İstanbul Barosu Başkanı ve Üyeleri Hakkındaki Dava
Baro başkanı Kocasakal ile yönetim kurulu üyeleri hakkında, "yargı görevini yapanı engellemeye teşebbüs" suçundan, hapis cezası istemiyle açılan davanın görülmesine devam edildi Savunma yapan Kocasakal: "Mahkemeye keyif çatmak için gelmedik.
İstanbul Barosu'nun 8 yönetim kurulu üyesi ve Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Başar Yaltı ile birlikte, "yargı görevini yapanı engellemeye teşebbüs" suçundan yargılanan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, davanın ikinci duruşmasında yaptığı savunmada, "Mahkemeye keyif çatmak için gelmedik. Hukukun, mesleğimizin, baronun, avukatların onurunu taşımak için geldik" dedi.
Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ile baro yönetim kurulu üyeleri Turgay Demirci, Mehmet Durakoğlu, Hüseyin Özbek, Hasan Kılıç, İsmail Altay, Aydeniz Alisbah Tuskan, Ayşe Füsun Dikmenli ve Ufuk Özkap ile Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Başar Yaltı katıldı.
Sanıkları temsilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile ünlü ceza avukatları Fikret İlkiz, Köksal Bayraktar ve Turgut Kazan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda avukatın yer aldığı duruşmayı, Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi İkinci Başkanı Yardımcısı Michelle Benichof, eski Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı Corrado de Martini, Avrupa Barolar Federasyonu'ndan Banu Kurtulan, Avrupa Savunma Avukatları Başkanı Scodd Crosby, Alman Federal Barosu Başkan Yardımcısı Michael Krendler, Paris Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Carbon de Seze, Berlin Barosu Başkan Yardımcısı Bernd Hausler, Alman Avukatlar Derneği'nden Stefan Könik, eski Amsterdam Barosu Başkanı Hans Van Reggel ve Avukatlar İçin Avukatlar Örgütü'nden Judit Lichtenberg de izledi.
CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Emine Ülker Tarhan ve Mahmut Tanal'ın da hazır bulunduğu duruşmaya, aralarında çeşitli illerin baro başkanlığı temsilcileri ile bazı avukatlık derneklerinin üyelerinin de bulunduğu çok sayıda avukat da katıldı. Duruşmayı izlemek için Silivri Adliyesi'ne gelen yaklaşık 400 avukat bulunduğu belirtilirken, duruşma salonunun darlığı nedeniyle bir çok avukat salona giremedi.
Ses ve görüntü kaydı yapılan duruşmada, sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından, mahkeme memuru tarafından iddianame ve dava konusu Balyoz Planı dava duruşmasının tutanağı okundu.
- Baro başkanına "barodan avukat tutabilirsiniz" hatırlatması
Duruşmada hakim Mehmet Uğur Hançerli'nin, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK) sanıklara tanınan hakları okuması sırasında, Baro Başkanı Kocasakal'a yönelik, "Müdafiniz yoksa baro tarafından avukat tutabilirsiniz" ifadesini kullanması, salonda bulunan izleyiciler arasında gülüşmelere neden olurken, hakimin de güldüğü görüldü.
İlk olarak savunma yapan Ümit Kocasakal, yargının karşısına çıktığı için bahtiyar olduğunu ve diğer arkadaşları adına da savunma yapacağını belirterek, hukukun her alanında bulunduğunu, ancak bugüne kadar sadece sanık olmadığını, bugün bunu da gerçekleştirdiğini ve bu fırsat için teşekkür ettiğini söyledi.
Tarihin değişik dönemlerinde yargılanmanın bazen onur verdiğini ve o dönemlerden birinde olduklarını kaydeden Kocasakal, bu yargılamayı onur madalyası olarak kabul ettiğini ifade ederek, yanına getirdiği bir kitaptan, ünlü filozof Sokrates'ten pasajlar okudu.
Hakkında hazırlanan iddianameyi eleştiren Kocasakal, "Baro başkanı ve yöneticiler olarak suçlanıyoruz. Mahkemenin kendisi, 'yargıyı etkilemeye teşebbüs ettiğimizi değil, adil yargılamayı etkilediğimizi' söylüyor. Fakat iddianamede savcı, suçu TCK'nın 277. maddesinden, 'yargı görevini yapanı etkileme' olarak görüyor. Bu mahkemeye keyif çatmak için gelmedik. Hukukun, mesleğimizin, baronun, avukatların onurunu taşımak için geldik. Baro, diğer meslek kurumları gibi değildir, alalede bir kurum değildir. Hukukun üstünlüğünü, hak ve özgürlükleri korumak, kollamak için vardır. Mesleğin onurunu ve meslektaşları korur" dedi.
- "Biz niye mahkemeye gittik?"
Baro ve avukatların herkes için bir güvence olduğunu, baro olarak yargı bağımsızlığını savunduklarını ve herkesin sustuğu anda, yargı bağımsızlığını kendilerinin savunduğunu belirten Kocasakal, dava konusu Balyoz Planı davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya niye gittiklerini şu sözlerle açıkladı:
"Biz niye mahkemeye gittik? O mahkemede öyle şeyler yaşandı ki; avukatlar itilip kakıldı. Tavandan uzatılmış mikrofonlardan avukatların kendi aralarında konuştukları bile kaydediliyordu. Söz isteyen avukatlar duruşmadan men ediliyordu. Konuşan avukatlar için, 'dışarı çıkarın' diyorlardı. Kürsünün üstünde olmak demek, üstünlük demek değildir. Kendi gözlerimle gördüm; robocop denilen görevliler avukatlara sille tokat saldırdı. Biz ne yapmalıydık, soruyoruz?"
Duruşmadan sonra yaşananları anlatan ve bütün yaşananlara rağmen 6 Nisan'da duruşmaya tekrar gittiklerini aktaran Kocasakal, "Biz duruşmadan çıkarken bütün askerler ayağa kalktı. Değişik bir ambians oldu. Savcı arkadan konuşarak, 'baro taraf oldu, esasa karıştı' dedi. Bana bir tek örnek veremezsiniz esasa girildiğine dair. Ardından hakkımızda 'adil yargılamayı etkilemekten' suç duyurusu yapıldı. İddianamede duruşma salonuna giriş şeklimiz yazılmış. Mahkemeye talimat verdiğimiz ve denetlemek istediğimiz yazılmış. İlgisi yok,, biz sadece gözlemci olarak katıldık" dedi.
- "Savcılığa ifade vermeye gitsek, hukuksuzluğu tescil ederdik"
Savcılık tarafından ifadeye çağrıldıklarını ve Avukatlık Kanunu'nun 58. maddesine göre, avukatların izin alınarak ifadeye çağrılabileceği gerekçesiyle savcılığa gitmediklerini belirten Kocasakal, "İfade vemeye gitseydik, bir hukuksuzluğu tescil etmiş olurduk. Bu Türk hukukunda kanayan bir yaradır" şeklinde konuştu.
Yaptırımı hapis cezası olan TCK'nın 288. maddesine göre, savcılıkça çağrıldıklarına dikkati çeken Kocasakal, 3. yargı paketiyle birlikte, cezanın adli para cezasına dönüştüğünü ve bu yüzden daha sonra kendilerine yaptırımı hapis cezası olan TCK'nın 277. maddesi kapsamındaki 'görevi ihmal'den suç duyurusunda bulunulduğunu savundu.
- "Avukatın görevi yargıyı etkilemek zaten"
Kendilerine "görevi ihmal" suçundan dava açıldığını, baroya bir darbe teşebbüsü gerçekleştiğini ve genel kurulun kendilerini yeniden görevlendirdiğini savunan Kocasakal, "Şu anda sadece ve sadece mesleki savunma ve hukuku savunduğumuz için buradayız. Bugünlerle ilgili gerçek hükmü, tarih ve kamunun vicdanı verecek. Ben aslında sizi etkileme teşebbüsü içindeyim. Hukuki konumum ve görevim bunu gerektiriyor. Avukatın görevi, bu işlenemez suçtur zaten. Yani yargıyı etkilemektir. Avukat da yargı görevi yapandır. Bir savcı mütalaasıyla nasıl etkilemiyorsa sizi, ben de etkileyemem. Avukat hakimi etkileyecek ki davayı kazansın" diye konuştu.
Duruşmada yaşananların suç olmadığını, hukuka aykırılık olarak görülebileceğini ve bunun müeyyidesinin de 'duruşma salonundan dışarı çıkarılma' olduğunu öne süren Kocasakal, iddianamede avukatların duruşma salonuna giriş şekillerinin bile suç unsuru sayıldığını aktararak, "Sahi, avukatlar duruşma salonuna nasıl girer?" diye sordu.
- "Ateşten bir gömlek giydik"
Mahkemeye genelge gönderme, talimat verme gibi bir şeyin söz konusu olmadığını ve bir hakimin duruşmada aleni şekilde etkilenmesinin de mümkün olmadığını savunan Kocasakal, iddianamedeki suçlamaların gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Hakkında karar verilmesini talep eden Kocakal, Sokrates'ten bir pasaj daha okuduğu savunmasını, "Suç işlediğimizi asla kabul etmiyoruz. Son derece müsterih ve rahatım. Biz ateşten gömlek giydik. Bundan 15-20 yıl önce olsaydı, sadece avukatlık ruhsatı verirdik. Başımı da kesseler, beni zindanlara da atsalar susmayacağım. Çünkü ben rahat uyumak istiyorum. Bu fetret devri geçecek. Çocuklarıma, 'Baba sen baro başkanıydın. Neden susup oturdun' dedirtmem. O nedenle müsterihim. Takdir sizin, fiil bu" sözleriyle bitirdi.
- Silivri Cumhuriyet Başsavcısı çağrıldı
Duruşmada söz alan diğer sanıklar da, Ümit Kocasakal'ın savunmasına katıldıklarını belirterek, haklarında bugün yapılan duruşmada beraat kararı verilmesini istediler.
Sanık savunmalarının ardından, bu davaya konu Balyoz Planı davasının 6 Nisan 2012 tarihli duruşmasının video kayıtları izlendi.
Duruşmada görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Çolak'a görüşü soruldu. Çolak, mütalaayı hazırlamak için süre istedi. Avukatlar da davanın bugün karara bağlanmasını ve sürenin de ona göre verilmesini talep ettiler.
Hakim Hançerli'nin öğleden sonra saat 15.00'e ertelediği duruşma, tekrar başladığında yeniden görüşü sorulan Savcı Çolak, dosyanın kapsamlı olması gerekçesiyle mütalaa hazırlayabilmesi için 1 aylık süre istediğini ifade etti.
Duruşmadaki sanık ve sanık avukatları, bu duruma itiraz ederek, davanın bugün karara bağlanması çağrısında bulundular.
Avukatlardan Ömer Kavili, duruşma savcısının mütalaa vermeyeceğini belirterek, bu durumda mütalaa vermesi için Silivri Cumhuriyet Başsavcısının mahkeme kanalıyla duruşmaya çağrılmasını ve davanın karara bağlanmasını talep etti. Kavili bu yönde genel kurul kararlarının olduğunu da ifade etti.
Hakim Hançerli, tüm bu talepleri reddederek, duruşmayı 24 Şubat 2014 tarihine erteledi.
Duruşmanın ardından Kocasakal, yargılanan diğer baro üyeleriyle beraber yaptığı açıklamada, duruşmada bugün yaşananları anlatarak, savcılığın mütalaa vermemesinin nedenini merak ettiğini söyledi. Kocasakal, "Baro ve avukatlar herkese lazım" dedi. - İstanbul