İstanbul'da Dikey Tarım ile Taze Sebzeler Üretiliyor
Sarıyer'deki bir alışveriş merkezinin kapalı otoparkında kurulan tesiste, topraksız ve dikey tarım yöntemiyle çeşitli yeşil yapraklı sebzeler üretiliyor. Bu üretim modeli, yıl boyunca mevsim koşullarından bağımsız olarak taze ve sağlıklı ürünler sağlarken, su tasarrufu ve çevre dostu yaklaşımlarla dikkat çekiyor.
İstanbul'da lüks bir alışveriş merkezinin kapalı otoparkında kurulan yaklaşık 1 dönümlük tesiste topraksız ve dikey üretimle marul çeşitleri, kale, pazı, fesleğen, reyhan, kişniş, mizuna, pak choi (Çin lahanası) ve roka gibi yeşil yapraklı sebzeler üretiliyor.
Sarıyer'deki AVM'nin kapalı otoparkında 4 girişimci tarafından kurulan tesiste, topraksız ve dikey tarım yöntemiyle üretim yapılıyor.
Kapalı ve kontrollü ortamda bulunan sebzeler değişen iklimden korunarak, yıl boyu mevsimden bağımsız üretim sağlanıyor.
Firmanın kurucu ortağı Halil Beşkardeşler, AA muhabirine, yaptıkları işin temel mantığının şehir tarımı olduğunu söyledi.
AVM binasında inşa edilen ayrı bir laboratuvar ortamında üretim yapıldığına dikkati çeken Beşkardeşler, "Burada üretilen ürünler hasat edildiği an, ilgili restoran ve son tüketicilere gruplar üzerinden teslim ediliyor. Yani üretilen ürün çok taze, besin değeri çok yüksek ve herhangi bir nakliye ve kayıp yaşamadan tüketicilere ulaştırılıyor. Dolayısıyla şehrin göbeğinde olmamızın en büyük sebebi bu." diye konuştu.
Ürünlerin verimli ve sağlıklı şekilde yetiştirilmesi için bitkinin ihtiyaç duyduğu fotosentezi özel LED aydınlatmalardan sağladıklarını anlatan Beşkardeşler, ortam sıcaklığı ve nem oranlarının sürekli kontrol altında tutulduğunu belirtti.
Halil Beşkardeşler, topraksız tarım teknolojisini geliştiren tarafta olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kapalı ve izole bir ortamda üretim yapıyoruz. Yatay alanda değil dikeyde üretim yapıyoruz. Dolayısıyla çok geniş arazilerde ve açık alanda üretim yapmadığımız için herhangi bir haşere ya da pestisit ilacı kullanmak zorunda kalmıyoruz. Dolayısıyla bu aslına bakarsanız bizim en büyük artılarımızdan bir tanesi. Doğal ortamda yani geleneksel tarımda ya da serada üretim yaparken kullandığınız ilaçlar fotosentezle bitki hücrelerine işliyor. Dolayısıyla yedikten sonra da ileriki zamanlarda sıkıntılar yaşanabiliyor. Ama bu ortamda öyle bir şeye ihtiyaç olmadığı için sıfır pestisit, herhangi bir ilaçlama yapmadan ve hormon kullanmadan üretim yapıyorsunuz."
"315 kat daha verimli üretim yapabiliyoruz."
Tesiste marul çeşitleri, kale, pazı, fesleğen, reyhan, kişniş, mizuna, pak choi (Çin lahanası) ve roka gibi yeşil yapraklı birçok bitkiyi yetiştirdiklerini dile getiren Beşkardeşler, üretim şartlarını anlattı.
Beşkardeşler, "Buradaki fabrikayı bir dönüm olarak düşünürseniz 315 dönüme tekabül eden üretim yapıyoruz. Bu fabrikamızın yıllık kapasitesi yaklaşık olarak 900 bin ila 1 milyon adettir. Bitkiye en iyi şartları sağlıyoruz, yatay alandan bağımsız dikey alanda üretim yapıyoruz. Metrekaredeki üretim sıklığımız, katlı üretim yapmamız, bitkiye ihtiyacı olan şartları daha hızlı verdiğimiz ve daha iyi imkanları sağladığımız için bitkinin daha hızlı gelişmesi gibi çarpanlarla ilerlediğimizde 315 kat daha verimli üretim yapabiliyoruz." diye konuştu.
Tesiste hasadı yapılan ürünlerin talep doğrultusunda AVM'deki restoranlara da aynı gün teslim edilebildiğini dile getiren Beşkardeşler, üretim modelinin sürdürülebilirliğe önemli katkı sağladığını bildirdi.
Halil Beşkardeşler, şehir içinde üretim yapıldığı için fosil yakıtlı araçlarla şehir dışından ürünün buraya gelmediğinin altını çizerek, "Orada ciddi şekilde karbon ayak izini azaltıyoruz. İkincisi pestisit kullanmıyoruz. Kullandığınız zaman çevreye zarar veriyorsunuz. En önemlisi geleneksel tarım yöntemlerine göre su kullanımımızda yüzde 95'ten daha fazla tasarruf sağlıyoruz. Bu anlamda bu tip üretim metodolojisi ciddi anlamda doğaya fayda sağlıyor, kaynakların kullanımını daha verimli hale getiriyor." bilgisini verdi.