İstanbul'da "İsrail-Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk Sempozyumu" düzenlendi
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, "İsrail-Filistin meselesi uzun yıllardır çözüm bekleyen bir çatışma olmakla beraber yalnızca bölgesel değil, küresel barış ve güvenlik açısından da önem arz ediyor.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, "İsrail- Filistin meselesi uzun yıllardır çözüm bekleyen bir çatışma olmakla beraber yalnızca bölgesel değil, küresel barış ve güvenlik açısından da önem arz ediyor." dedi.
İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt'taki rektörlük binasında gerçekleştirilen "1. Yılında Boyut Değişirken İsrail- Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk Sempozyumu"nda, "Çatışmalar ve görüşmeler sarmalında Filistin" başlığı altında İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Filistin'e yönelik saldırıları uluslararası hukuk başta olmak üzere farklı bağlamlarda ele alındı.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, İstanbul Üniversitesi olarak hem derin hem de tarihsel bir sorun olan İsrail- Filistin meselesini akademik olarak bir tartışma platformunda değerlendirmek, konunun hukuki, insani, siyasi ve ticari boyutlarını da dile getirmek istediklerini söyledi.
Yaşananların bir savaş olmadığını belirten Zülfikar, şöyle konuştu:
"Savaş bir güçler arasında yapılan bir şey. Burada bir güç diye bir şey yok. Bir taraf gelip eline aldığıyla her şeyi yakıp yıkmaya çalışıyor. İsrail- Filistin meselesi uzun yıllardır çözüm bekleyen bir çatışma olmakla beraber yalnızca bölgesel değil, küresel barış ve güvenlik açısından da önem arz ediyor. Ancak ne yazık ki son dönemde Gazze'de, Filistin'de şimdi de Lübnan'da ve nereye yayılacağı bilinmeyen topraklarda yaşayan soykırım, katliam, suikast, cinayet ve tüm insanlık dışı saldırılar bu meselenin masa başında çok katılımlı olarak çözümüne dair umutları her geçen gün daha da zayıflatıyor. Masa başında bu işin olması hakikaten zor."
"Her milletin kendi topraklarına, kendi evine, kendi ülkesine sahip çıkma hakkı vardır"
Zülfikar, İsrail'in vahşetinin insani değerler, evrensel hukuk, hatta indirilmiş ilahi mesajlarla taban tabana zıt olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası toplumun sessiz kalması, adaletin sağlanması yolundaki en büyük engellerden biri olduğu gibi cinayetlerin dünya sathına yayılması için de açık bir tehlikedir aslında. Masum çocukların, kadınların ve yaşlıların yaşam haklarının elinden alınması, kendi öz yurtlarından çıkarılmaları, varlıklarına el konulması sadece Filistinlilere değil tüm insanlığa yapılmış bir saldırıdır. Her milletin kendi topraklarına, kendi evine, kendi ülkesine sahip çıkma hakkı vardır. Saldırgana karşı kendi çıkarlarını savunurlar. Bunun güncel anlamı şudur: Filistinlilerin; Lübnanlıların topraklarını, evlerini işgal eden, hayatlarını mahveden, düşmana karşı ayağa kalkma, karşı koyma hakları vardır. Günümüzün yasalarına da tam da uygundur."
"Filistin toprakları, Lübnan toprakları kimindir? İşgalciler önceden nerede yaşıyorlardı?" sorusunu soran Zülfikar, "Hiçbir uluslararası kurum, hiçbir uluslararası kişi Filistinlilere yanlış yapıyorsunuz demedi, diyemedi. Oysa yıllardır Birleşmiş Milletler, uluslararası kuruluşlar son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi siyonist İsrail işgalini muhtelif kez protesto ettiler, kararlar aldılar." ifadelerini kullandı.
-"İnsanlığın Siyonist İsrail hükümetinin uyguladığı zulüm ve hukuksuzluk karşısındaki toplu bir şekilde sesini yükseltmesi şarttır"
İsrail'in Gazze'de işlediği suçlar karşısında sadece Filistinlilerin değil, tüm dünyanın harekete geçmesi ve hukuksuzluğa karşı bir duruş sergilemesi gerektiğine dikkati çeken Zülfikar, "Bu savunma meşrudur. İnsanlığın Siyonist İsrail hükümetinin uyguladığı zulüm ve hukuksuzluk karşısındaki toplu bir şekilde sesini yükseltmesi şarttır. Filistinlilere, Lübnan'a yardımcı olmaları da meşrudur. Bir yılın sonunda yedi düvel toplanmış olsa da trilyonlar harcansa da masumları şehit etseler de ortada yıkımdan başka bir şey bulunmamaktadır. Tıpkı Afganistan'da, Irak'ta olduğu gibi duyduğumuz pek çok süslü söylemin, yıkımı katliamı örtmediğini, protestoları durdurmadığını da görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Zülfikar, sempozyumun amacının, İsrail Filistin meselesinin sadece hukuki perspektiften değil aynı zamanda sosyal, insani, ticari ve siyasi boyutlarıyla birlikte değerlendirmek, yeni çözüm yolları üzerinde düşünmek ve akademik bir tartışma zemini yaratmak olduğunu ifade ederek, "Burada sunulacak bildiriler ve tebliğ ve yapılacak tartışmalar İsrail'in hukuk tanımaz politikalarına karşı uluslararası hukukun nasıl bir çerçeve eylem planı sunabileceği konusunda değerli katkılar sağlayabilecektir." diye konuştu.
Prof. Dr. Zülfikar, dün İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 101. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"İstanbul'un 1918'de haksız olarak işgal edilmesinden 5 yıl sonra yani 1923'te kurtulmasının yıl dönümünün de bir gün sonrasındayız. Bu tarihleri çok önemsemeli. Benzerlikleri çok ciddi bulmalıyız. Geri göndermek güzel ve hayırlı bir iş olmuş şüphesiz ama bu 5 yıl içinde neler olduğunu sık sık hatırlayarak, yenilerinin olmamasına koruyucu önlemlere çok ihtiyacımız olduğunu, bunun için sürekli çalışmak, tüm ülke olarak dayanışma içinde olmamız gerektiğine ve bunun için elimizden geleni sonuna kadar yapmamız gerektiğine canı gönülden inanıp, gayret ve çaba içinde olmalıyız."