Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde korkutan patlama

Naci Görür Malatya'daki son depremi işaret ederek uyardı: Endişe verici

Son depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

20 ilde daha okullar tatil edildi

20 ilde daha okullar tatil edildi

İstanbul'daki Darbe Davalarının İlki Silivri'de Başladı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul'da 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 29 polis hakkında açılan dava, Silivri Cezaevi'nde başladı. Cezaevi çevresinde ise olağanüstü önlemler alındı.

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki ilk duruşma, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısında oluşturulan mahkeme salonunda başladı. Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere Tarabya'daki Huber Köşkü'ne gitmeleri yönündeki talimata uymayan 25'i tutuklu 29 sanık polis, hakim karşısına çıktı. Duruşma öncesi bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındı.

19 YAKIN DA DURUŞMAYA KATILDI

Duruşmada, 24'ü bu suçtan biri başka suçtan tutuklu toplam 29 sanık ve avukatları hazır bulundu. Duruşma salonuna birinci derece sanık yakınlarından 19 kişi katıldı. 15 Temmuz Derneği ile Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Mehmet Sarı da duruşmaya gelerek müdahillik talebinde bulunacaklarını açıkladı.


CUMA GÜNÜNE KADAR SÜRECEK

İstanbul 22'inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fikret Demir, duruşmanın başlamasının ardından salondakilere duruşmanın işleyişi hakkında bilgi vererek duruşmaların Cuma gününe kadar devam edeceğini ve duruşmaların Sesli Görüntülü Bilişim Sitemi ile yapılacağını söyledi. Daha sonra kimlik tespitine geçildi. Sanıklardan 16'sının ihraç edildiği, birinin sözleşmesinin fes edildiği, diğerlerinin ise açığa alındığı belirtildi.

İDDİANAMENİN ÖZETİ OKUNDU

Daha sonra sanıklardan, Hakan Erkol, Sertaç Kuytu, Ersan Gönül, Cengiz Çalık ve Soytürk Yıldız'ın avukatları, müvekkillerinin suçla alakalarının olmadığını belirterek, dosyalarının ayrılmasını talep ettiler. Mahkeme heyeti, talepleri reddetti. Duruşma, Mahkeme Başkanı Fikret Demir'in iddianameyi özetleyerek okumasıyla devam etti.

Öte yandan Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun karşısındaki duruşma salonuna gelmek isteyenler, jandarma ekiplerince oluşturulan arama noktasında kontrolden geçirildi. Duruşma salonunun bulunduğu binaya, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince alınan karar gereğince 20 ulusal, 5 yabancı basın olmak üzere, her kurumdan 1 kişi alındı. 15 Temmuz Derneği Genel Sekreteri Orhan Çağrı Bekar da duruşma salonu önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, yargılama sonunda FETÖ mensubu sanıkların en ağır cezayı almasını beklediklerini ifade ederek, hainlerin ihanetlerinin bedelini hukuk önünde en ağır şekilde aldıklarına şahitlik etmek amacıyla Silivri'ye geldiklerini söyledi.

CANLI YAYIN ARAÇLARI KURULDU

Davaları yakından takip edeceklerini dile getiren Bekar, şehit aileleri ve gaziler için müdahillik talebinde bulunacaklarını kaydetti. Yerleşkedeki büfelerin bulunduğu alanda döviz açmak isteyen bazı 15 Temmuz Derneği üyelerini jandarma ekipleri, bu alanda herhangi bir gösteriye izin verilmeyeceğini belirterek, ikna etti. Dernek üyeleri de karara saygı duyduklarını ifade ederek, dövizleri kaldırdı. Bu arada FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin İstanbul'da yapılacak ilk duruşmaya basın mensupları yoğun ilgi gösterirken, duruşma salonu önüne çok sayıda canlı yayın aracı kuruldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, çeşitli rütbelerde ve birimlerde görevli 29 sanı polis yer alırken, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi anlatılıyor. Darbe teşebbüsünü durdurmak için başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması şeklindeki çağrı yaptığı belirtilen iddianamede, bu çağrılara ve tüm ilgili amirlerin talimatlarına rağmen, sanık polislerin ya göreve gelmedikleri ya da darbe girişimine direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları ifade ediliyor.

TALİMATA KARŞI GELMİŞLERDİ

İddianamede, bazı emniyet mensuplarının örgüte yardım etmenin ötesinde, ülkenin geleceğine ve yaptığı göreve ihanet ettiğine vurgu yapılarak, "Doğru zamanda doğru yerde bulunan tek bir kişinin, dik bir duruşun, yerinde söylenen cesur bir sözün ve hepsinden önemlisi doğru ve yerinde kullanılan tek bir kurşunun ülkenin kaderini çizdiği, kadınların kucaklarında çocuklarıyla kendilerini tanklara, bombalara siper ettiği, erkeklerin kendini tankların önüne attığı, yaşlısı genci, kadını erkeği velhasıl toplumun her kesiminden vatandaşın yoksunluklar içinde adeta yalın el çıplak ayak terör örgütüne kahramanlık ve direniş dersi verdiği bir ortamda, TSK dışında devletin elindeki tek meşru silahlı güç olan emniyet teşkilatına mensup bir kısım personelin, çeşitli bahanelerle görev yerine gelmemek, terör örgütüne direnmemek, terör örgütüne direnen vatandaş ve kolluk görevlilerinin şevk ve cesaretini kırmak için mesaj, söz ve davranışlarıyla bozgunculuk yapmak türü eylemlerde bulunmuşlardır." ifadesine yer veriliyor.

Sanıkların, vatandaşların darbeci askerlere müdahale etmek için yardım isteklerine karşılık vermedikleri gibi, polis memurlarına içeride kalıp direnmeden teslim olmaları konusunda uyarıda bulundukları ifade edilen iddianamede, sanıkların bu şekilde terör örgütü lehine bozgunculuk yaptıkları belirtiliyor. İddianamede, darbe girişimi gecesi Özel Harekat Müdürünün, saat 22.30 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı korumak üzere Huber Köşkü'ne Özel Harekat timinin sevk edilmesini istediği kaydedilerek, Havacılık Şube Müdürü Mehmet Kurt'un, sanık polis Ender Küçükağ ile pilot Mehmet Barış Aktaş'ı helikopterle Özel Harekat timini Huber Köşkü'ne götürmek üzere görevlendirdiği ancak sanıkların "Özel Harekatçıları oraya götürürsek bu darbeciler bizi asar." diyerek talimata karşı çıktığı anlatılıyor.

İddianamede, sanıkların talimata uymamaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere çıkan ekiplerin, helikopter yerine neredeyse tamamı kapalı olan karayoluyla Huber Köşkü'ne gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor.

POLİSLERİN MESAJLARI

İddianamede, sanık polis Muhammet Işık'ın evinde yapılan aramalarda, kullandığı cep telefonunda "Eagle" isimli haberleşme programı bulunduğu ve burada "ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak." altında da 15 Temmuz 2016 gününe ait takvim yaprağının kayıtlı olduğu belirtiliyor. Yine sanık polis memurlarından İshak Erol, WhatsApp grubundan asker fotoğrafı paylaşarak "Bunların anlamını biliyor musunuz, yarın kamuflajları hazırlayın, yarın asker oluyoruz." şeklinde mesaj attığı kaydedilen iddianamede, sanık Eyüp Şahin'in telefonunda FETÖ yöneticileri tarafından gönderildiği anlaşılan şu mesaj yer alıyor:

"Herkes arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olunmasını temin etsin. Direnmesinler, direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Özellikle Özel Harekat ve Çeviktekiler askere teslimiyet gösterin. Emniyetten gelen emirleri de yerine getirmeyin. Ankara'da kim varsa silahını alıp direnen herkesi indirsin."

"ASLA HOCAEFENDİNİN İSMİ GEÇMESİN"

İddianamede, darbe girişimi başarısız olunca darbeye destek veren polislere gönderilen mesajın ise bir başka sanık Ersan Gönül'ün telefonundan ele geçirildiği belirtiliyor. İddianamede, yer verilen "16 Temmuz 2016 günü 05.20'de 'bölge imamları' kaydıyla gönderilen mesajda, 'Çok acil duyuru? Durum kötü. Tüm hizmet mensupları darbeyi şiddetle kınayan açıklama yapsın. Meydanlara inip kendisini kamufle etsin, resim çekilip sosyal medyada paylaşılsın, seçilmiş irade falan desinler ama asla hoca efendinin adı geçmesin.' ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor. Söz konusu mesajda, hükümete ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı asla olumsuz bir paylaşım yapılmaması uyarısında da bulunulduğu kaydediliyor.

İddianamede, bir kısmı "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen 21 sanık polisin, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ile "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede, diğer 8 polis hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title