İstanbul Tabip Odası'ndan 'Yenidoğan Çetesi' Açıklaması
İstanbul Tabip Odası, 'Yenidoğan Çetesi' olayının sağlık sisteminin iflasını gösterdiğini belirterek, sağlık hizmetlerinin piyasa dinamiklerine terk edilmemesi gerektiğini vurguladı.
(İSTANBUL)- İstanbul Tabip Odası (İTO), 'yenidoğan çetesi'ne ilişkin "Bu olay aynı zamanda sağlık sisteminin iflas ettiğini gösteren, bu gerçeği tokat gibi yüzümüze çarpacak nitelikte ve kapsamda bir olaydır. Sağlığın alınır satılır bir meta, hastaların müşteri, sağlık kuruluşlarının ise ticarethane durumuna getirilmesinin sonucudur" açıklamasını yaptı. Yoğun bakım ünitelerinin çok ağır koşullarda çalışılan birimlerden biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Burada fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının tamamını töhmet altında bırakacak değerlendirmelerden uzak durulması gerektiğini akılda bulundurulması gerekmektedir" denildi.
İTO, "'Yenidoğan Çetesi' olayında büyük resme bakmak" başlıklı bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
"Geçtiğimiz Mayıs ayında basına yansıyan ve çok sayıda özel sağlık kuruluşu, sağlık çalışanı ve hekimin adının karıştığı 'Yenidoğan Çetesi' olayı, incelemeyi sürdüren savcının (bazı tutuklu sanıkları serbest bırakılması isteği ile) makamında tehdit edilmesi görüntülerinin açığa çıkması üzerine yeniden kamuoyu gündemine taşındı. Basında ve sosyal medyada yer alan haberlerde bazı sanıkların kendi aralarında yaptıkları konuşma kayıtlarının yayınlaması da toplumda haklı olarak büyük bir infiale neden oldu.
"Mesele yalnızca hukuki ve idari bir suçla sınırlı değildir"
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak konu ile ilgili yaptığımız değerlendirme şu şekildedir:
Bu vahim olayın sorumluları hukuki, idari ve mesleki açıdan soruşturulacak ve yargılanacaktır. Hukuki açıdan yargılama sürecinin başladığı anlaşılmaktadır. İdari yönden soruşturma, Sağlık Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğundadır. Hekimlik uygulamaları açısından ise soruşturma (hakkında suçlamada bulunulan hekimler için) Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde İstanbul Tabip Odası tarafından yürütülecektir. Ancak bizce mesele yalnızca hukuki ve idari bir suçla sınırlı değildir. Bu olay aynı zamanda sağlık sisteminin iflas ettiğini gösteren, bu gerçeği tokat gibi yüzümüze çarpacak nitelikte ve kapsamda bir olaydır. Sağlığın alınır satılır bir meta, hastaların müşteri, sağlık kuruluşlarının ise ticarethane durumuna getirilmesinin sonucudur. Bunun sonucu olarak amacın yalnızca kar etmek ve bunu maksimize etmek olduğu bir sağlık piyasası içinde, etik ve kanun dışı işlemler işin doğası gereği daha sık görülür hale gelmiştir.
"Fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının tamamı töhmet altında bırakılmamalı"
Bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin/kurumların yapılacak yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları alması elbette en büyük isteğimizdir. Ancak yoğun bakım üniteleri çok ağır koşullarda çalışılan birimlerden biridir. Burada fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının tamamını töhmet altında bırakacak değerlendirmelerden uzak durulması gerektiğini akılda bulundurulması gerekmektedir. Bu gibi olayların yaşanmaması için uygulanmakta olan sağlığı piyasa dinamiklerine terk eden, özelleştirmeyi amaçlayan ve amacı kar etmek olan politikalar terk edilmeli, sağlık giderleri genel bütçeden karşılanmalı, bütçeden sağlığa ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık sistemi kamusal olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli hizmet sunacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Aksi halde ne yazık ki bu yaşadığımız sonuncu vahim olay olmayacaktır."