İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu

Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun İstanbul Barosu Başkan adayı Abdullah Arar, "Biz, kadın-erkek, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dil ve din farklılığı, siyasi, ideolojik ayrım gözetmeksizin meslektaşlarımızın tamamının yanındayız. Farklı mecralarda, farklı görüşleri temsil edebiliriz. Birbirimizi damgalayarak ötekileştiren anlayışa son verebiliriz" dedi.

İstanbul Barosu'nun Haliç Kongre Merkezi'ndeki olağan genel kurulunda konuşan Arar, yargının vazgeçilmez üç kurucu unsurundan birinin avukatlar olduğunu belirterek, sanki genel kurul bir miting meydanıymış gibi polemiklerin hayata geçirilmek istendiğini söyledi.

Arar, avukatların gözünden sorunları görüşmek gerektiğini ifade ederek, "Yasama, yürütme, yargı nasıl birbirinin üstü değilse hakim, savcı, avukat da birbirinin üstü değildir. Kimse siyasi ikballerini parlatmak için 80 bin avukatın gücünü kullanmaya kalkmasın. İstanbul Barosu olarak 32 bin avukatın sözcüsüyüz. Bizim ideolojik görüşlerimiz farklı olabilir. Biz önce insanız, sonra avukatız. Burada da avukatların mesleki sorunlarını konuşuyoruz. Avukat siyaset de yapmalıdır hatta daha çok avukat siyasette aktif olmalıdır" şeklinde konuştu.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın milletvekili ya da bir siyasi partiye genel başkan olabileceğini ancak kariyer yapmak için avukatlar ve barolardan ellerini çekmesi gerektiğini savunan Arar, iktidar yanlısı da karşıtı da olmadığını belirtti.

Arar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Baro başkanı, herkesi kucakladıklarını söylüyor ama baronun kapısına 'başörtülüler giremez' yazıyorlar. Cumhuriyet bizim cumhuriyetimiz. Kapalı devre baronun kaynaklarını nasıl kullandıklarını bizle paylaşmadan baroyu yönetiyorlar. Biz kahraman değil avukata hizmetçi istiyoruz. Ben avukatın sözcüsüyüm, ne CHP'nin ne AKP'nin. Ben hala adliye koridorundayım. Baro başkanı ise bilinen birkaç duruşma dışında kaç kere adliyeye gitmiş. Ben adalet savaşçılarının yanında olayım da varsın birkaç patron avukat 'Abdullah Arar olmasın' desin. Çözüm üretelim. Bu gidişe bir 'dur' demeliyiz. Biz, kadın-erkek, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dil ve din farklılığı, siyasi, ideolojik ayrım gözetmeksizin meslektaşlarımızın tamamının yanındayız. Farklı mecralarda, farklı görüşleri temsil edebiliriz. Birbirimizi damgalayarak ötekileştiren anlayışa son verebiliriz."

Avukatların hizmetinde bir baro anlayışı için baro seçimlerine aday olduğunu ifade eden Arar, baro olarak daha geriye gitmemeyi umduklarını, adaletin tecelli ettiği yarınlarda buluşmak istediklerini dile getirdi.

Ercan Kanar

Özgürlükçü ve Demokrat Avukatlar Grubu'nun eş başkan adaylarından Ercan Kanar, halkların hukukunu, azınlık haklarını, tüm farklılıkların haklarını da savunarak baroda kolektif bir çalışmayla demokratik bir yönetime talip olduklarını söyledi.

Kanar, baro yönetiminin avukat davalarında bir ayrım yapmaması gerektiğini anlatarak, "Baro yönetimi, Hrant Dink cinayetiyle ne kadar ilgilendi, Roboski katliamıyla ne kadar ilgilendi? Kobani kelimesinden dahi ürken bir yönetim ortada. Cumhuriyeti bölmek isteyen kimse yok. Cumhuriyet nasıl bölünür? Irkçılık, şovenistlik yaparsanız cumhuriyet bölünür" dedi.

Hak ihlallerinde ayrım yapmayan bir politikayı hayata geçireceklerini söyleyen Kanar, avukatlar için bir hukuk hastanesinin hayata geçirilmesi gerektiğini, avukatların kendilerini yenileyebilmesi için kurumsal bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu ve özgür toplum için çabalayacak, bıkmayacak demokrat bir baro yaratmak için avukatları omuz omuza olmaya çağırdığını bildirdi.

Yıldız İmrek

Özgürlükçü ve Demokrat Avukatlar Grubu eş başkan adayı Yıldız İmrek de hukuk siyaseti anlamında siyaset yapacaklarını ancak partiler statüsünde hukuk yapmayacaklarını söyledi.

İmrek, "Demokrasiden söz ederken işçi sınıfının hakları görülmüyorsa demokrat olunmaz. Mesleğe yeni başlayan on binlerce avukat emek sömürüsüne maruz kalıyor. KCK avukatları davasında yüzyılın en büyük avukat tutuklaması oldu. Baro başkanı, avukat meslektaşlarının yanında olmadı. Meslektaşlarımız yerlerde süründürüldüğünde gerekli müdahaleyi yapmadı. Hakim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulmadı. Gerekli açıklamaları yapmadı" ifadelerini kullandı.

Ali Rıza Kaplan

İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu'nun adayı Ali Rıza Kaplan da her şeyden önce avukat haklarının yasal güvenceler altına alınamadığını, avukatların yükümlülük ve sorumlulukları konu olduğunda, hakları ve yetkileri söz konusu olduğunda hassasiyet gösterilmediğini söyledi.

Kaplan, mesleklerinin kasti olarak zayıflatılmakta olduğunu savunarak, şöyle devam etti:

"Avukatlar, modern dünyanın beyaz yakalı köleleri haline gelmiştir. Avukatların sağlık sorunları, ücretleri, yeşil pasaport ile vize sorunları, vekalet ücreti sorunları, güvenlik sorunları azaltılamamış ve çözülememiştir. Sorunlar kat kat büyümektedir. İstanbul Barosu, asli görevi olan avukat hak ve yetkilerinin korunması ile geliştirilmesi konusunda her daim geride kalmıştır. Daha şeffaf ve ulaşılabilir bir baro yönetimi vadediyoruz. Bize sandıktan bir oy dahi çıkmasa 'bağımsız Türkiye, bağımsız baro' ilkesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Mazlumun savunucusu olacağız. Savunma hakkının kutsallığı konusunda asla taviz vermeyeceğiz."

Genel kurulda tartışma

Çağdaş Avukatlar Grubu adına da konuşan Can Atalay, hükümete yönelik eleştirilerde bulundu.

Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun adayı Abdullah Arar ile beraberindekiler, Atalay'ın konuşmasına tepki gösterince kısa süreli tartışma yaşandı.

Salonda bulunan bir grup avukat da bu sırada "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" ve "Her yer Taksim, her yer direniş" şeklinde slogan attı.

Genel kurul, adayların konuşmalarıyla devam ediyor. - İstanbul