İstanbul Güvenlik Konferansı
İstanbul Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Türkiye'nin "Körfezi kendi haline bırakın, bunlar çatışsınlar" diye bir tavır takınmasının mümkün olmadığını belirterek, "O açıdan Türkiye bu politikaları bundan sonra sürdürmeye devam edecek.
İstanbul Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Türkiye'nin "Körfezi kendi haline bırakın, bunlar çatışsınlar" diye bir tavır takınmasının mümkün olmadığını belirterek, "O açıdan Türkiye bu politikaları bundan sonra sürdürmeye devam edecek. Bu açıdan ciddi bir niyet ve irade görüyoruz. Kriz de kolay çözülmeyecek gibi, şu an ki politikalar devam edecek." dedi.
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM), Milli Savunma ve Güvenlik Enstitüsü ile Nişantaşı Üniversitesi tarafından "Yeni Güvenlik Ekosistemi ve Çok Taraflı Bedeli" başlığıyla düzenlenen İstanbul Güvenlik Konferansı, İstanbul'da başladı.
Konferans kapsamında Türkiye-Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu özel oturumunda, İstanbul Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, "Körfez Krizinde Türkiye'nin Rolü" konulu konuşma yaptı.
Prof. Dr. Uysal, Körfez krizinin önemli bir kavşak niteliği taşıdığını, Orta Doğu'daki darbeler ve kaos ortamının da bunun bir uzantısı olduğunu belirtti. Bunun Türkiye ve diğer ülkeler için bir sürpriz olduğunu anlatan Uysal, bir kaç gün önce körfezde Amerika ve Araplar adına Arap-Amerikan Zirvesi yapıldığını söyledi.
Körfezde genelde ciddi bir İran karşıtlığı olduğunu, herkesin İran'dan bahsettiğini ancak ertesi gün bütün okların Katar'a döndüğünü belirten Uysal, "Bu tabi ciddi bir sürpriz oldu. Türkiye'nin üssünü kapatma talebi de ayrıca bir sürpriz oldu. Ben Amerika'nın, bölgedeki krizlerde tamamen pasif değil daha kışkırtıcı bir rolü olduğunu düşünüyorum. Ama belki tüm Amerika değil Amerika içinde bir lobi. Bu lobinin adını da koymak gerekirse, Neocon İsrail Lobisi diye düşünebiliriz. Bu lobi özellikle Mısır darbesi, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile Katar ambargosu hatta en son Kürt bağımsızlık referandumu bunun bir uzantısı. Çünkü bölgeye yeni yeni kaoslar yüklüyor. Arap Baharı bölgeyi hem güçlendirecek hem de bağımsızlaştıracaktı. Bu yüzden buna destek veren Türkiye olsun, Katar olsun hedef alındı diye söyleyebiliriz." dedi.
Türkiye'nin ilk günden beri Katar'a uygulanan ambargoya karşı çıktığını, özellikle ambargocuları çok tahrik etmeden bir yol bulmaya ve arabuluculuk yapmaya çalıştığını dile getiren Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Körfezdeki krizlerin diyalogla çözülmesi ve bölgede birlik fikrinin yaygınlaşması için Türkiye uğraştı. Türkiye krizin çıkmasından itibaren Dışişleri Bakanlığının yayınladığı beyanatta, krizden ciddi şekilde üzüntü duyduğunu, bölgenin tahribatının hedeflendiğini söyledi. Çok ciddi bir telefon diplomasisi gerçekleşti ve bence etkili de oldu. Bu ambargonun uluslararası meşruiyetinin olmadığını, birçok düzeyde dile getirerek, bunun meşruiyetini azaltmaya çalıştı.Kabul de gördü. Önemli bütün ülkeler neredeyse bu ambargoya destekten kaçındı. Özellikle Avrupa ve Rusya'dan gelen destek çok önemliydi."
Uysal, Türkiye'nin baskıları dolayısıyla Katar'dan istenen 13 talebin azaltıldığını dile getirerek, "Özellikle Türkiye'nin üssünün kapatılması talebi ki bunun diğer ülkelerle hiçbir alakası yok, anlamsız bir talepti ve bu düşürüldü. Ambargonun amacı fiili olarak Katar'a diz çöktürmekti. Bu açıdan Türkiye, İran ve Irak'ın üçlü işbirliğiyle bu ambargoyu kırmak için yaptığı hızlı gıda temini, ambargonun çok ciddi hissedilmesine izin vermedi. Bu açıdan Türkiye'nin fiili katkısı da oldu. Üs anlaşması, TBMM tarafından hızlıca onaylandı. Katar'a yönelik terör destekçisi söylemi iddiası çürütüldü. Çeşitli diplomatik ziyaretlerle Suudi Arabistan'ın yumuşatılması hedeflendi." dedi.
"Türkiye, krizlerden fırsatçılık düşünmüyor"
Türkiye'nin, Katar'ın desteklenmesi konusundaki gerekçelerine de değinen Uysal, "Türkiye, ister Irak, ister Körfez olsun bölge istikrarını önemsiyor. Türkiye bu krizlerden, ambargolardan zarar görüyor. Çünkü Türkiye sanayi ülkesi ve üretim yapan bir ülke. Krizlerden fırsatçılık düşünmüyor. Körfez krizinden Türkiye hem memnun değil hem de kar etmiş değil. Çünkü Türkiye istikrardan, ticaretten ve güzel ilişkilerden daha fazla kar ediyor. Dolayısıyla Türkiye için istikrar önemli. Türkiye bölge ile ikili ilişkileri önemsiyor. İkili ilişkileri geliştirmeye çalışıyor. Özellikle müdahale olmasının bir sebebi daha var, Türk üssünün kapatılmak istenmesi. Bu tabi iki ülke arasındaki bir anlaşma. Bunun diğer ülkeleri ilgilendiren bir şey yok." diye konuştu.
Prof.Dr. Uysal, Türkiye'nin diğer Körfez ülkeleriyle uluslararası alanda bazı konularda yardımlaştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Mesela Suriye krizi, Irak meselesi gibi. Dolayısıyla Türkiye'nin (Körfezi kendi haline bırakın, bunlar çatışsınlar) diye bir tavır takınması mümkün değil. O açıdan Türkiye bu politikaları bundan sonra sürdürmeye devam edecek. Bu açıdan ciddi bir niyet ve irade görüyoruz. Kriz de kolay çözülmeyecek gibi, şu an ki politikalar devam edecek. Katar'ın tavrını, tutumunu destekliyorum. Çünkü Katar kendi haklarını, hukuktan kaynaklanan doğal haklarını savunmaktadır. Bölgede başı boşluk, istikrarsızlık ortamının doğmasına izin vermiyor. Katar bağımsız bir ülkedir ve kendisini savunma hakkı vardır. Bölge mali kaynaklarını, ülkelerin çıkarına kullanmak istemektedir. Aynı zamanda Katar görüldüğü gibi diğer Körfez ülkeleri gibi silah satın almamaktadır. Mali imkanlarını silaha yatırmamaktadır, bu tavrı takdire şayandır."