İstanbul'daki "Kck" Davası
Terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 97'si tutuklu 205 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi
Terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 97'si tutuklu 205 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi dışında oluşturulan büyük salonda görülen duruşmada, Kürtçe tercüman aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanık Sevim Er, Kürt kimliği üzerindeki baskıları kaldırmak için mücadele verdiklerini ve bu sebeple yargılandıklarını ileri sürdü.
Ana dilde savunma yapma ısrarlarının "asimilasyona karşı duruş" olduğunu söyleyen Er, "Bizim burada anadilde savunma yapmamız, hiçbir güç tarafından zorla ya da baskıyla yaptırılmıyor" dedi.
Er, savunmasını yazılı olarak hazırladığını ancak iyi göremediği için kendisinin yerine başkasının savunmasını okumasını talep etti.
Mahkeme Başkanı Ali Alçık ise "Öyle olmaz. Savunmanızı başkası yapamaz" diyerek Er'in talebini reddetti.
Savunmasını yapmaya devam eden Er, kendisinin Kürt sorununun çözümünün demokratik yollardan geçtiğine inandığını belirterek, şöyle devam etti:
"DEHAP, DTP partilerinde çözümü görüyordum. Bu partilerin yönetiminde ve siyaset akademilerinde görev aldım. Maalesef ben yasa dışı örgüt yöneticiliğinden yargılanıyorum. BDP yöneticilerinin ve çalışanlarının çalışmalarını yapmaları için, parti siyaset akademisi kurdu. Bizim partinin haricindeki partilerde de siyaset akademileri vardır. Bu hukuki bir yargılama değil, siyasi bir yargılamadır."
Barış sürecini desteklediğini ifade eden Er, sürecin Orta Doğu halklarına barış ve özgürlük getireceğine inandığını dile getirdi.
Er, iddianamede yasa dışı örgüt yöneticiliğiyle suçlandığını hatırlatarak, "Savcı ve polisler, kendilerine göre iddianame ve belgeler hazırlamışlar. Bunlar soyut değerlendirmelerdir" ifadelerini kullandı.
BDP'nin eğitim komisyonunda bulunduğunu ve siyaset akademisinde de il yönetimi kararıyla görevlendirildiğini söyleyen Er, şunları kaydetti:
"Akademide verilen derslerin müfredatı, partinin genel merkezi tarafından hazırlanıyordu. Derslerin iyi verilebilmesi için ben zaman zaman eğitimciler, akademisyenler ve aydınlarla görüşüyordum. Konusu ve branşına göre uzmanlarla görüşüp öneriler alıyordum. Benimle ilgili dosyada toplanan telefon görüşmeleri de bunlarla ilgilidir. Ben hiçbir illegal yapılanma içinde olmadım. Hiçbir ilişkim de yoktur. Savcının iddiasına göre derslerdeki metinleri ben hazırlamışım. Bunun gerçekliği ve dayanağı yoktur. Verilen dersleri eğitimciler kendileri veriyordu. Sunumu onlar yapıyordu. Benim ne sunumlarla ilgim ne de hazırlanmalarına dair bir bilgim yoktur. Derslerin sunumunu müfredata uygun olarak eğitimciler yapıyordu."
Tercüman aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanık Hüsnü Çetin de operasyonel şekilde baskın yapılarak gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarını protesto ettiğini bildirerek, çağrılmaları durumunda kendilerinin emniyete gitmekten çekinmeyeceklerini anlattı.
Çetin, iddianamenin Kürt halkının yaşamasına tahammül edilmediğinin göstergesi olduğunu ileri sürerek, "BDP il binasına girmenin ve çıkmanın suç sayıldığına anlam veremiyorum. Suç delili bulamayan emniyet ve savcılık, bundan medet ummuş ve il binasına girip çıkmayı suç saymış. Emniyet şaşırmış olmalı ki Kandil ve BDP'yi karıştırmış" diye konuştu.
Bir kısım sanık savunmalarının tamamlamasının ardından, duruşma yarına ertelendi. - İstanbul