İstanbul Modern'in "Genç Salı Eğitim Programı"
Farklı alanlarda yaptığı çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası ödüller alan, birçok ülkede kişisel ve karma sergilere katılan, pek çok makale ve araştırmaya imza atan Murat Germen, Genç Salı Eğitim Programı'nın konuğu oldu.
Farklı alanlarda yaptığı çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası ödüller alan, birçok ülkede kişisel ve karma sergilere katılan, pek çok makale ve araştırmaya imza atan Murat Germen, Genç Salı Eğitim Programı'nın konuğu oldu.
İstanbul Modern'deki etkinlikte, fotoğraf, mimarlık, multimedya tasarımı ve kent planlaması alanlarında üretimler gerçekleştiren Germen, sanat yaşamını ve üretim süreçlerini gençlerle paylaştı.
Germen, eğitim hayatına Kent Planlama bölümü okuyarak başladığını daha sonra ise ABD'de Mimarlık eğitimi aldığını belirterek, okul hayatının ardından sanatçı olarak aşırı kentleşme ve soylulaştırmanın etkileri, katılımcı vatandaşlık, insanın doğada neden olduğu tahribat, iklim değişikliği, küresel ısınma ve su hakları gibi konulara odaklandığını söyledi.
Eserlerinde kurgusal, belgesel ve sanatsal fotoğrafları kullandığını aktaran Germen, şunları kaydetti:
"Kentler sakinlerinin kendine has yaşama hallerini ve barınaklarını şekillendirildiği alanlardır. Bu yüzden onları inşa eden toplumların aynasıdırlar, bir kültürü kurduğu şehirler üzerinden okuyabilirsiniz. Kentler, toplumların hakiki ruhunu gözlemleyebileceğiniz açık hava antropoloji ve etnografya müzeleri gibidirler.
Kültürel, mimari mirasın ve belleğin sürdürülebilirliği konusunda belge ve kurgu üretmeyi bir direniş biçimi olarak görüyorum. Bunu yaparken sıradanlıktan kaynaklanan aşinalığı kırmayı ve ortaya çıkan görselliğin beklenmedik bir algıya zemin yaratmasını amaçlıyorum."
"Ben bu ülkede daha özgür yaşadığımı düşünüyorum"
Sanatçı adaylarının gelecek kaygısı yüzünden üretimlerinin azalmasını ya da sanatsal üretimi bırakmalarının sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde olduğuna dikkati çeken Germen, "Geçen hafta okuduğum bir raporda ABD'nin her yıl 30 bin sanat okulu mezunu verdiği halde bunlardan ancak 500 tanesinin sanat üretimi yapmaya devam ederek hayatını kazanabildiğini ve ancak 5 tanesinin de yıldız sanatçı olabildiğini öğrendim. Yani bu yalnızca bizim ülkemize has bir durum değil." dedi.
Germen, Batılı devletlerin muhalefeti kontrol altında tutmak adına sanata değer verdiğine işaret ederek, "Ben bu ülkede sanat yaşamı anlamında daha özgür yaşadığımı düşünüyorum. Mesela ben 3 işi aynı anda yapabiliyorum, profesyonel fotoğrafçıyım, tam zamanlı olarak üniversitede çalışıyorum ve aynı zamanda sanatçıyım. Ancak, Batı'da öyle bir sistem kurgulanmış ki, orada hep sizin belli bir şey yapmanızı ve onu sürdürmenizi isterler." diye konuştu.
"Medeniyet kentte başladıysa yine kentte bitecektir"
Kamusal alanda sergi yapmayı çok sevdiği ifade eden sanatçı, sanatın toplum tarafından elit bir etkinlik gibi algılandığını ve bu yüzden toplumun bütün kesimlerine ulaşmakta zorlandığını dile getirdi.
Germen, sanatın insanlara başka bir bakış açısı kazandıran önemli bir alan olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ben küresellikten, kültürel zenginlik olacak dünyada ve herkes birbirini tanıyacak, herkes daha geniş bakabilecek anlıyordum. Sonra ortaya çıktı ki tamamıyla ekonomik bir şeymiş. Küresel sermayenin bütün dünyaya egemen olma projesiymiş küresellik dedikleri. Biz onun için hepimiz tüketiciyiz. Ben şunu iddia ediyorum, 'medeniyet kentte başladıysa yine kentte bitecektir'. Gerçekten de gençler biz İstanbul'un en güzel zamanlarını yaşadık. Sizler bu kentin kuzeydeki ormanlarına sahip çıkın. Oralara sahip çıkmazsanız kendi geleceğinizi yok edersiniz."