İstanbul Barosu, Ekrem İmamoğlu'nun Avukatı İçin Adil Yargılanma Çağrısında Bulundu
19 Mart operasyonuyla tutuklanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Çorlu Karatepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan avukatı Mehmet Pehlivan'ı ziyaret eden İstanbul Barosu Meclisi, tüm devlet ve yargı kurumlarını adil yargılanma hakkı ve adalet için sorumluluğa davet etti. Meclis açıklamasında, "Av. Mehmet Pehlivan’ın sadece müdafilik/avukatlık görevini yerine getirdiği için özgürlüğünün elinden alındığı; tutuklama talebinde ileri sürülen iddialara ve tutuklama gerekçelerine bakıldığında açıkça görülüyor. Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasına neden gösterilen hususlar, kendisinin sadece avukat olduğu, avukatlık görevini ifa ettiği için tutuklandığını ortaya koyuyor. Bu savunmaya, Anayasal hak arama özgürlüğüne ve avukatlara açık bir tehdittir" denildi.
(İSTANBUL) 19 Mart operasyonuyla tutuklanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Çorlu Karatepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan avukatı Mehmet Pehlivan'ı ziyaret eden İstanbul Barosu Meclisi, tüm devlet ve yargı kurumlarını adil yargılanma hakkı ve adalet için sorumluluğa davet etti. Meclis açıklamasında, "Av. Mehmet Pehlivan'ın sadece müdafilik/avukatlık görevini yerine getirdiği için özgürlüğünün elinden alındığı; tutuklama talebinde ileri sürülen iddialara ve tutuklama gerekçelerine bakıldığında açıkça görülüyor. Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasına neden gösterilen hususlar, kendisinin sadece avukat olduğu, avukatlık görevini ifa ettiği için tutuklandığını ortaya koyuyor. Bu savunmaya, Anayasal hak arama özgürlüğüne ve avukatlara açık bir tehdittir" denildi.
19 Mart operasyonuyla tutuklanan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, 19 Haziran'da "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlamasıyla tutuklanmış ve Çorlu Karatepe Cezaevi'ne konmuştu. Geçen hafta İmamoğlu'nun "Diploma Davası"na cezaevinden SEGBİS ile bağlanan Pehlivan'ın bir sonraki duruşmaya doğrudan katılma talebi reddedilmişti. Bu red kararı baroların, hukukçuların tepkisine yol açarken, bugün de İstanbul Barosu Meclisi bir ziyaret gerçekleştirdi.
"Avukat olmazsa yargılama ve yargı olmaz"
Baro Meclisi Divanı üyeleri ve Baro Meclisi Divanı'nın çağrısına cevap veren Değişim İçin Avukatlar Grubundan Av. Deniz Çiftçi, Avukat Hakları Grubundan Av. Turgay Bilge, Güçlü Baro Grubu Mert-Er Karagülle ve Bağımsız Avukatlar Grubundan Av. Abdulhalim Yılmaz'ın katılımıyla gerçekleşen ziyaretin ardından yapılan ortak açıklamada, tüm devlet ve yargı kurumlarını adil yargılanma hakkı ve adalet için sorumluluğa davet edildi. Ortak açıklama şöyle:
"Avukat olmazsa yargılama ve yargı olmaz. Avukatın; yürütme, savcılık ya da mahkemelerce ve hatta yargı dışı güçlerce baskı, tehdit, korkutma ve yıldırmaya maruz bırakılması halinde; savunma, hak arama özgürlüğü ve adil bir yargılama sonucu verilmiş bir karardan, adalet olgusundan söz edilemez.
"Ulusal ve Ulusal üstü bu güvenceler 'halkın hak arama özgürlüğünün', 'savunma hakkının' teminatıdır"
Onun için avukatların mesleki faaliyetleri, Barolar ve Barolar Birliğindeki görevleri ile ilgili suçlama ve soruşturmalarda Avukatlık Kanundaki 'soruşturma ve kovuşturmada izin' zorunluluğu gibi ulusal, 'Havana Avukatlığa Dair Kurallar' gibi ulusal üstü güvenceler, Hakimler ve Savcılar Yasasındaki izin müesseseleri, 'Yargıçlara Dair Bangalor Yargı etiği Kuralları', 'Savcılara Dair Budapeşte Kuralları' gibi uluslararası kurallar; ne avukatlar, ne savcılar ve yargıçlar için imtiyaz değildir. Ulusal ve Ulusal üstü bu güvenceler 'halkın hak arama özgürlüğünün', 'savunma hakkının' teminatıdır. Yani bu ulusal ve ulusal üstü düzenlemeler adalet idesinin ve olgusunun güvencesidir. Onun içindir ki; Avukatlar: '...yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.' Ancak avukatların görevlerinin; 1136 sayılı avukatlık Yasası'nın 2, 76, 95 ve diğer avukatlık mevzuatı, avukatlık tarih ve kültüründen kaynaklanan görev, işlev ve fonksiyonlarına ilişkin kurallar; onların yalnızca ceza ve hukuk mahkemeleri önünde 'muhakeme faaliyetindeki diyalektik çelişmeyi' sağlamak ile sınırlı olmadığını gösteriyor.
"Avukatlar, müvekkillerinin hak ve özgürlüklerini bağımsız ve serbestçe savunup korumak yükümlülüğü altındadırlar"
Avukatlar; mahkemeler, hakimlikler, savcılıklar önünde olduğu kadar, uzlaştırmacılar, arabulucular, icra daireleri, emniyet, jandarma, gümrük muhafaza, cezaevleri, ile diğer tüm özel ve kamu tüzel kişileri, uluslararası merci ve mahkemeler önünde de; müvekkillerinin, temsil ettikleri kişilerin, ulusal hukuktan ve ulusal üstü hukuktan kaynaklanan hak ve özgürlüklerini talep, savunma, anlatma görev, yetki ve sorumluluklarını da taşırlar. Avukatlar; Yargıtay'ın bir tanımında olduğu gibi görevlerini yaparken 'canla başla' mücadele etmek, yargıçtan, savcıdan, idareden, polis ve diğer kolluk güçlerinden korkmadan müvekkillerinin hak ve özgürlüklerini bağımsız ve serbestçe savunup korumak yükümlülüğü altındadırlar.
"Avukat -müvekkil görüşmelerinin cezaevleri dahil her nerede olursa olsun gizliliği ilkeleri ile donatılmıştır"
Meslektaşlarımızın tüm faaliyetlerindeki güvence ve gücü; 'Devletin, avukatın takip ettikleri dava/dosyaları, temsil ettikleri müvekkillerinin kimlikleri ile özdeşleştirilmeme' pozitif güvence yükümlülüğü, avukat -müvekkil görüşmelerinin cezaevleri dahil her nerede olursa olsun gizliliği ilkeleri ile donatılmıştır. Bunlar adil yargılanma hakkının, adalet idesinin ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin temel taşlarındandır.
Av. Mehmet Pehlivan'ın sadece müdafilik/avukatlık görevini yerine getirdiği için özgürlüğünün elinden alındığı; tutuklama talebinde ileri sürülen iddialara ve tutuklama gerekçelerine bakıldığında açıkça görülüyor. Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasına neden gösterilen hususlar, kendisinin sadece avukat olduğu, avukatlık görevini ifa ettiği için tutuklandığını ortaya koyuyor. Bu savunmaya, Anayasal hak arama özgürlüğüne ve avukatlara açık bir tehdittir.
Gerek meslektaşımız, Mehmet Pehlivan, gerek son zamanlarda avukatlar ile ilgili gözaltı, soruşturma ve tutuklamalar ve gerekse İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetimi ile ilgili soruşturma ve hukuk/ ceza davaları, yargının kurucu unsuru avukatlara, savunma örgütlerine yönelik tehlikeli ve ciddi bir tehdittir. İstanbul Barosunda bulunan farklı avukat gruplarının oluşturduğu 'Baro Meclisi' adına Baro Meclis Divanı, grup temsilcileri olarak; adil yargılanma hakkı, adalet ereği ve nihayet hukuk devleti için bu tehlikeli süreçten vazgeçilmesi gereğinin tespiti ve düşüncemizi, avukatlık ve adalet için meslektaşımızın yanında, dayanışma içerisinde olduğumuzu, olacağımızı cezaevinde tutuklu bulunan meslektaşımıza ve de kamuoyuna duyurmaya karar verdik. Hukuk Devleti, adil yargılanma hakkı ve adalet için tüm devlet ve yargı kurumlarını sorumluluğa davet ediyoruz"